"Ne elbiseler gördüm, içinde adam yok, ne adamlar gördüm sýrtýnda elbise yok." -Mevlana |
|
||||||||||
|
Bir milleti millet yapan, onu baþka milletlerden ayýran, olmazsa olmaz unsurlarýn en baþýnda dil, kültür ve edebiyat gelir. Kendi diline, kültürüne, edebiyatýna ve tarihine sahip çýkamayan milletler hiçbir zaman geleceklerine yön veremezler ve tarihin akýþý içerisinde kaybolup giderler. Biz mevcudiyetimizi sürdürmek istiyorsak her bir karesi zaferlerle dolu, ihtiþamlý tarihimizden ilham alarak, geleceðimize yön vermek zorundayýz. Aksi takdirde zaman ve þartlar bize yön verecek ve tarihten ibret almadýðýmýz için tarih tekerrür edecektir. Muharrem Ergin, dili tarif ederken þunlarý ifade eder; Dil, bir milletin diðer milletlerden farklý olan terennümü ve konuþmasýdýr. Dil, bir milletin ses dünyasýdýr. Sesler kâinattaki hayat tezahürüdür, kainatý kendisine göre seslendirmesi, kainatý ve hayatý kendisine göre adlandýrmasý, ona kendi damgasýný vurmasýdýr. Her millet, her milli cemiyet kâinatý, duygu ve düþünceleri, meramlarý ayrý þekilde seslendirmiþ, ayrý þekilde ifade etmiþtir. (Ergin, 2002, s. 24) Ergin burada, bir milleti diðer milletlerden ayýran en önemli unsurun dil olduðunu ifade etmiþ ve her milletin kendine özgü bir dil anlayýþýnýn olduðunu, duygu ve düþüncelerini bu dil anlayýþýna göre ifade ettiðini vurgulayarak her milletin dil zevkinin ayrý olduðunu ifade etmiþtir. Dil, düþüncenin aynasýdýr. Onun için dil,bir milletin düþünce sistemini gösterir. Ýnsan dil ile düþünür. Bir dil, onu kullanan milletin kafa yapýsýný, nasýl düþündüðünü, o milletin fertlerinin zihninin nasýl çalýþtýðýný ortaya koyar; milli düþünce tarzýný aksettirir. (Ergin, 2002, s. 24) Ergin, kültürün tanýmýný da þu þekilde yapmaktadýr: ... Kültür, milli hayat tezahürlerinin heyeti umumiyesi, bir milli deðerler manzumesi, bir milli cemiyetin sosyal akrabalýk baðlarýnýn yekûnudur. Bu milli hayat tezahürleri, bu milli deðerler, bu sosyal akrabalýk baðlarý ise belli baþlý olarak dil, örf ve adetler, dünya görüþü, din, sanat ve tarihtir. (Ergin, 2002, s. 24) ...Asýl kültürü kýsaca derli toplu olarak þöyle tarif edebiliriz; kültür, bir topluluðu, bir cemiyeti, bir milleti millet yapan, onu diðer milletlerden farklý kýlan hayat tezahürlerinin bütünüdür. (Ergin, 2002, s. 23) ...Demek ki kültür, milli hayat tezahürlerinin heyeti umumiyesi, bir milli deðerler manzumesi, bir milli cemiyetin sosyal akrabalýk baðlarýnýn yekûnudur. Bu milli hayat tezahürleri, bu milli deðerler, bu sosyal akrabalýk baðlarý ise belli baþlý olarak dil, örf ve adetler, dünya görüþü, din, sanat ve tarihtir. (Ergin, 2002, s. 24) Nihal Atsýz’ýn ifade ettiði gibi “Bir Millet ordusunu kaybedebilir; baðýmsýzlýðýný da kaybedebilir; fakat dilini sakladýkça o millet yaþýyor demektir.” Bunun en bariz örneðini Bulgar kavminde görebiliriz. Köken itibariyle Türk olmalarýna raðmen dillerini deðiþtirdiler ve bu deðiþim, arkasýndan kültürel deðiþimi ve dinî deðiþimi de beraberinde getirdi. Demek ki bir millet diliyle yaþar, diliyle hayat bulur. Nasýl ki insanlar doðarlar, büyürler, geliþirler ve ölürseler, milletler de týpký bunun gibidir; doðarlar, büyürler, geliþirler ve nihayetinde ölürler. Bir milletin, bir medeniyetin hayatiyetini sürdürebilmesi diline, kültürüne, edebiyatýna, kýsacasý millî ve manevî deðerlerine baðlý olmasýyla mümkündür. Bir toplum kelimelerle konuþur, anlaþýr ve yine kelimelerle düþüncelerini ifade eder. Dimaðýmýzda ne kadar sözcük varsa olaylara bakýþýmýz, hayatý deðerlendiriþimiz de o nispette deðiþecektir. Kelime daðarcýðý fazla olan fertler az olanlara nazaran daha geniþ çerçevede olaylara bakabilirler. Bir milleti en kýsa yoldan yýkmanýn, yok etmenin pratik yolu o milleti kendi kültüründen, geçmiþinden uzaklaþtýrýp, kültür yozlaþmasýna tabi tutarak kendi kültürüne yabancýlaþtýrmaktýr. Bizi yozlaþtýrýp, yok etmeye çalýþan, millî ve manevî deðerlerimize düþman güçler bizi geçmiþimizden koparmak için öncelikle kelimelerimizi yok ederler ve bizi kendi kültürüne, kendi edebiyatýna ve tarihine yabancý bireyler haline getirirler. Dolayýsýyla geçmiþle gelecek arasýnda kurmak istediðimiz köprü düþman güçler tarafýndan yýkýlmak istenir. Bu yýkýmla birlikte kölelik ve sömürü gelir. Bir milletin düþünmesi, üretime katkýda bulunmasý o milletin daðarcýðýnda bulunan kelimelerle ilgilidir. Kelimeleri yok edilmiþ, sözcükleri atýlmýþ bir millet düþünemez, düþünemeyince üretemez, üretemeyince de bizi yozlaþtýrýp, yok etmeye çalýþan, millî ve manevî deðerlerimize düþman güçler tarafýndan sömürülür, köleleþtirilir ve baðýmlý bir millet haline gelir. Bu durum George Orwel’ýn ‘‘Bin dokuz yüz seksen dört’’ romanýnda hikâyeleþtirilerek anlatýlmýþtýr. Bir milletin geçmiþe ait kelimelerini atarak, onlara yeni kelimelerin nasýl benimsetildiðini – empoze edildiðini- ve bunu yaparken de bireylerin kendi tarihlerine, geçmiþlerine nasýl yabancýlaþtýrýldýðýný ve sonrasýnda insanlarýn, toplumlarýn, söylenilen her þeyi sorgusuz sualsiz kabul eden sürüler gibi kölelere dönüþtürüldüklerini George Orwel’ýn romanýnda bariz bir þekilde görmekteyiz. Bir milleti ayakta tutan veya yok olmasýna neden olan önemli unsurlardan birisi de o milletin geleceðinin teminatý olan genç nesilleridir. Bir milletin gençliði gelenek ve göreneklerinden uzak, diline, tarihine, kültürüne yabancý bir þekilde yetiþtirilirse o zaman o millet, kendi geleceðini kendi elleriyle karartýyor, kendi yok oluþunu hazýrlýyor demektir. Ama bir milletin gençliði; diline, kültürüne, gelenek ve göreneklerine sahip çýkýyor, millî ve manevî deðerleri baþ tacý ediyorsa, o milleti tarih sahnesinden silmek asla mümkün deðildir. Onun içindir ki bu günkü genç nesillerin kültürel deðerlerimizi tanýyýp bilmesi, son derece büyük bir önem arz etmektedir. Cemil Meriç’in ifade ettiði gibi; “Kamusa uzanan el namusa uzanmýþtýr.” Biz Türk milleti olarak dilimize, kültürümüze, örf ve adetlerimize yapýlan en ufak bir saygýsýzlýðý namusumuza yapýlan bir edepsizlik, saygýsýzlýk addeder ve gereken tepkiyi veririz. Milli kültür ihmal edilmemesi, üzerinde dikkatle durulmasý, kendisinden kuvvet alýnmasý gereken bir varlýktýr. Milli kültür unutulur, bir tarafa atýlýr yahut layýkýyla tanýnmaz, bilinmez ve yeni nesillerce benimsenmezse o millet þahsiyetini kaybetmiþ olur. Þahsiyetini kaybeden, baþka milletlere göre bir hususiyeti, bir deðiþik tarafý ve üstünlüðü bulunmayan milletler ise zayýflamaya, çökmeye yüz tutmuþ topluluklar haline gelmiþ sayýlýrlar. Bir milleti çökertmek için o milletin milli kültürünü bozmak, zayýflatmak düþmanlarýn baþvurduklarý ilk tedbirdir. (Timurtaþ, 1997, s.13) ...Mili kültüre baðlý olmak demek, milli deðerlere saygý duymak, onlarý korumak onlarýn gerektirdiði gibi davranmak demektir. Bu da her þeyden önce tarihe, dine, töre ve geleneðe baðlý olmak, onlara uygun þekilde yaþamak ve davranýþlar göstermekle mümkün olur. Tarihini geçmiþini inkar etmek, küçümsemek, kabul etmemek bir milleti inkiraza götürür. (Timurtaþ, 1997, s.13) Türk milleti, uzun bir tarih içerisinde yüksek bir medeniyet ve kültürle bütün dünyaya büyüklüðünü göstermiþ bir millettir. Son asýrlarda karþý karþýya geldiði büyük felaket, badire, tehlike, ve müþkilleri hep bu yüksek milli kültürü ve onun neticesi olan saðlam seciye ve ahlakýyla atlatabilmiþtir. (Timurtaþ, 1997, s.13) KAYNAKLAR 1) ÖZDEMÝR Arif , 2007, ÞEYHÜLÝSLÂM ÝSHAK EFENDÝ DÝVANI’NDAKÝ SEÇME KASÎDELERÝN GÜNÜMÜZ TÜRKÇESÝNE ÇEVRÝLMESÝ VE EÐÝTÝM UNSURLARININ ÝNCELENMESÝ TEZSÝZ YÜKSEK LÝSANS BÝTÝRME PROJESÝ, GÝRNE, S 1-4) 2) ERGÝN Muharrem, 2002, Üniversiteler Ýçin Türk Dili, Ýstanbul, Bayrak Basýmevi. 3) KEZER Aydýn, 1985, Türk ve Batý Kültürü Üzerine Denemeler, Ankara, Kültür Bakanlýðý Yayýnlarý. 4) TÝMURTAÞ Faruk Kadri, 1997, Makaleler(Dil ve Edebiyat Ýncelemeleri), Ankara, TDK Yayýnlarý. Arif Özdemir Ýletiþim: a_ozdemir1981@hotmail.com
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Arif özdemir, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |