..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Yaþamak için topu toplam altý haftam kalsaydý ne mi yapardým? Tuþlara daha hýzlý basmaya bakardým. -Isaac Asimov
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > Fantastik Roman > Ömer Faruk Hüsmüllü




6 Mayýs 2011
Bir Felsefeci’nin Kaleminden Maðaranýn Kamburu – Yorum: 6  
Ömer Faruk Hüsmüllü
Romanýnýzý sýnýrsýz sevdim. Roman eleþtirmeni olsaydým, “sýnýrsýz sevdim” gibi dümdüz bazý lâflar edeceðime, bu sevgimi yetesiye dýþlaþtýrabilecek cümleler kurmaya çalýþýrdým. Roman kültürümün enezliðinden ötürü, beni baðýþlayýn lütfen!


:FCDC:




Ömer Faruk bey,
Merhaba,
Adýma gayet incelikli bir üslupla imzalayarak gönderdiðiniz “Maðaranýn Kamburu” baþlýklý romanýnýzý, elime aldýktan sonra, hiç býrakmaksýzýn bir çýrpýda okudum. Okuduktan sonra da, kitabýnýza iliþkin bir yorumlamada bulunmanýn vicdan borcu olduðunu düþündüm. Ancak, bu yorumlama, günümüzün edebiyat arenasýnda pýtrak gibi yaygýnlaþan güya tanýtým yazýlarýnda karþýlaþtýðýmýz, bezdirici kertede yüzeysel / gelgeç / þýpýniþi deðinmelerin ötesine geçsin istedim. Dolayýsýyla, romanýnýzý bir kez daha, ilk okuyuþumdan daha bir alýcý gözle, romanýnýzýn omuriliðini oluþturan, konusunun taþýyýcýlýðýný üstlenen baþlýca iki karakterle bütünleþerek, onlarla bir çeþit duygudaþlýk (empati) yaþayarak okudum.
--
MAÐARANIN KAMBURU ÝÇÝN BÝR YORUM DENEMESÝ
Yazý eylemi (yazmak) baðlamýnda, ben, edebiyat alanýnýn esasta iki türüyle ilgiliyim. Bunlardan biri þiir, öteki ise eleþtirel öðeler (de) taþýyan deneme. .. Bu iki etkinliðin çevriminde, kimileyin uzun aralýklarla da olsa, birçok kültür-sanat-edebiyat dergisinde yazýlarým / þiirlerim yayýmlandý, yayýmlanýyor. Burada madem ki eleþtirel bir yorum için söz aldým, þiirle ilgili serencamýma deðinmeyeceðim.
Eleþtirel denemelerimin konu- nesneleri, çoðunca þiirler, öyküler, denemeler, bazen de güncel aðýrlýklý toplumsal süreçler oldu. Demem o ki: Þimdiye deðin, bir roman üzerine yorum, deðerlendirme, eleþtirel yazý kaleme almýþ deðilim. Ýlk kez sizin romanýnýz, bana o kapýyý da aralayacak. Benim yüzümü aðartacak, sizinse edebiyat emeklerinizin hakkýný teslim edebilecek bir yazý çýkarabilecek miyim, bilmiyorum. Çýkaramayacaksam, engin hoþgörünüze sýðýnacaðým.
Edebiyat uðraþýsýnda, benden kat be kat deneyimli olduðunuzu bilerek; elimin erdiði, dilimin döndüðü, gönlümün elverdiði ölçüde, izlenimlerime geçiyorum þimdi.
Bir edebiyat eserinin birincil (olmazsa olamaz) gerecinin dil olduðunu vurgulayarak, ilkin romanýnýzýn dil-üslup boyutuna deðinmeliyim. Çok beylik bir deyiþtir gerçi, tekrarlamadan geçemeyeceðim: Þiir olsun, öykü olsun, deneme olsun, roman olsun; tüm edebiyat eserleri “neyi anlattýklarý” ölçüde, “nasýl anlattýklarý”yla da deðer kazanýrlar, yücelirler, yetkinleþirler. Ýdeoloji boyutunu öne çýkaran, bu nedenle de edebiyatýn estetik katmanýný art alana iten saðlý-sollu yazar(cýk)lar, hepimiz farkýndayýz, meselenin yalnýzca ya da büyük oranda “ne anlattýðý”yla ilgilidirler. Öyle olunca da, yazýlan eser, bir edebiyat metni olmaktan çýkarak, çokçasý bir bildiri metnine indirgenmekte; sorgulamasýz bir din adamýnýn vaazýna, en az onun kadar baðnaz bir kaba-toplumcunun sloganlar manzumesine veya kerameti kendinden menkul bir milliyetçinin vasattan da vasat hamasetvâri yazýklanmalarýna dönüþmektedir. Önümüzde, adýndan öte hiçbir þeyi edebiyat olmayan bir “posa” duruyordur artýk. Diðer yanda ise, gene yalnýzca ve büyük oranda, eserin “nasýl anlattýðý”ný abartan, ne anlattýðýný ise kesinkes umursamayan bir baþka küme vardýr ki; onlar da biçimciliðin þehvetengiz sularýnda kulaç atmaktan bitap düþmüþler, deyiþ yerindeyse, edebiyatý sadece ve sadece iðdiþ ve iðfal etmiþlerdir. Ben bunlarýn birinci takýmýna “edebiyat cazgýrlarý”, ikinci takýmýna ise “edebiyat cambazlarý” diyeceðim izninizle. Öyle ya, hiçbir güzelduyusallýk (estetik beðeni) kaygýsý taþýmaksýzýn, yýðýnla dural / dogmatik lâf öbeðini baðýra-çaðýra dalgalandýranlarla cazgýrlar; öte yandan, onlarýn zýddýymýþ gibi görünseler de, gerçekte simbiyotik kardeþleri sayýlmasý gereken, bireysel-toplumsal acýlar karþýsýnda üç maymun kuralýný oynayan, poetika fukarasý biçimperestlerle cambazlar arasýnda ne fark var Allah aþkýna? Berikiler ne denli popülist (halk dalkavuðu) ise, ötekiler o denli elitist (seçkinci) deðiller mi? Ve berikiler ne denli didaktik ise, ötekiler o denli apolitik deðil mi? Kaldý ki, olanca karþýt görünmelerine karþýn, her iki tavýr da ayný edebiyat-dýþý , ayný insan(lýk)-dýþý mutfaktan beslenmez, ayný kaðþamýþ kapýlara çýkmaz mý? Bunlardan, içeriði (sosyal-ekonomik-kültürel yansýmalarý) kutsayarak, biçimi (estetik bünyeyi) yadsýyanlar, hepimizi ruhsuz / duygusuz birer “homo-ekonomikus” olarak görmek isterlerken; aksini savunanlarsa, bizi bireyciliðin bunalýmlý ve kaypak sapaklarýnda, nemelâzýmcýlýðýn hoyrat sokaklarýnda berhava etmek eðilimindeler. Özünde iyi niyetli olsalar bile, somut dünyada varacaklarý menziller oralarý, ne yazýk ki!
Böylesine ayrýntýlý bir girizgâha neden mi ihtiyaç hissettim? Þundan: Sizin romanýnýzda, o iki olumsuzluklar katmanýna da karþý çýkan bir doku, bir atmosfer, bir zemin var da ondan. Sizin romanýnýzda, insanýn en temel sorunsallarýndan birine (evrensel ‘iyi-kötü’ gerilimine) baðlanan bir kurgu var ki, tek baþýna bu kurgu bile romanýnýzýn imgelem ufuklarýný geniþletiyor, o ufuklarý insani deðerlerden sorumlu herkesin ufuklarý hâline getiriyor. Edebi eyleminizin etik yönüdür bu. Bunu yaparken, Türkçeyi kullanmanýzdaki ustalýk, romanýnýzýn yelkenlerini estetik rüzgârlarla dolduruyor. Özcesi: etikle estetik kompozisyonundaki bütünsellik, birinin ötekine feda edilmemesi; popülizme de, elitizme de esaslý darbeler vurduðunuzun niþanesi oluyor.

Kötü kalpli adamla yaþlý bilge arasýndaki bütün diyaloglarda, öyle sade, öyle pür-saf bir anlatým egemen ki, gýpta etmemek imkânsýz. Yaþlý bilge, dünyaya bakýþ açýsýný asla dayatmýyor, kötü kalpli kiþiye. Dayatmadýðý gibi, kendi öðretisini süsleyip-püslemiyor da; yalýnlýðýn, saydamlýðýn, naifliðin en doðurgan, en etkileyici doðallýðýyla söylüyor söyleyeceðini. Derviþle feylesof sentezi bir kiþilik, yaþlý bilge. Derviþ yanýný halk bilgeliðinden, filozofik yanýný da nesnel dünya hakikatinden devþirmiþ sanki. Bu iki manyetizmanýn birbirini dýþlayarak deðil de, birbirini içererek katmanlaþmasý; yaþlý bilgeye hem irfani, hem de kültürel bir kimlik kazandýrmýþtýr ki; hikmetle bilginin, has yazarlýða yaraþýr biçimde kaynaþtýrýlmasý diye, ben buna derim iþte.
Dil ve yazým yanlýþlarýna rastladýðým da oldu. Onlara dokunacaðým, yeri gelince. Nedir, o aksaklýklar, romanýn organik bütünlüðüne, toplumundan sorumlu tutumuna halel getirmiyor gene de.
Bizde, her nedense, felsefe, üniversitelerin felsefe mezunlarýnýn azýmsanmayacak bir ekseriyetinin bile, çokluk kaçýndýðý bir düþünsel–entelektüel alandýr. Zahmetli, dallý-budaklý, binbir uçurumlu bir uðraþýdýr, öylelerinin gözünde. Bundan olacak, felsefenin edebiyata yansýmasý da, kýsýr, kýraç, pek ender rastladýðýmýz mutlu zamanlardandýr. Þairlerimizden felsefe sularýnda çimlenenlerinin sayýsý bir elin beþ parmaðýný geçmez. (Deðerli þiir kuramcýsý Yücel Kayýran, felsefi þiir diye paralayadursun kendini, kimin umrunda?) Birkaç öykücümüzde (Bilge Karasu, Mustafa Kutlu, Sadýk Yalsýzuçanlar, Sevim Burak geliyor aklýma) felsefenin hatýrý sayýlýr bir yeri var gerçi. Birkaç denemecimizde de (Felsefe kökenli Nermi Uygur baþta olmak üzere, Ahmet Ýnam ve Rasim Özdenören’i sayalým) o damar var. Romancýlarda var mý, yok mu, bir þey diyemeyeceðim doðrusu. Sizin bu romanýnýzda var ama. Felsefenin, edebi deðerlerden soyutlanmadan, edebiyat uzamýndan kopartýlmadan, metnin dokusuna baþarýyla sindirilmiþ bir felsefe kurgusundan söz edebiliriz rahatlýkla. Romanýn dinamosunda, enerji-güç kaynaðýnda bulunan, yukarýda deðindiðim evrensellikle ýralý iyi-kötü diyalektiði; felsefe oylumlarýnýn en derinlerinden biri olan ontoloji’ye (var-oluþ felsefesi’ne) yaslanarak kotarýlmýþ ki; bu, edebiyatýmýzda pek göremediðimiz, özgün bir atýlýmdýr. Gerçi, romanýn kumaþýný, hiç deðilse bana göre, yer yer zedeleyen anlatýmlar yok deðil, var; var da, bunlar romaný temel doðrultusundan saptýramýyor gene de. Sözgeliþi, 55. Sayfadaki, Astrolojiye olumlu atýflarda bulunulmasýný ve ölümsüzlük iksirinden dem vurulduðu bölümleri, böyle deðerlendiriyorum.
Toparlarsam: Romanýnýzý sýnýrsýz sevdim. Roman eleþtirmeni olsaydým, “sýnýrsýz sevdim” gibi dümdüz bazý lâflar edeceðime, bu sevgimi yetesiye dýþlaþtýrabilecek cümleler kurmaya çalýþýrdým. Roman kültürümün enezliðinden ötürü, beni baðýþlayýn lütfen!
Ah bir de aþaðýdaki aksaklýklar olmasaymýþ:
“birden bire” deðil, “birdenbire” olmalýydý. Sayýlardan deðil, bir “ânilik”ten söz ediliyor.
“hatta” deðil, “hattâ” diye yazýlmalý. Çizgisel bir þeyden de, bir yoldan da söz edilmiyor burada.
“Banka müdiresi bir bayan vardý.” (s. 114) demiþsiniz. “Müdire” sözcüðü, banka müdürünün “bayan” (ben, kadýn demekten yanayým) bayan olduðunu zaten belli ettiðinden; o cümlenin, ya “Banka müdiresi biri vardý” veya “Banka müdürü bir kadýn vardý.” þeklinde kurulmasý, daha doðru olurdu. Günümüzde mesleklere cinsiyet vurgusu gereksiz olduðundan, ikinci cümle daha gerçekçidir hem.
“Tekrardan” denmez, “tekrar” sözcüðünün ne eksiði , ne günahý var desem, bana kýzmazsýnýz deðil mi?
“Neden bir insanýn hayatýný kaybetmesini isteyeyim?” cümlesi de doðru deðil, çeviri kokuyor. Bizim Doðu-Ýslâm kültürü ikliminde, “hayat kaybedilmez”; “ölürüz”, yahut “vefat ederiz” biz, hayatýmýzý, para, eþya vs. kaybedercesine “kaybetmeyiz!”
Romana, sonlara doðru katýlan üçüncü karakter, kötü kalpli adama “teþekkür edince”, karþýlýðýnda “önemli deðil” dedirtilmiþ kötü kalpliye. Bu da çeviri yoluyla dilimize yerleþmiþ bir aksaklýk. Teþekküre karþýlýk, “bir þey deðil” veya “rica ederim” demek, daha Türkçe söyleyiþlerdir.
“Üç tane çocuk” denmez. Ýnsanlar, tane hesabýna vurulmaz. Hattâ, bitkiler neyse de, hayvanlar bile, tane ile sayýlmamalý; çokçasý cansýzlar için geçerli olmalý o sözcük. Üç tane bardak, iki tane tabak vs. gibi. Çocuklar için, meselâ “üç çocuk” demek yeterli.
“Çekler protesto olmaz”, “protesto edilirler”.
“Mutluyum, kocamý çok seviyorum; hislerim yanýltmýyorsa, o da beni.” (s. 109). Burada da “beni” sözcüðü “seviyorum” yüklemine baðlanmýþ ki, olmaz! O hâlde, cümleye, “beni”den sonra, “seviyor” sözcüðünü de eklemek gerek.
Ben, dilde özleþtirmeci ve tasfiyeci hiç deðilim; ama, “ayrýntý” gibi, lirik ve prýl pýrýl bir Türkçe sözcük varken; “detay” gibi bizim ruhumuza deð(e)meyen bir sözcüðü kullanmaktan yana da deðilim.
“Baharýmý karanlýk yapanlarla alay ediyorum,” (s.111) denmiþ. Þu “yapmak” sözcüðü, her tarafý iþgal etti. Sandalye yapýlýr, iþ yapýlýr; ama konuþma yapýlmaz iþte, “konuþulur“. Karanlýk da yapýlmaz, “edilir”. Baharýmý karanlýk edenlerle…” denemez miydi?
“Geliþi güzel” olmaz, “geliþigüzel” yazýlmalý. “Güzel geliþli biri” deðil konumuz, bir “daðýnýklýk”.
“Iztýrap” olmaz; ya “ýzdýrap”, ya “ýstýrap”.
“iyilikdi-kötülükdü” deðil; “iyilikti-kötülüktü” diye yazýlýr, söylenir.
Evet anlamýnda “tabii” denmez, onun karþýlýðý “tabi”dir; ama biz de galat-ý meþhur olmuþ bu: hemen herkes, “evet”in eþdeðeri olarak, basýyor “tabii”yi. “Tabii”, “doðal”ýn eþanlamlýsý oysa. Bir de “tâbi” var, “birine, bir þeye baðýmlý olmak” demek. Býrakýn ikisini, üçünü birbirine karýþtýranlar oluyor.
“Vaz geçmek” yazýlmaz, “vazgeçmek”tir doðrusu.
Son olarak da, kitabýnýzýn arka kapaðýndaki kýsacýk tanýtýmdaki þu cümleye takýldým: “Eserde kötü, zafer kazanmýþ gibi algýlansa da, bunun sadece bir görünüþten ibaret olduðu, iyinin her þeye raðmen önemli bir insanlýk ideali olmasý gerektiði kanýtlanmaya çalýþýlmýþtýr.”
Öyle sanýyor, öyle biliyorum: (Hangi türden olursa olsun) bir edebiyat veriminin, bir yazar / þair çabasýnýn; diyelim bazý pozitif ve ideal bilim önermelerinin, yargý tutanaklarýndaki saptamalarýn, gazeteci belgelerinin içerdiði savlarýn kesinliklerine raðbet etmesi beklenmediði gibi, onlarla arasýna kalýn duvarlar çekmesi umulmalýdýr. Bilim insanlarý, yargý mensuplarý, gazeteci erbabý; öngörüsünü kanýtladýðý kadarýyla baþarýlý sayýlmasý gerekirken; yazar / þair ise, ayný öngörüsünü, gösterebildiði / iþaretleyebildiði / sezdirebildiði oranda baþarýlýdýr. Demem o ki: Kanýtlamak deðildir, yazarýn (þairin, sanat insanýnýn) amacý. Kanýtlamaya kalkýþtýðýnda, çok daha tekinsiz bir yola seðirterek, bizim duyarlýðýmýzý, baþka türlüsü düþünelemeyecek, baþka seçeneði bulunmayan bir “tek yolcu militanlýk”la kuþatmýþ olur ki, bu da yazarlarýn / þairlerin deðil, siyasal veya dinsel fanatiklerin karakteristik bir özelliðidir. Edebiyat emekçisi ise, “bin çiçek açsýn, bin fikir, bin duygu yeþersin” diyebilen bir bahçevan bahtiyarlýðýyla dolup taþar, olsa olsa.
Bunlarý dedim diye, ukalâlýk ettiðimi sanmamanýzý dilerim. Edebiyatýn hatýrýna ve hatýrasýna hürmetimin gereðidir, tüm dediklerim ve yazdýklarým.
Deðerli romanýnýzý göndererek, beni heyecanlandýrdýnýz, sevindirdiniz. Tekrar teþekkür ederim.
Selâm ve sevgilerimle.
Bünyamin Durali



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn fantastik roman kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bir Edebiyatçý Gözüyle Maðaranýn Kamburu - Yorum: 4
Maðaranýn Kamburu
Maðaranýn Kamburu Romanýna Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleþtirileri
Maðaranýn Kamburu Romanýna Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleþtirileri - 2
Maðaranýn Kamburu Romanýna Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleþtirileri - 3
Maðaranýn Kamburu P - Kitap Yayýnlarýndan Çýktý
Usta Bir Kalemden Maðaranýn Kamburu Eleþtirisi

Yazarýn roman ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ücretsiz Kitap Daðýtabileceðim Ýstanbul’da Bir Mekan Arýyorum
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 35 Son Bölüm
Memleketimin Delileri - 2
Memleketimin Delileri - 1
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 33
Bir Romanýn Anatomisi: Maðaranýn Kamburu
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 34
Bir Aný Defteri Buldum - Roman
Köpeðin Adý Badi - 80 (Son Bölüm)
Demokratik Deliler Devleti - 37 (Son Bölüm)

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Siyasi Taþlama: Neþezâde - 2 [Þiir]
Siyasi Taþlama: Karamsarzâde [Þiir]
Kusurî"den Týrtýklama [Þiir]
Zam Zam Zam... [Þiir]
Týrtýklama (Kazak Abdal'dan) [Þiir]
Yoklar ve Varlar [Þiir]
Ýstanbul,sana Âþýk Bu Kul [Þiir]
Âþýk Dertli"den Týrtýklama [Þiir]
Namuslu Karaborsacý [Þiir]
Dostlarým [Þiir]


Ömer Faruk Hüsmüllü kimdir?

Uzun süre Oruç Yýldýrým adýný kullanarak çeþitli forumlara yazý yazdým. Ýddiasýz iki romaným var. Çok sayýda siyasi içerikli yazýya ve biraz da denemelere sahibim. Emekli bir felsefe öðretmeniyim. Yazmaya çalýþan her kiþiye büyük bir saygým var. Çünkü yazýlan her satýr ömürden verilen bir parçadýr.

Etkilendiði Yazarlar:
Az veya çok okuduðum tüm yazarlardan etkilenirim.


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.