..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Kurguyla gerçek arasýndaki ayrým, kurgunun mantýklý olmak zorunda olmasý. -Tom Clancy
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Yazarlar ve Yapýtlar > Vildan Sevil




2 Nisan 2012
Konuðum Var (Iý) : Ethem Alpaydýn"ýn Güzel Türkçe"sinden Mario Vargas Llosa"nýn Yazma Süreci ve Romana Bakýþý  
“Bilgiye sahip olarak doðmuþ birisi deðilim. Öðretmeyi seviyorum ve öðrenmeye çalýþýyorum”___Konfüçyüs

Vildan Sevil


O zaman kurmaca bir eserle, bir gazete haberi ya da tarih kitabý arasýnda ne fark vardýr? Onlar da sözcüklerden oluþmaz mý? Ve onlar da, anlatýnýn yapay zamaný içinde gerçek zamanýn sýnýrsýz saðanaðýný kapsamazlar mý? Neyin gerçek olduðuna yaklaþýrken zýt yapýlar söz konusudur: Roman yaþama baþ kaldýrýrýr ve çiðner onu, öteki türler hep onun kölesi olur. Her iki örnekte doðruluk ve aldatma kavramlarý farklý iþler. Gazetecelik ya da tarihte, yazýlmýþla karþýlýk gelen gerçeðin ne kadar ilintili olduðuna baðlýdýr


:BABE:
Sevgili Ýzedebiyat yazarlarý ve okurlarý

Mario Vargas Llosa... Perulu. Çaðdaþ Dünya Edebiyatýnýn beni en çok sarsan yazarlarýndan biri. Bitmez tükenmez, asla sonu gelmeyecek, gerçekleþmeyecek tasarýlarýmdan biri de onu tanýtmak ve benim üzerimdeki etkilerini anlatmaktý. Palomino’yu katleden güçleri ve kültürün cinayeti algýlayýþýný... Kent ve Köpekler’de eðitim sistemini, çocuk cinselliðini nasýl didikleyip güçlü bir yumruða dönüþtürdüðünü... Ah, o Perulu çocuklar, çocuklarýmýz... Peru nere, burasý nere... Ama ya eðitim ya çocuklar?... Yeþil Ev’i sonra...

“Mutlaka bu deðerli yazar üzerine nice inceleme yapýlmýþtýr, çok zaman ve emek ister, hem de akademisyenlerin iþi, bu saatten sonra...” deyip vaz geçmiþtim.

Ethem Alpaydýn’ýn çevirisini okuyunca, yazarý yazar yapan poetikasýný öðrendim. Þimdi sizlerle onu paylaþýyorum. Ýyi yazar ve iyi okur olmak isteyenlere sevgilerle...
......................


Kurmaca, Yaþama Sanatý mýdýr? -- M Vargas Llosa

Mario Vargas LLosa
The New York Times Books, 7 Ekim 1984

Ýlk öykümü yazdýðým günden beri insanlar yazdýklarýmýn “gerçek” olup olmadýðýný soruyor. Yanýtlarým bazen meraklarýný giderse de her seferinde, söylediðim ne kadar içten olursa olsun, kendimi tam ifade edemediðimi hissederim.

Romanlarýn gerçek ya da yalan olmasý bazý insanlar için iyi ya da kötü olmalarý kadar önemlidir ve çoðu okuyucu, bilerek ya da bilinçsizce, bu ikisini birbiriyle iliþkilendirir. Ýspanyol Engizisyonu örneðin, Amerika’daki Ýspanyol kolonilerinde roman basýlmasýný ya da ithalini, bu anlamsýz ve saçma–gerçekten uzak–kitaplarýn yerlilerin manevi saðlýðýna zarar verebileceðini iddia edip yasaklamýþtý. Bu yüzden, 300 yýl boyunca Ýspanyol asýllý Amerikalýlar yalnýzca kaçak romanlar okuyabildi ve Ýspanyol Amerika’da ilk roman ancak baðýmsýzlýktan sonra, 1816’da Meksika’da basýldý. Kutsal Mahkeme, yalnýzca bazý eserleri deðil tüm bir türü yasaklayarak gözünde istisnasýz olan bir gerçeði saptamýþtý: Romanlar her zaman yalan söyler, hayatý yanlýþ sunarlar. Yýllar önce bu despot fanatiklerle alay eden bir yazý yazmýþtým. Þimdiyse Ýspanyol Engizisyonunun, eleþtirmenlerden ve hatta romancýlardan önce, kurgunun doðasýný ve yýkýcý eðilimlerini ilk anlayan olduðunu düþünüyorum.

Aslýnda romanlar yalan söyler, baþka türlü yapamazlar, ama bu hikâyenin yalnýzca bir parçasýdýr. Öbür parçasýysa yalanla, ancak örtülü bir biçimde, olmadýðý gibi anlatýlabilecek tuhaf bir gerçeði ifade etmeleridir. Bu cümle kulaða abuk sabuk gelebilir, ama gerçekte çok basittir. Ýnsanlar kaderlerinden mutlu deðildir ve neredeyse hepsi–zengin ya da fakir, zeki ya da sýradan, meþhur ya da gösteriþsiz–yaþadýklarýndan farklý bir yaþam ister. Bu isteði (kurnazca) doyurmak için kurmaca ortaya çýkmýþtýr. Ýnsanlara yaþamadýklarýný kabul etmedikleri hayatlarý sunmak için yazýlýr ve okunurlar. Her romanýn özü, bir istek ve kabullenmeme öðesi içerir.

Peki bu romanýn gerçekdýþý olduðu anlamýna mý gelir? Conrad’ýn içe dönük korsanlarý, Proust’un mahmur aristokratlarý, Kafka’nýn anonim, kuþatýlmýþ küçük adamlarý ve Borges’in öykülerindeki bilge, doða ötesi karakterler, bizle ilgili olmadýklarýndan ve deneyimleriyle kendimizi özdeþleþtiremediðimiz için mi bizi etkiler ve heyecanlandýrýrlar? Kesinlikle hayýr. Burada dikkatli adým atmak gerekir, çünkü kurmacadaki doðru ve yanlýþ üzerine bu yol tuzaklarla doludur ve bizi çeken her vaha genelde bir seraptýr.

Bir roman her zaman yalan söyler, ne demektir? Ýlk romaným “Kent ve Köpekler”in–güya–geçtiði okullarýna iftira ettiðini düþünüp romanýmý yakan Leonicio Prado Harp Okulu’nun subay ve öðrencilerinin inandýðý anlamda deðil. Baþka bir romaným, “Julia Teyze”nin onu anlattýðýna inanan ve sonra, kurmacanýn saptýrdýðý gerçekleri düzeltmek için kendisi bir kitap yazan ilk karýmýn düþündüðü gibi de deðil. Her iki hikâye de, tabii ki, anýlardan çok eklemeler, saptýrmalar ve abartmalar içerir; onlarý yazarken hiçbir zaman romanýn öncesindeki ya da dýþýndaki bazý insanlara ya da olaylara sadýk kalmayý düþünmedim. Belleðimde hâlâ canlý olan ve hayal gücümü dürten deneyimlerle baþladým ve o malzemenin olabildiðince sadakatsiz bir yansýmasýný hayal ettim.

Romanlar, yaþamý anlatmak için deðil, bir þeyler ekleyerek dönüþtürmek için yazýlýr. Fransýz yazar Restif de la Bertonne’un kýsa romanlarýnda gerçek, 18. Yüzyýl Fransýz geleneklerinin kataloðunu çýkarýr gibi sanki fotoðraflanmýþtýr. Ama yine de, geleneðin bu kýlý kýrk yaran sayýlýp dökülmesinde her þey gerçeði andýrýrken, baþka, küçük ve devrimci bir þey daha vardýr: bu dünyada erkekler kadýnlara, hatlarýnýn saflýðýndan, bedenlerinin zerafetinden, manevi zenginliklerinden dolayý deðil yalnýzca ayaklarýnýn güzelliðinden dolayý aþýk olur.
Her romancý, daha az kaba, daha açýk, ve daha az bilinçli olarak, gerçeði yeniden oluþturur ve harika Restif’in hoþ bir içtenlikle yaptýðý gibi, süsler ya da sönükleþtirir. Yaþama yapýlan, içlerinde romancýnýn kendi saplantýlarýný cisimleþtirdiði bu ince, ya da kaba, eklemeler bir kurmaca ürünün yeniliðini oluþturur. Derinliði, genel bir gereksinimi ne kadar dolu ifade ettiðine ve farklý zaman ve yerlerde ne kadar çok okuyucunun kendi karanlýk, rahatsýz edici þeytanlarýný hayata bu korsan sýzýntýlarda bulduðuna baðlýdýr. Ben romanlarýmda, gerçek anýlarla eksiksiz bir ilinti yaratmaya çalýþmýþ mýydým? Tabii. Ama gerçek olaylarý basitçe anlatmanýn ve kiþileri biyografileri üzerlerine eldiven gibi oturacak kadar iyi betimlemenin sýkýcý becericisini gösterseydim bile romanlarým olduklarýndan daha çok ya da daha az gerçek olmazdý.
Bir kurmacanýn gerçekliðini ya da sahteliðini temelde belirleyen olaylarýn olmuþ ya da olmamýþlýðý deðil, yaþanmamýþ ama yazýlmýþ olmasý, gerçek deneyimlerden deðil sözcüklerden oluþmasýdýr. Sözcüklere çevrilen olaylar derin bir dönüþüm geçirir. Gerçeklik – katýldýðým kanlý savaþ, sevdiðim kýzýn grotesk profili – bir tanedir, ama onu anlatan iþaretler sayýsýzdýr. Bazýlarýný seçip ötekileri göz ardý ederek romancý birini seçer ve anlattýðýnýn sonsuz sayýda öteki olasýlýðýný öldürür.

Romancý böylece doðayý deðiþtirir ve tanýmlayan tanýmlanan olur.

Burada yalnýzca gerçekçi romancýdan, romanlarýnda okuyucularýn kendi gerçeklik deneyimleriyle inandýrýcý bulacaklarý olaylarýn anlatýldýðý gerçekçi okul, hizip, ya da gelenekten bahsediyorum. Gerçekle uzlaþmayan ve gerçek olmadýðý bilinen dünyalarýn anlatýldýðý fantastik türde, gerçekle kurmacanýn iliþkisi bir sorun deðilmiþ gibi görülebilir. Aslýnda bir sorundur, ama baþka biçimde. Fantastik yazýnýn “gerçek dýþýlýðý” okuyucu için bir sembol, bir alegori, bir baþka deyiþle, yaþamda olabileceðini gördüðü gerçekliklerin ve deneyimlerin bir gösterimi olur. Önemli olan þudur: Kurmacadaki doðru ve yanlýþ sýnýrýný belirten, olaylarýn "gerçekliði" ya da "fantastikliði" deðildir.
Bu ilk deðiþim, yani olaylarda sözcüklerin damgasý yanýnda daha az temel bir baþkasý daha vardýr: zamanýnki. Gerçek yaþam, durmadan akar, düzensizdir, karmaþýktýr, her hikâye baþka hikâyelerle birleþir ve bu yüzden ne baþý vardýr, ne sonu. Kurmacada anlatýlan yaþam, baþ döndüren karmaþýklýðýn, sýra, düzen, neden ve sonuç, baþ ve son kazandýðý bir benzetimdir. Bir romanýn kapsamý yalnýzca yazýldýðý dille deðil zaman içindeki bu þemasýyla, var olanýn içinde kendini nasýl gösterdiðiyle, duraklamalar ve hýzlanmalarla, ve anlatýcýnýn anlattýðý zamaný açýklamak için kullandýðý zamandizinsel bakýþ açýsýyla da belirlenir.

Sözcüklerle olaylar arasýnda uzaklýk, gerçek zamanla kurmaca zaman arasýndaysa bir uçurum vardýr. Roman zamaný, belli psikolojik etkileri yaratmak için bulunmuþ bir araçtýr. Orada, geçmiþ þimdiden sonra olabilir–sonuç nedenden önce gelebilir–Alejo Carpentier’in, yaþlý bir adamýn ölmesiyle baþlayan ve annesinin rahmine düþmesine kadar süren “Tohuma Yolculuk” öyküsündeki gibi. Ya da çoðu klasik roman gibi, anlatýcýnýn içinden anlattýðý, yakýn geçmiþe hiçbir zaman eriþmeyen çok uzak bir geçmiþ olabilir. Ya da Samuel Beckett’in kurmaca eserlerindeki gibi, geçmiþi ya da geleceði olmayan sürekli bir þimdi olabilir. Ya da, geçmiþ, þimdi, ve geleceðin birlikte var olduklarý ve birbirlerini yok ettikleri bir labirent olabilir, Faulkner’ýn “Ses ve Öfke”sindeki gibi.

Romanlarýn bir baþý ve bir sonu vardýr, ve en gevþek ve kopuk olanlarda bile yaþam fark edilebilir bir anlam kazanýr, çünkü bize içine battýðýmýz gerçek yaþamýn hiçbir zaman saðlayamadýðý bir bakýþ açýsý sunulur. Bu düzen uydurmadýr, yaþamý yeniden yaratýyor görünürken düzelten içten pazarlýklý romancýnýn katkýsýdýr. Yaþamý, ölçeðini küçülten ve okuyucunun ulaþabileceði yere koyan bir sözcük örgüsü içinde sarmalarken kurmaca ona bazen inceden, bazen vahþice ihanet eder. Böylece okuyucu onu yargýlayabilir, anlayabilir, ve en önemlisi, gerçek yaþamýn hiçbir zaman saðlamadýðý bir dokunulmazlýkla yaþayabilir.
O zaman kurmaca bir eserle, bir gazete haberi ya da tarih kitabý arasýnda ne fark vardýr? Onlar da sözcüklerden oluþmaz mý? Ve onlar da, anlatýnýn yapay zamaný içinde gerçek zamanýn sýnýrsýz saðanaðýný kapsamazlar mý?

Neyin gerçek olduðuna yaklaþýrken zýt yapýlar söz konusudur: Roman yaþama baþ kaldýrýrýr ve çiðner onu, öteki türler hep onun kölesi olur. Her iki örnekte doðruluk ve aldatma kavramlarý farklý iþler. Gazetecelik ya da tarihte, yazýlmýþla karþýlýk gelen gerçeðin ne kadar ilintili olduðuna baðlýdýr; yaklaþtýkça daha doðru, uzaklaþtýkça daha yanlýþ olur. Michelet'nin "Fransýz Devrimi Tarihi," ya da Prescott'un "Peru'nun Fethi"nin "roman gibi" olduðunu söylemek eleþtiridir, yeterince ciddi olmadýklarýný ima eder. "Savaþ ve Barýþ"ta, Napolyon'un Rusya seferiyle ilgili tarihi hatalarý listelemek zaman kaybýdýr; romanýn doðruluðu gerçeklere baðlý deðildir.

Peki o zaman neye baðlýdýr? Kendi ikna gücüne, anlattýðý hayalin iletilme þiddetine ve sihrinin becerisine. Her iyi roman doðruyu söyler ve her kötü roman yalancýdýr. Bir romanýn "doðruyu söylemesi" okuyucunun bir hayali deneyimlemesi, "yalan söylemesi" de bu aldatmanýn baþarýlamamasý demektir. Bu açýdan roman, ahlak ötesidir, ya da bir baþka deyiþle, ahlaðý kendindendir; doðruluk ve yanlýþlýðý yalnýzca estetik kavramlardýr.

Yukarýdaki sözlerim kurmacanýn asýlsýz bir uydurma, üstünlükten yoksun bir hokkabazlýk olduðu anlamýna çekilebilir. Ama aksine, kulaða ne kadar çýlgýn gelirse gelsin, kurmacanýn kökleri insan deneyimine batmýþtýr, ondan beslenir ve onu geri doyurur. Kurmaca tarihinde sýkça yinelenen bir tema, romanlarýn söylediklerini gerçek ve yaþamýn romanlarýn anlattýðý gibi olduðunu sanmak olmuþtur. Þövalyeler hakkýndaki kitaplar Don Kiþot'un beynini bozup onu elinde mýzrakla yel deðirmenlerine saldýrtýr. Emma Bovary'nin trajedisi, eðer Flaubert'in bu karakteri okuduðu romantik romanlardaki kadýn kahramanlar gibi olmak istemeseydi, hiç meydana gelmezdi.

Gerçeðin kurmaca gibi olduðuna inandýklarý için Alonso Quijano ve Emma Bovary korkunç çalkantýlar yaþarlar. Onlarý bu yüzden yargýlar mýyýz? Hayýr, hikâyeleri bizi heyecanlandýrýr ve þaþýrtýr; kurmacayý yaþamaktaki bu imkansýz kararlýlýk, türümüzü onurlandýran idealist tavrýn bir göstergesidir. Olduðundan farklý olmak istemek insanýn en insani arzusudur. Kaydedilmiþ tarihte, en iyi ve en kötüye neden olmuþtur. Kurmaca eserlerde de.

Romanlarý okuduðumuzda biz yalnýzca biz deðil, ayný zamanda romanýn bizi aralarýna taþýdýðý büyülenmiþ varlýklar oluruz. Bu taþýma, bir dönüþümdür--yaþamýmýzýn bizi boðan daraltýsý açýlýr ve dýþarý fýrlayýp baþkasý olur, kurmacanýn bizim yaptýðý deneyimleri dolaylý bir biçimde, vekaleten yaþarýz. Harika bir rüya, vücut bulan bir düþ olarak kurmaca, korkunç bir ikiye bölünmüþlüðü taþýyarak yalnýzca bir yaþamý olmasýna raðmen bin tane arzu edebilen biz sakat varlýklarý tamamlar. Gerçek yaþamla, onun daha zengin ve daha deðiþken olmasýný isteyen arzu ve düþler arasýndaki bu açýklýk, kurmacanýn alemidir.

Her kurmaca ürünün yüreðinde bir karþý çýkma yanar. Yazarlarý onlarý yaþayamadýklarý için onlarý yaratmýþlardýr ve okuyucularý (inananlarý) bu hayali yaratýklarda kendi hayatlarýný zenginleþtirecek yüzler ve maceralarla karþýlaþýr. Kurmacanýn yalanlarýyla ifade edilen gerçek budur--yaþadýðýmýz yalanlar, bizi teselli eden, özlemlerimiz ve hayal kýrýklýklarýmýzý telafi eden yalanlar. Onu çýkaran toplumu anlatýrken romanýn tanýklýðýna ne kadar güvenilebilir? O insanlar gerçekten böyle miydi? Bir anlamda öylelerdi çünkü öyle olmak istiyorlardý, severken, acý çekerken, sevinirken kendilerini öyle görüyorlardý. O yalanlar yaþamlarýný deðil, onlarý yönlendiren þeytanlarý--onlarý sarhoþ eden ve yaþamlarýný katlanýlýr kýlan düþlerini--anlatýr. Bir çað, yalnýzca etten kemikten varlýklardan deðil, bir de onlarý hapseden sýnýrlarý kýrmak için dönüþtükleri hayali varlýklardan oluþur.

Romanlardaki yalanlar keyfi deðildir, yaþamýn eksiklerini doldururlar. Bu yüzden yaþam, dolu ve mutlak görünür, ve insanlar herkesi kapsayan bir inançla kaderlerine razýyken romanlar hiçbir iþe yaramaz. Dindar kültürler þiir ve tiyatro üretir, roman deðil. Kurmaca, inancýn bir tür krizde olduðu ve bir þeye inanmak gerekirken, birleþtiren, güvenilir ve mutlak inancýn parçalandýðý ve yaþadýðýmýz dünya ve sonrasýna kuþkuyla yer deðiþtirdiði toplumlarýn sanatýdýr.

Her roman, ahlakötesi olduðu gibi, içinde bir þüphe çekirdeði de taþýr. Dindar kültürler krize girdiðinde yaþam, baðlayýcý düzenlerden, dogma ve emirlerden kurtulur ve bir karmaþaya döner. Bu, kurmaca için en iyi andýr. Yapay düzeni, sýðýnak, güvenlik, ve gerçek yaþamýn kýþkýrttýðý ama doyuramadýðý, ya da kovamadýðý, arzu ve korkular için serbestlik saðlar. Kurmaca, yaþamýn geçici bir vekilidir. Gerçeðe dönmek, fakirliðin, düþlediðimizden daha az olduðumuzun acýmasýz bir onayýdýr. Kurmaca, hayal gücünü dürterek insanýn doyumsuzluðunu geçici olarak hafifletirken ayný anda körükler.

Ýspanyol Engizisyonu bu tehlikeyi anlamýþtý. Gerçekte yaþanmayan yaþamlarýn kurmacada sürmesi bir endiþe kaynaðýdýr ve dünyaya isyana ve kurumlara karþý asi bir tavra dönüþebilecek bir uyumsuzluktur. Yaþam üzerinde topyekün bir denetim arayan yönetimlerin kurmaca eserlere karþý güvensiz olmasý ve onlarý sansürlemesi bu yüzden anlaþýlýrdýr. Kendi benliðinden çýkýp baþkasý olmak, hayalde bile olsa, biraz daha az köle olmak ve özgürlüðün risklerini deneyimlemek için bir yoldur.

-- Çeviren: Ethem Alpaydýn

(http://ikiqoniki.blogspot.com’dan alýnmýþtýr)
Ekleyen:

Vildan Sevil
02.04.2012



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn yazarlar ve yapýtlar kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Rüzgârlarý, Çiçek Tozlarýný, Arýlarý ve Kelebekleri Bilmez Onlar...

Yazarýn Ýnceleme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bir Aþký, Bir Þiiri Hissetmek ve Anlamak (I. Bölüm)
Bir Aþký, Bir Þiiri Hissetmek ve Anlamak (Iý. Bölüm)

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Duruþma [Þiir]
Dedem Düþlerime Giriyor [Öykü]
Çocuklarýn Çýðlýðýndan Göklerin Týlsýmýna [Öykü]
Dolunayda Uyku Tutmaz [Öykü]
Ýlk Sosyalist Muhtar Fevzi Aðabey [Öykü]
Oy Madimak, Madimak!.. Sen Artýk Türkülerle Deðil, Ateþlerle Anýlmaktasýn [Öykü]
Düþselin Gerçeðinde, Gerçeðin Düþselliðinde [Öykü]
Ben Ölürken [Öykü]
Gece, Mehtap, Selene, Apollon ve Ben [Öykü]
Aþk"a Geldin, Hoþ Geldin!.. [Öykü]


Vildan Sevil kimdir?

Koþuþturmaktan yoruldu. Altmýþýndan sonra, çok yabancýsý olduðu teknolojiyle, sanal ortamda kalem oynatmaya kalktý. Ýletiþim kurmak, duygu, düþünce, birikim paylaþmak, genç kuþaklardan yeni þeyler öðrenmek istedi. Yazarlýk deneyimine burada adým attý. Ýþte böyle sýnýr tanýmaz bir "dinazor ". . . Baþarýr mý acaba ?

Etkilendiði Yazarlar:
Marx, Engels, Freud, Nietzsche, Adorno, Horkheimer, Foucault, Antik Grek, Rus , Fransýz yazýný, Amado, Marquez, Llosa, Asturias, Lübnanlý Amin Maalouf...Elbette Nazým, Aragon, Neruda ve nice ozan/þair...


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Vildan Sevil, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.