..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Fýrtýnalar insanýn denizi sevmesine engel olamaz. -Maurois
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Eleþtiri > Politik Olaylar ve Görüþler > M.Nazým Güler




2 Mayýs 2011
Kürtleri Temsil Sorunu ve Çözüm Sürecine Dair  
M.Nazým Güler
Asýl ve temel proje( Kürt sorunu), önünüzde duruyorken ve siz, onun içini boþaltmak adýna, ona karþý, kör ve saðýr rolü oynayýp, zamaný ayarlanmýþ “Çýlgýn Proje” havalarýyla gündem saptýrýrsanýz; komþuda geliþebilecek bir çýlgýnlýkla, kendiniz de aniden çýlgýna dönüverirsiniz; nutkunuz tutulur, þok olursunuz. Onun için, tarihin ileriye doðru giden akýþýna ve hýzýna ayak uydurun ki, çözüm yolundaki kaplumbaða hýzýnýzla geride kalarak, tarihin çarklarý arasýnda kýrýntý durumuna düþmeyesiniz.


:BEEF:
KÜRTLERÝ TEMSÝL SORUNU ve ÇÖZÜM SÜRECÝNE DAÝR

Eðer, tüm Türkiye Kürtlerini, Ýmralý mukimi, tek baþýna temsil edebiliyorsa; o zaman Kürtlerin 12 Haziran genel seçimine girmesi de anlamsýz ve gereksiz olacaðý sonucunu beraberinde getirmez mi acaba? Kürt milletvekillerinin vekilliðine de, bu durumda gerek olmamasý lazým; sonuçta, tek temsilcileri (Önder) var ve o da sorunu görüþüyormuþ iþte!.. Ya da, Apo’ nun görüþtüðü gerçekten devlet olsaydý, mantýken düzen partilerinin, bölgede aday göstermemeleri lazýmdý. Tabii, bu görüþmelere, Kürt sorununu çözmek için görüþme, denebilecekse!.. Bu kadar yýllanmýþ, hatta asýrlanmýþ, son derece çetrefilli bir tarihî ulusal dava, bu kadar basit ve dar bir çözüm biçimine hapsolabilir mi? Benim kafam karýþýk þahsen.

Devlet ile görüþmeler, üç yýldýr yürütülüyor ise, talep edilen þey de “Demokratik Özerklik” ise, o zaman Kürtlerin, kendi “Demokratik Özerk Kürdistan”ýnda kendilerine özgü parlamentolarý için, ayrý bir seçimleri olmasý gerekmez miydi, iddianýn üsul, kural ve prensibi gereði olarak hani?!

Ya da, þöyle sorayým; uluslarýn kendi kaderini tayýn hakký, ne zamandan beri, sadece tek bir þahsýn (hem de “esir” konumundaki bir þahsýn) eliyle yürütülebilir olmuþtur? Dünya tarihinde bir örneði var mýdýr veya olmuþ mudur acaba? Haydi, Türk aydýnlarýnýn, bilim adamalarýnýn, etkili ve yetkililerinin iþine böylesi geliyor (Nasýlsa Apo, ellerinde ve kontrol altýnda diye düþünüyorlar), diyelim; ya Kürt aydýnlarý, bilim adamlarý, kurum ve kuruluþlarýnýn akilleri nasýl razý kalýyor bu iþe, bunu da aklým almýyor iþte.

Apo, her görüþ öncesi, belki ilaç verilerek yönlendiriliyor (veya belki teslim olmuþ) olabilir, diyelim, yani sonuçta o özgür deðildir; ya dýþarýdakilere ne veriliyor ki, herkes suspus, kör ve saðýr rolü oynayabiliyor?! Her etkili ve yetkili Kürdü susturabilecek ve yönlendirebilecek birer dosyasý mý var karþý tarafýn (Ergenekon veya her kimsenin) elinde?!. Neden herkes iradesiz, öngörüsüz ve fikirsizdir? Ýmralý kaynaklý iddiasýyla ellerine (doðruluðu þüpheli) her ne veriliyorsa onu okuyorlar; kulaklarýna ne üfleniyorsa onu konuþuyorlar. Oynanan bir tiyatro mudur bu; bilmediðimiz bir tezgâh mý var, nedir? Trajikomik bir durum var sanki…

Apo, her defasýnda, (yarým aðýzla bile olsa açýlýmdan söz eden ve yetersiz de olsa kimi adýmlarý atabilen) Ak Partiyi, olanlardan sorumlu tutarak hedef gösterirken, öte yandan devlet ile görüþüyorum, müzakere aþamasýna gelmek üzereyiz, diyorsa, ( TC Hükümete raðmen) görüþmekte olduðu bu devlet, kimin devletidir?!

Apo’nun; “Ama öyle anlaþýlýyor ki bunlar insiyatifli deðil, AKP'ye belirlediðimiz çözümü kabul ettiremiyorlar, ikna edemiyorlar. Anladýðým kadarýyla ne orduya ne AKP'ye burada belirlediðimiz çözümü kabul ettirebiliyorlar.” dediði bu heyet, necidirler veya kimlerin heyetidir?. Üç yýldýr sürdürülen görüþmelerdeki bu durum çok garip deðil midir?.. Orada belirlenen bir çözüm mü vardýr; ordu ve AK Patiye raðmen, orada onunla baþka bir heyet mi görüþüyor?! Ergenekon veya baþka bir odak mýdýr yoksa? Birçok avukat görüþmelerinde Apo; “ Asker beni anlýyor, devlet beni anlýyor; ancak neden sizler( PKK, Kandil ve legal Kürt Partilerini kast ederek), beni anlamýyorsunuz, anlayamýyorsunuz?” diye yakýnýyordu.. Hükümet bile onun söylediklerden (Siyaset Akademisi vb.) yararlanýyormuþ, ona göre.. Valla ne diyeyim, ben onlarýn hiç birinden, hala anlamýþ deðilim; ne ordu, ne hükümet, ne Apo, ne PKK, ne Kandil, ne de DTP ve BDP gibi legal partilerden anlaþýlabiliyor!.. Söylemleri anlaþýlýr ve istikrarlý olmayanlar, nasýl anlaþýlabilir ki?

Görüþmeler, neden Kürt ulusundan gizli yapýlýyor ve neden görüþmelerin gündemi kamuoyuna açýk deðildir? Kürtleri temsil eden kiþi belli ( ve tutsak) ise, onun muhatabý olanlar, sözde onunla görüþenler, sýfat olarak kimlerdir ve bunlar, rütbe veya makam olarak kimleri veya neyi temsil ediyorlar; yetki düzeyi ve sýnýrlarý nereye kadardýr? Görüþmelerin garanti ve güvence dayanaðý nedir; belgesi veya sonuç bildirgesi, nasýl resmi ve meþru olabilecektir? Karþýdaki muhatap, TC devleti ise, bu görüþmeler sürecinde yapýlan operasyonlar ne anlama geliyor veya neyi ifade ediyor? Silahlar susmadan görüþme olabiliyor muymuþ? Bu mümkün mü veya bu yöntem doðru olabilir mi? Ya da, sizler, kimi kandýrýyorsunuz?!

En açýkçasý; Apo, devletle hangi sýfatla görüþüyor? Kendi halkýný temsilen görüþmeye yollanmýþ özgür bir lider olarak mý; yoksa avukatlarý ve akrabasýyla görüþebilmesi bile, keyfi veya kerhen izne baðlý ve görüþmeleri de (görüntü, ses, vb. olarak) gizli; görüþmenin içeriði sýr ve güvenirliði muallakta; güvencesi muamma olan, bir esir-tutsak kiþi olarak mý görüþüyor? O, özgür bir irade ise; silahlý çatýþma, kavgalý mücadele, vb. direniþler niçindir; yok, kendisi esir ve iradesi ipotek altýnda ise, neden Kürt siyasetçileri, Kürt ulusuna raðmen, sadece onu tek muhatap ve tek irade olarak gösteriyorlar sürekli?.. Bu davranýþ, ona da bir zulüm deðil midir? Bir gardiyan ile mahkûmu arasýnda, eþit olmayan koþullarda nasýl özgürce bir kader görüþmesi yapýlabilir; bu dengeli olmayan görüþmeden, nasýl olur da garantisi olabilecek bir anlaþma sonucu çýkabilir? Avukatlarý, onunla görüþürken bir görüntüsünü bile kamuoyuna sunamazlarken, o tek baþýna, nasýl bir ulus adýna, savaþtýðý devletle görüþebilecek kadar özgür ve rahat olabilir ki? Benim aklým almýyor…

Böyle konularda, görüþme ve müzakere için normal ve doðru olan yöntem; Kürt halkýný temsil edecek ortak bir konsey ( ya da bir Ulusal Kongre), hem Kürt ulusunun hak ve özgürlükleri sorununu çözmek için ve hem de, tutsak liderlerinin (adil yargýlanmasý, saðlýk durumu veya özgürlüðü) durumu için görüþebilmesi lazým gerekmez mi? Görüþmeler, iþ görüþmesi veya kiþisel deðildir ki bir tek þahsa indirgensin; eðer savaþtan çýkmýþ iki taraf adýna görüþülecekse; güvencesi olan tarafsýz bir bölgede; görüþecek iki taraf heyetinin dýþýnda da, baþka devlet/ler veya güçlerin tarafsýz heyetlerinin hakemliðinde ve þahitliðinde gerçekleþmesi ve görüþmede konuþulan her þeyleri, yazýlý olarak kayýt altýna alýnmasý gerekmez mi?. Avukat görüþmeleri iddiasýna göre, üç yýldýr görüþüyorlarmýþ; neyi görüþüyorlar, bilmiyoruz; görüþmelerin neresinde kaldýlar, onu da bilmiyoruz. Ýyi vallah, merhaba görüþme; operasyonlara devam, silahlý çatýþmalara devam, görüþenlere de çay, kahve ve bol selam!.. Ortada bir terslik yok mudur; yoksa ben mi tersten bakýyorum olaya, nedir bu durum?

Apo, yakalandýðýndan bu yana, ürettiði tüm kavramlar, sürekli deðiþime uðradýðý gibi, içerikleri de tartýþmaya müsait kavramlar oluyor nedense. Neredeyse daha önce savunulan tüm taleplerden de vazgeçildi; hiçbir eski temel talepleri kalmadý. Dört parçada devlet, söylemi bir yana; tek parçada devlet veya federasyon bile istenmiyor artýk. Nedense, Kürt bayraðý bile kullanýlmýyor. Ve sanki marketten leblebi vereceklermiþ gibi, bana bir devlet verseniz bile, ben, onu kabul etmem; ulusal devlete karþýyým, diyebiliyor. Kim, devlet verebiliyor ki veya o, kendi ulusuna sormadan, tek baþýna nasýl bir devlet almayý ret edebiliyor ki acaba? Doðrusu, kafam almýyor böyle bir yaklaþýmý. Ayrýca, Türkiye üst kimliðine, üniter devlet yapýsýna, Türkçenin resmi dil oluþuna, Türk bayraðýnýn kapsayýcýlýðýna karþý gelmiyormuþ. Geride kalan kýrýntýlar da, sanýrým, silahlý mücadele veya bir savaþ gerektirmeyecek denli, sadece demokratik mücadele ile istenebilecek þeyler deðil midir?.

Biz mi Apo’yu anlamamýþtýk, Apo mu çok deðiþti; yoksa her avukat görüþmesinden önce kendisine ilaç mý veriliyor, nedir, anlamýþ deðilim. Þaþýp kalýyoruz tüm bu olanlarýn karþýsýnda. O, bir tutsak olduðu için, belki onun bu durumu bir dereceye kadar anlaþýlabilir; ya dýþarýdakilerin, illegal militanlarýnýn ve legal siyasilerin, sadece avukat görüþmelerine dayalý olarak, her yeni geliþme ve hýzlý deðiþimleri tartýþmadan, anýnda kabul edip savunmalarýna ne demeli? Belki asýl anlaþýlmaz durum budur... Çünkü, 12 metrekarelik bir hücrede, 10 kamera altýnda, fýsýltýlý bir konuþmanýn bile yasak olduðu; yani, her þeyin kayýt ve kontrol altýnda tutulduðu bir ortamda, avukat görüþmeleri dýþýnda, dýþarýya baþka bir yoldan bilgi akýþý mümkün deðilmiþ. Þayet mümkün oluyorsa, her þey daha vahim demektir; o zaman tutukluluk hali de, görüþmeler de formalitelerden ibaret bir senaryo sayýlýr ki, ortada devletten baþka, bir taraf’tan söz etmek söz konusu olamaz, deðil mi?.

Bu baðlamda, ileri sürülen bazý kavramlar kafalarý karýþtýrýyor; örneðin var olan sistem içinde Türkiye için, (Kürt ulusunu da kapsayacak þekilde) Demokratik Ulus, kavramýný ileri sürmek, doðru olabilir mi veya bu kavram bilimsel bir belirleme sayýlabilir mi? Birden fazla ulustan bir demokratik ulus nasýl çýkabilir ki? Demokratik ülke (Demokratik yönetim biçimi) olabilir, bu anlaþýlýr; ancak Demokratik Ulus, demek yanlýþ olmaz mý?. Tek bir ulus için de bu söylem yanlýþ olur. Sonuçta bir ulusu meydana getiren sýnýflar, tabaka ve katmanlarýn nitel farklarý gereði; farklý ideolojilere ve politik eðilimlere sahip oluyorlar. Demokrat, liberal, milliyetçi- yurtsever, ýrkçý-faþist, sosyalist-komünist, laik, dindar, ilerici-gerici, tarikatçý-þeriatçý, vb. her türlü ideolojik-politik eðilimleri olan; parti, örgüt, grup, cemaat, tarikat vs.ler olabiliyor. Bu eðilimlerin bir kýsmý demokrasi mefhumunu dýþlayan niteliktedir. Bu kadar çeþni olabilen ulustan, nasýl bir “demokratik ulus” çýkabilir acaba; ancak bir demokratik yönetim þeklinden söz edilebilir.

Kürtler için ise, “Demokratik Özerklik” kavramý da, hala neyi ifade ettiði muðlak ve içeriði, açýklamalara muhtaç duruyor. Apo, kimi avukat görüþmelerinde, demokratik özerkliðin niteliði, coðrafyaya dayalý olmayacaktýr, diyor; baþkalarý (örneðin, Osman Baydemir); ”Türkiye’ ye demokrasi, Kürdistan’ a demokratik özerklik!”, derken bir Kürt coðrafyasý kast edilmiþ oluyor.. Bu belirleme veya bu talep, Türkiye Kürtlerinin sorunlarýný çözmeye yeterli veya uygun düþer mi, bu da ayrýca sorgulanmaya açýk bir durum deðil midir?

Anlaþýlacaðý üzere, Abdullah Öcalan’ nýn, dýþarýdaki yandaþ hiçbir güce, doðru temelde bir talimat verme durumu yoktur ve kimseye irade olabilecek pozisyonu da olamaz; onun bulunduðu tutsaklýk durumu ve koþullarý gereði bu böyledir. Ancak, ona baðlý ve etkisindeki (PKK, KCK vb.) illegal güçler ile onun fikriyatýný savunduðunu iddia eden legal siyasi güçler, ortak bir siyasi insiyatif ve Apo’dan baðýmsýz olacak kendi iradelerini oluþturabilirlerse, Kürt halkýna da, kendilerine de ve Apo’ya da daha yararlý olabilir sanýrým. Çünkü Apo, her þeyden önce özgür deðildir; belki de kendi iradesiyle konuþamýyor da… Net ve kesin bir bilgi yoktur ki..

Bir ulusun( Kürtlerin), kendi kaderi hakkýnda, kendisi adýna söz söyleme hakký olmayacak mý; fikri sorulmayacak mýdýr? Kürt Ulusunu oluþturan sýnýflar, partiler, siyasi örgütler, kurumlar, kanaat önderi þahsiyetler, sivil toplum örgütleri, cemaatler, çocuklarýný kurban vermiþ aileler, bu davadan tutuklu olanlar vs. lerin görüþ, düþünce ve talepleri sorulmayacak mý; bunlarýn hiçbiri dikkate alýnmayacak mýdýr? Bir ulusun, Ulusal Kongresi vb. oluþmadan, o ulusun, bir ulusal iradesinden bahsedilebilir mi? Görüþmelerin baþýnda söz sahibi olmayanlarýn; sonunda, yönetimde hak sahibi olabilmesi mümkün olabilir mi? Yapmacýk bir 2. Lozan mý tezgâhlanýyor, nedir? Olaya, sanki bir oyunmuþ gibi mi bakýlýyor? Haydi hayýrlýsý mý, diyelim ve süreci dikkatlice izlemeye devam mý edelim?.

Sanki hiç kimse doðru rolde deðilmiþ gibi; herkes ateþe körükle yaklaþýyormuþ gibi.. Çözüme, ciddi anlamda gerçekçi ve doðru yaklaþan kimse yok sanki; anlaþýlan, bu nazik süreçte herkes, kendi menfi politikalarýna kurban etmek amaçlý olarak, her þeyi kullanmak istiyor pragmatistçe… Barýþ dilini kullanmak kimsenin aklýna gelmiyor mu; bu mevcut yol ve yöntemler, bizleri ancak bir çýkmaza sürükleyebilir..

Türkiye, sözde, Ortadoðu’da, özellikle Kürdistan parçalarýnýn olduðu diðer ülkelere göre, kurumlarý ve yapýsýyla en demokratik (!) ülke konumunda olduðu iddia ediliyor ve öyle varsayýlýyor… Varsýn, öyle olduðunu biz de kabul edelim. Buna göre Kürt sorunu, Türkiye’de, diðer ilgili ülkelere göre, daha hýzlý, daha pratik, daha demokratik bir þekilde çözüm yoluna girmesi ve daha hýzlý bir geliþme kaydetmesi gerekmez miydi? Nasýl oluyor peki; þimdi tam tersi bir süreç yaþanmýyor mu burada? Kürt açýlýmý, döküldü, etrafa saçýldý; seçim sonrasýna atýldý ve þimdiden akibeti meçhul görünmüyor mu?… Ýleri ve demokratik bir devletin tutumu ve duruþu böyle mi olmalýydý?

Baþbakan, Muþ’taki konuþmasýnda, yine çýlgýnca; “Tek millet, tek bayrak, tek dil, tek devlet” diyor. Kürt sorununu kafasýnda bitirmiþ; sadece “Kürt kardeþlerinin sorunu var” mýþ dercesine indirgemiþ; ama bilmiyorlar mý ki, Kürt milleti, baþkasýna ait olanlarý deðil, kendisine ait olanlarý istiyor; kendi doðal ve ulusal haklarýný istiyor sadece. Açýlýmda, böyle kadükleþtirmek gibi bir niyet ortaya çýkarsa; “Yeni Anayasa” fikrindeki “yeni” sýfatý üzerinde de kuþku yaratýlacaktýr. Malum, mevcut anayasa yerine faþist bir anayasa da yapýlýrsa, sýfatýna “yeni” denebilecek... Her “yeni”nin, eskisinden daha ileri olacaðý anlamý da çýkmamalý.. O, “yeni” denilen anayasanýn taslaðýný þimdiden görmeden, ona umutla deðil, kuþkuyla bakmak durumundayýz artýk.

Kardeþlik kavramý, böyle riyakârca kullanýlmaya devam edilirse; Kürtler, en çok bu kavramý kullanandan çekinir hale gelecektir; çünkü Kürtleri kandýrmak isteyenler, hep böyle “biz kardeþiz” diye sözlerine baþlýyorlar... Bu plan artýk tutmaz, bu zokayý yutacak kadar saf Kürd kalmadý ki.. Doðru ve dobra olalým; kafanýzda Kürt sorununu çözmeye dair, bir plan var mý, yok mu? Korkarým ki, yüreðinizde bile, buna bir niyet de yoktur. Hal böyle ise, sanýrým, bundan daha felaket bir çýlgýnlýk da olamaz. Bu gidiþle, sonuçta herkes birlikte çýldýracaktýr. Kim ne ederse, kendine eder hesabý...

Unutmayalým ki, oyuncular, sizlerden ibaret deðildir. Derinden gürleyen dev bir dalga var; Irak’tan baþladý, Tunus, Mýsýr, Libya ve hýzla Suriye güzergâhýnda ilerliyor. Bu dev dalga, size gelinceye kadar, baþýnýzda bir Tsunamiye dönüþmesini istemiyorsanýz, ülkenin ve halklarýn ortak çýkarý adýna sorumluluðunuzu doðru üstlenin ve gereken demokratik düzenlemeler, her neyi gerektiriyorsa onu acilen yapýn. Yoksa, sonra geç kalmýþ olabilirsiniz.

Ýþte, Federal Irak’ taki Federal Kürdistan, tam anlamýyla özgür ve gayet demokratik bir devlet gibi duruyor; pek yakýnda, Suriye’de de, özerk veya federal bir Kürdistan daha oluþursa ve ihtimaldir ki, ardýndan Ýran’ nýn Federal Kürdistan’ý da, benzer bir þekilde oluþuverirse; tüm oralardaki Kürtlerin toplamý kadar nüfusa ve daha fazlasýna sahip olan (sözde, daha demokratik(!) bir ortamda yaþadýklarý iddia edilen) Türkiye Kürtleri, o parçalar için çekim merkezi olabilir mi bu haliyle? Ya da, aktörlerin (T. Erdoðan, Apo ve onunla görüþenler her kimlerse), Türkiye Kürtlerine sunmayý vaat edip de bir türlü gerçekleþtiremediði ve gönülsüz davrandýðý açýlýmlarýnýn bir cazibesi þu anda bile yoktur ki, yarýn tüm bu geliþmeler vuku bulunca cazibesi olabilsin?!. Demokratik Cumhuriyet de, Demokratik Ulus da, Demokratik Özerklik de, talep ve vaat olarak, yarýn boþ birer kavramdan ibaret kalacaðý bugünden bellidir.

Kurnazlýk düþünen aktörler, siz; “Kürt Açýlýmý”, ardýndan “Milli Birlik ve Kardeþlik” projesine gerilediniz; þimdi de Kürt sorunu yoktur; Kürt kardeþlerimin(!) sorunlarý vardýr, vb. diyerek kendi halklarýnýzý uyutup oyalayalým derken; korkarým ki, siz, kendinizi boþu boþuna oyalayýp duruyorsunuz aslýnda. Bölgemizde geliþen ve sizlere doðru hýzla gelen dýþ destekli manyetik toplumsal ve demokratik dalgalara kapýlarak silinip gidebilirsiniz bu gidiþle... Asýl sorunumuz, yönetim (sizlik) sorununa dönüþmüyor mu acaba?

Yani, pek yakýnda, ister ona daha fazla ilaç verin veya teslim alýn, Apo dahi, Türkiye Kürtlerine, en azýndan, Federasyon istemini dillendirmezse, kendi tabaný karþýsýnda bile yalnýzlaþabileceðine inanýyorum, görülen budur. Çünkü, þu anda Apo, T. Erdoðan ve tüm diðer siyasî aktörlerin bölgedeki tabanlarý, kendilerini çoktan katbekat aþmýþ durumdalar ve daha ileri bir çözüme odaklanmýþ huzursuzluk içinde fokurduyorlardýr. Yakýnda homurdayabilirler de.. Mevcut aktörler, bu gidiþle, önder olayým derlerken, engel durumuna düþebileceklerdir ki; halklar, her zaman önlerindeki engelleri aþmayý bilirler; bunu unutmadan akýlda tutmakta fayda vardýr.

Onun için, çözüm önerilerinizi, elinizde fazla tutmayýn; vaatlerinizi, aðzýnýzda fazla eveleyip gevelemeyin; bölge, hýzlý geliþmelere gebe ve her an kucaðýnýza yepyeni devlet/leri, emr-i vaki bir þekilde düþürebilir. Feleðinizi þaþarsýnýz ve sýðýnacak bir liman bile bulamayabilirsiniz o zaman.

Asýl ve temel proje( Kürt sorunu), önünüzde duruyorken ve siz, onun içini boþaltmak adýna, ona karþý, kör ve saðýr rolü oynayýp, zamaný ayarlanmýþ “Çýlgýn Proje” havalarýyla gündem saptýrýrsanýz; komþuda geliþebilecek bir çýlgýnlýkla, kendiniz de aniden çýlgýna dönüverirsiniz; nutkunuz tutulur, þok olursunuz. Onun için, tarihin ileriye doðru giden akýþýna ve hýzýna ayak uydurun ki, çözüm yolundaki kaplumbaða hýzýnýzla geride kalarak, tarihin çarklarý arasýnda kýrýntý durumuna düþmeyesiniz.

Bölgenizi ve çevrenizi görmezden gelip sorunlarýnýzý kendiniz çözmezseniz, sorunlar, sizi çözer ve çözüme, baþka aktörlerin eli de karýþacaktýr; sonra kimse þaþýrmamalýdýr. Hal ve tavrýnýz bu ise, sonucu görmek için kýlavuz da gerekmiyor.

Umarým ki, ülkemizde, bölgemizde, tüm Ortadoðu ve Kuzey Afrika’daki ülkelerin ve halklarýnýn tüm sorunlarý, kansýz, barýþçýl, demokratik, eþit ve özgürlükçü yollarla hal olur da, bölgeye, huzur ve refah tez hâkim olabilsin. Selam ve sevgiyle kalýn.

M.Nazým Güler
info@mnazim.com
http://www.mnazim.com/konu-kurtleri-temsil-sorunu-ve-cozum-surecine-dair-884.html

.Eleþtiriler & Yorumlar

:: Sorular..
Gönderen: Vildan Sevil / , Türkiye
2 Mayýs 2011
Soru sormak, sorgulamak...Kendimize,yaþama dair ama ille de dayatýlanlara karþýn sürekli sormak, yanýt aramak, sorumlularý yanýt vermeye zorlamak...Ülkelerin , halklarýn yolu açýlacaksa eðer, iþte böyle açýlacak...Soaralým yazar, býkmadan soralým...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn politik olaylar ve görüþler kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bu Ülkede Barýþý Ýsteyen Var Mýdýr?
Hatip Dicle Olayý, Açýlýma ve Çözüme Çomak Sokmak Mýdýr?
Demokratik - Kürt Açýlýmý Nereye Kadar?
Kocaman Bir Asýr Heba Edildi; Neden veya Kimler Ýçin?
Bilge Köyü Vahþetinin Gerçek Sorumlularý Kimlerdir?
Seçimin Sonucu, Halklar Arasý Barýþ ve Diyaloðu Dayatýyor
Bölgemizdeki Elektrik Sorunu, Neden Kesin Bir Çözüme Kavuþamýyor?
Kürd Sorunu Yoksa; Kürdistan Sorunu Olabilir mi?
4+4+4, Bir Gündem Saptýrma Mýdýr?
Yerel Seçim Dersi, Rojava ve Bdp’ Nin Sonu - 2

Yazarýn eleþtiri ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Sadece Yazmak, Yazarlýk Mýdýr?
Tahammülsüzlük, Gelecek Korkusundandýr!
Kendi Ýrademiz Varsa Özgür Olabiliriz.
Seçim Sürecinde "Demokratik" Yalanlar Yarýþý Baþlayacaktýr!..
Yeni Anayasa, Son Anayasamýz Olmayacaktýr.
Tarihsel Aþklar ve Sevgi Üzerine
Kürt Sorunu ve Yerel Seçimler
Van Depremi, Sosyal Yaralarýmýzý Sarabilecek Mi?
Erdoðan: "Ben Kabile Reisi Deðilim"
Ev Bir Okuldur; Eðitim, Oradan Baþlar!.

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Yüreðime Lehimliyorum Seni [Þiir]
Veda Edemem! [Þiir]
Seni Arýyor Gözlerim [Þiir]
Uyan Ey Zergan Deresi! [Þiir]
Daðlar Yüreðimi, Bu Daðlar! [Þiir]
Esirin Olmuþum [Þiir]
Tu Her Bijî Yilmaz Guney [Þiir]
Sende Buharlaþmaktayým [Þiir]
Ben, Kendim Olmak Ýstiyorum. [Þiir]
Zor Kabulleniriz [Þiir]


M.Nazým Güler kimdir?

www. mnazim. com ------- M. Nazim Güler Kitap okumak, Þiir yazmak, Resim yapmak özel zevklerim arasýndadýr. Vücudumu zinde tutacak ve koruyacak kadar spor yaparým. .

Etkilendiði Yazarlar:
Yoktur, kimsenin günahýný almayayým.


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © M.Nazým Güler, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.