Bir sanatçý baþarýsýz olamaz; sanatçý olabilmek bir baþarýdýr. -Charles Horton Cooley |
|
||||||||||
|
1961 Yýlýnda baþladý büyük macera. Almanya yabancý iþçi alýmý için kapýlarýný açtý. Büyük bir savaþtan çýkmýþtý. Ýþ gücü kýrýlmýþtý. Erkek nüfusu azalmýþtý. Ýþte bu Türkiye’de büyük bir hareketliliðe neden oldu. Çünkü o zamanlar Türkiye fakirdi. Kötü yönetimler, basiretsiz idareler, kýsýr çekiþmeler içindeki ülke bir türlü þaha kalkamýyordu. Bir çýkýþ gerekiyordu. Yapýlan darbeler gençlerin gelecekten ümitlerini tüketiyordu. Ne yapmalýydý? Ýlk tren Sirkeci Garý'ndan yola çýktý. Dil bilmeden, iz bilmeden sadece saðlýklý olduklarý kanýtlanan, egitim durumlarýna bakýlmasýzýn bir göç hikayesi baþladý. Bir inek parasý, bir traktör parasý, baþlýk parasý, düðün parasý gibi hedeflerle çýkýlan yol uzadý. Geri dönüþ hedefleri unutuldu. Hedefler deðiþti. Geçici iþçiler oldu kalýcý iþçi. Alan memnun satan memnun. Peki ya çocuklar ne olacaktý? Alman okullarýnda ders zili çaldý. Çocuklar kiliseye giderek, dualar edilerek okula baþladýlar. Ama evde Türkçe konuþulmuþtu. Dil en büyük problem olarak karþýlarýna çýktý bizim gurbetçilerin. Hem kendileri için, hem de çocuklarý için. Anaokullarý (kindergarten) bunun için büyük bir çözüm oldu. Erken yaþta anaokuluna verilen çocuklar evde Türkçe konuþurken anaokullarýnda Almanca’yý ögrenmeye ve konuþmaya baþladýlar. Bir sorun daha vardý. Uzun süre Alman eðitimciler dil eðitiminde yanlýþ bir yol izlediler. Çocuklarýn her yerde Almanca konuþmasýný istediler. Böylece Almanca’yý daha iyi öðreneceklerdi. Evde, okulda, sokakta, camide, tenefüste… Türkçe konuþanlar azarlandý, dýþlandý, ötelendi. Göçmenlerin dili küçük görüldü, hor görüldü. Çünkü onlar göçmendi. Dilleri önemsizdi. Aslýna bakarsanýz kendileri de önemsizdi. Daha da kötüsü gurbetçi çoðunluk da þöyle düþünmeye baþladý; artýk Almanya’dayýz, Türkçe ne iþe yarayacaktý ki? Almanca Almanca Almanca. Bu putun önünde büyük bir çoðunluk eðildi. Kendi dillerini unutmak uðruna, kültürden kopmak uðruna, sýnýf atlamak uðruna Almanca’ya sarýldýlar. Türkçe’nin Almanca önünde bir engel olduðuna kendileri de inandý. Þehir efsanesi dönüp dolaþýp geri geldi bunu uyduranlarda sonunda buna inanmaya baþladýlar. Peki durum öyle mi? Yani Türkçe Almanca’ya engel mi yoksa destek mi? Nürnberg’te ’’Kültürlerarasý Eðitimin Göçmen Kökenli Öðrencilerin Eðitim Baþarýsýna Etkileri’’ isimli konferansta Pedagog Dr. Sabine Schiffer þöyle diyordu: ’’ Anadilini iyi öðrenen çocuklarýn yabancý dilleri daha kolay öðrendikleri bilimsel olarak kanýtlanmýþtýr.’’ Yine Die gaste adlý sitede yazan Sevilay Büber þöyle anlatýyor: ’’Almanca'yý o yýllarda kýsa bir sürede öðrenmemdeki en büyük destek, Türkçeyi iyi derecede konuþuyor olmamdan geliyordu. Zaten sýnýftaki tek Türk öðrenci bendim, dolayýsýyla baþka bir seçeneðim yoktu. Almancayý öyle veya böyle konuþmak zorundaydým. Hýzla geçiþ yapabildim. Ýlk kuþaðýn çocuklarýyýz. Bizler, eðitimdeki sistem yanlýþlýðýndan dolayý Almanca'yý öðrenmekte geciktik. Ama, Türkçe'miz iyi olduðu için Almanlarla ayný sýnýfta ders görmeye baþlayýnca, kolay ve doðru þekilde Almanca'yý öðrendik. Türkçe'ye hakim olmak, bizler için büyük bir þanstý.’’ Bizzat Konuþtuðum anaokulu öðretmeni Bayan Schwarzak bana þöyle diyordu: Çocuklar evde kendi dilini konuþmalý. Bize gelince de buradaki dili konuþmalý. Eðer aile kendi dilini iyi konuþursa bu bizim iþimizi kolaylaþtýrýyor. Yani buradan þu anlaþýlýyor, Eðer Türkçe gibi köklü bir aileye mensup bir dile sahipseniz bunu güzel kullanmanýz gerekiyor. Önemsemeniz gerekiyor. Türkçe bir diyalekt degildir, bir aðýz deðildir, bir þive degildir, bir lehçe degildir, literatürsüz geri kalmýþ bir dil deðildir. Türk Dil Kurumuna göre Türkçe Dünyada en çok konuþulan 5. dildir. Bugün 220 milyon insan bütün aðýz, þive ve lehçeleriyle Türkçe kullanýyor. Osman Nedim Tunaya göre M.Ö 6700 lü yýllarda Türkçe oluþmaya baþladý. Bugüne kadar birçok safhalardan geçti. Birçok abeceler kullandýk. Dogudan batýya dogru olan yürüyüþümüzde baþka dillerden binlerce kelime aldýk ve verdik. Ýmparatorluk dili oldu Türkçe. Peki bir kaç yýl ya da onlarca yýl ekonomik olarak zayýfladýysak dilimizi terk mi edeceðiz? Dilimizi býrakacak mýyýz? Güçlü ekonomiye sahip diye kendimizden geçip o ülkenin dilini mi anadilimiz yapacagýz? Bu doðru bir hareket midir? Þunu unutmayalým, dilini kaybeden dinini, milliyetini, þahsiyetini kaybeder. Örneklerini bizzat çevremde gördügüm o kadar çok örnekler var ki, anadilinden yoksun büyüyen çocuklar, ikinci dilde de baþarýyý bir türlü yakalayamýyorlar ya da çok zorlanýyorlar. Aileler iyi olsun diye yarým yamalak ikinci dili konuþuyorlar ama bu arada ne elde anadil kalýyor ne de mükemmel bir ikinci dile eriþilebiliyor. Bu kadar Türkçe’yi övünce baþka bir dil öðrenmeyelim mi diyenler çýkacaktýr. Üniversitede deðerli hocam Kadir ATLANSOY þöyle derdi: pergelin bir ayaðýný sabit bir yere koyun, diðer ayaðýný ise açabildiðiniz kadar açýn. Bu þu demektir; kendi dilinizi iyi öðrendikten sonra istediðiniz kadar dil öðrenin, bunun sonu yok. Sonuç olarak þuraya gelmek istiyorum. Bir lisan bir insandýr. Dil bilmek dünyanýn en güzel þeylerinden biridir ama anadilini güzel ögrenmek ve konuþmak þartýyla. Anadilini iyi bilen ve konuþan diðer dilleri çok daha kolay öðreniyor. Bunu bugün Alman dil uzmanlarý da kabul ediyor ve destekliyor. Öyleyse Türkçe'nin bugün ortalama 3 milyon Türk'ün yaþadýgý Almanya'da artýk seçmeli dil olma zamaný geldi de geçiyor bile. Türklerin Almancayý iyi öðrenmelerinin birinci þartý Türkçe'yi iyi öðrenmelerinden geçiyor. Artýk Almanya’da Türkçe seçmeli ders olmalýdýr. Karneye girmelidir. Býrakýn da Türkler artýk Almanca'yý güzel kullansýnlar ve konuþsunlar. Ýlker BALÇIK
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © ilker balçýk, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |