..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Benim yaradýlýþýmda fevkalade olan birþey varsa, Türk olarak dünyaya gelmemdir. - Atatürk
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Bilimsel > Politika > Mehmet Akkoyunlu




19 Þubat 2013
Son Küresel Krizin Analizi  
Kapitalizmin 148. Krizinin Analizi

Mehmet Akkoyunlu


Kapitalizm tarihinde dünyanýn bugüne kadar yaþadýðý ekonomik kriz sayýsý 148’i buluyor. Ancak bu son kriz dünyayý sürüklediði noktaya bakýlarak derin izler býrakacak gibi görünüyor.


:BDFD:
2008 Aralýk ayýndaki herhangi bir günde, televizyonda ana haber bültenini seyrederken bültenin bitmesine yakýn bir haber dikkatimi çekti. Haberde þu mesaj vardý: “Marx’ýn Kapital’i, küresel kriz yaþadýðýmýz bu dönemde en çok satanlar arasýnda…” Sonra da Marx’ýn bu ekonomik krizi yüzlerce yýl önce gördüðüne dair ufak tefek yorumlar yapýldý. Çoðu laf salatasýydý. Sokaktaki sýradan yurttaþlara mikrofonu uzatýp Marx’ýn kriz teorisini soruyorlardý. Tabi ortaya komik görüntüler çýkararak reyting amaçlarýna ulaþýyorlardý. Olayýn bu kýsmýna takýlmadan geçmek istemedim. Neyse. Kafalarda uyanan asýl soru Marx’ýn kriz teorisinin gerçekliði ve geçerliliðidir. Bu sorulara cevap bulabilmek için küresel ekonomik krizi irdeleyerek çýkarsamalar elde etmek gerekir.
Kapitalizm tarihinde dünyanýn bugüne kadar yaþadýðý ekonomik kriz sayýsý 148’i buluyor. Ancak bu son kriz dünyayý sürüklediði noktaya bakýlarak derin izler býrakacak gibi görünüyor. IMF’nin deyimiyle “finans gezegeni” tarihinin en büyük krizlerinden birini yenmeye çalýþýrken, 2006 yýlýnda 50,6 trilyon dolara ulaþan dünya borsalarý deðeri küresel krizin patlak verdiði 2008’in son çeyreðine 25 trilyon dolar eriyerek girdi. *Sermaye Piyasasý Kurulu (SPK) Baþkaný Vedat Akgiray, 2009 sonu itibariyle dünya borsalarýnýn toplam deðerinin 50 trilyon dolara ulaþtýðýný söyledi. *( Dünya Gazetesi, 06.05.2010 tarihli “Gelirimiz, Üç Misli Büyük Borsa Yaþatabilir” yazýsýndan alýntýdýr.)
Likidite sorununun ortaya çýkmasýyla birlikte ortaya çýkan kredi problemi hem talebi hem de üretimi azalttý. Yani baþka bir deyiþle finans gezegeni ayaklarýnýn kesildiði bir dönemin sonunda yere çakýldý. Fransýz ütopik sosyalisti Fourier, ekonomik bunalýmlarda ortaya çýkan çeliþkiyi, “Uygarlýkta yoksulluk, bolluktan doðar” diyerek belirtmiþti. Bunun bedelini bütün dünya çok aðýr bir þekilde ödedi. Harvard Business School Öðretim Üyesi Niall Ferguson, American Vanity Fair Dergisi’nde bugüne nasýl gelindiðini dönem dönem anlattý. Ferguson’a kýsaca kulak verelim:
1) Bankacýlýk Basit Ýþlemlerle Baþladý:
20’nci yüzyýlýn ortalarýna gelene kadar birçok banka, gelirleri (faiz ve komisyonlar) ile giderleri (mevduatlarý) arasýndaki kar yoluyla para kazanýyordu. Yani banka mevduat toplardý. Sonra da var olan mevduatý kadar kredi kullandýrýrdý. (Örneðin: o dönemde yaþayan Mehmet bankasýna gidip para yatýracaðý zaman, somut olarak parayý banka memuruna teslim etmek zorundaydý. Banka da kendisine teslim edilen bu mevduatlarý kullanarak kredi talebiyle gelen Ahmet’e borç verirdi.) Teknoloji bankalar arasý iþleme izin verene kadar her þey oldukça basitti.
2) Para Giderek Sanallaþtý
Ýþlerin deðiþimi bankalar arasý iþlemlerin ortaya çýkmasýyla oldu. Eskiden Ahmet’in baþka bir bankadaki hesabýna para gönderemeyen Mehmet, teknolojinin de yardýmýyla bunu yapabilmeye baþladý. Ancak bankalar arasýndaki para somut olarak el deðiþtirmeyince sanallaþtý. Elle tutulur deðil, bilgisayar ekranlarýnda yaþayan bir hal aldý. Bu uygulama bankalara yeni bir icadýn daha yolunu açtý: Bir zamanlar ellerinde 100 lira varsa sadece 100 liralýk kredi verebilen finans kuruluþlarý, paranýn sanallaþmasýyla birlikte tüm mevduat sahiplerinin paralarýný ayný anda çekmeyeceði düþüncesiyle kredi hacmini mevduatlarýnýn toplamýnýn üzerine çýkardý.

3) Patronlar Paradaki Ýllüzyona Aldanýp Gerçek Büyüme Sandý
Bu geçiþ ile birlikte durum deðiþmeye baþladý: 1952’de % 40 olan tüketici kredilerinin harcanabilen gelire oraný 2007’de % 133’e ulaþtý. 1980 yýlýnda bankalara olan borçluluk, milli gelirin % 21’ini oluþtururken 2007 yýlýnda bu oran % 116’yý buldu.
Dünyada kredi ve para, altta yatan ekonomik aktiviteden çok daha hýzlý büyümeye baþladý. Bu durum herkeste bir yanýlsama yarattý. Þirket patronlarý bile bu büyümeye inandý. Oysa yaþanan, piyasada var olmayan paranýn yarattýðý yanýlsamaydý.
4) Teknoloji Geliþti Enflasyon Geriledi
1957 yýlýndan bu yana dolarýn alým gücü, tüketici fiyat endeksine oranla yüzde 87 geriledi. 1979 yýlýnda en az 7 ülkenin enflasyon oraný yüzde 50’nin üzerindeydi. Ýngiltere ve ABD’yi de içine alan en az 60 ülkede de enflasyon çift haneliydi.
O yýllardan bu yýllara giyecekten otomobile kadar satýn aldýðýmýz birçok ürünün üretim maliyetleri düþtü. Bunda da üretimin Asya gibi ucuz iþçi bulunabilen ülkelere kaymasý ve teknolojideki geliþmeler etkili oldu.
Enflasyondaki deðiþimde bunlarýn yaný sýra para politikalarýndaki global deðiþim de önemli rol oynadý. Deðiþimle birlikte ABD’de ortalama yýllýk enflasyon ise yüzde 4 seviyesinde kaldý. Bugün dünyada her 7 ülkeden sadece 1’inde enflasyon oraný yüzde 10’un üzerinde. Hiperenflasyon ile mücadele etmek zorunda kalan tek ülke ise Zimbabwe.
5) Getirisi Yüksek Varlýklar Kredi Baðýmlýlýðý Yarattý
Enflasyonun dengeye oturmasýyla birlikte çalýþanýn maaþ artýþ hýzý yavaþladý. Bu nedenle halk maaþýný artýrmadan yaþam standardýný yükseltmenin yollarýný aramaya baþladý. Bu alýcý profili ve karýný artýrmak isteyen finans kuruluþlarý bir araya gelince yeni bir dönem baþladý.
Halk yatýrým yapýlan gayrimenkul ve hisselerin getirisinin, bu varlýklar için alýnan kredide ödenen faiz oranýndan yüksek olduðunu keþfetti. Yani Mehmet’in satýn aldýðý evin deðerindeki artýþ, bu ev için bankaya ödediði faiz oranýnýn üzerinde gerçekleþti. Bu yüksek getiri sayesinde enflasyona baðlý olarak yýllýk % 6 gelir artýþý yaþayan bireyler çektikleri kredilerle hisse ve gayrimenkul yatýrýmý yaparak yaþam standartlarýný yükseltebileceklerinin farkýna vardý.
Bankacýlar da yardým etmek için hiçbir fýrsatý kaçýrmadý. Kredi çekenler için 30 yýl sabit faizli ve sýkýcý enstrümanlar yerine daha karlý enstrümanlar yaratýldý.
Oysa perþembenin geliþi çarþambadan belliydi. Dünyada her zaman favori yatýrým aracý olan gayrimenkulde fiyatlarýn hiç düþmediðini söylemek doðru olmazdý. Ýngiltere’de 1989-1995 yýllarý arasýnda ev fiyatlarý ortalama yüzde 18 düþtü. ABD’deki evlerin deðerindeki ortalama erime de yüzde 18’i, bazý eyaletlerde yüzde 30’larý aþtý.
6) Altýn Penceresi Kapandý Mevduat Karþýlýksýz Kaldý
20’nci yüzyýlýn sonuna kadar piyasada dolaþýmda olan paranýn ABD Merkez Bankasý’nda (FED) bir altýn karþýlýðý vardý. Yani Ahmet, o dönemde elindeki paranýn gerçek bir karþýlýðý olduðunu biliyordu. 1924 yýlýna gelindiðinde ise ekonomist John Maynard Keynes, altýn karþýlýðý uygulamasýný antik bir kalýntý olduðunu savunmaya baþladý. Büyük Buhran’dan sonra köklü deðiþikliklere gidildi.
15 Aðustos 1971’de ise Baþkan Richard Nixon, merkez bankalarýnýn dolar ve altýn arasý deðiþim yapabildiði altýn penceresini kapadý. Bu yolla deðerli metaller ile para arasýndaki baðlantý da kýrýldý. 1970 yýlýnda tüm birikimini altýna yatýrma kararý alan biri 27.8 ons altýný bin dolara alýp bugün 25 bin dolara satabilirdi.
7) Yaþanan Sorun Aslýnda Tamamen Finansaldý
2 yýl önce (yani 2006’da) dünyada üretim ve hizmetlerin toplam deðeri 48.7 trilyon dolardý. Dünya borsalarýnýn deðeri ise 50,6 trilyon dolara ulaþýyordu. Yerel ve uluslararasý bonolarýn deðeri de 67,9 trilyon dolarý buluyordu. 2006 yýlýnda türev ürünlerin büyüklüðü 400 trilyon dolardý. 1980’lerden önce hemen hemen tanýnmayan bu ürünler giderek daha popüler hale geldi.
Kriz Amerika’daki þirketlerin daha kötü üretim yapmasýndan ya da teknolojik ve geliþmelerin yetersiz kalmasýndan kaynaklanmadý. Yaþanan sorun tamamen finansaldý.

Yukarýdaki yazýda gerçekten çok basit gibi görünse de çok çarpýcý bilgiler yatmaktadýr. Ama buradan çýkarabileceðimiz en iyi sonuç sorunun finansal olmasýdýr. Yani küresel kriz konjonktürel ya da geçici bir zaman dilimi deðil de, yapýsal bir sorun teþkil etmektedir. Burada Ferguson, 25 trilyon dolarýn nasýl buharlaþtýðýný ve somut anlamda o miktardaki paranýn reel piyasalarda var olmadýðýný tüm gerçekçiliðiyle gözler önüne seriyor.
Peki krizin asýl sebebi sistemin tam merkezi yapý taþlarýndadýr. Peki bu krizler önlenemez mi? Bu yapý taþlarýna ne yapmalýyýz?
Daha önce de bahsetmiþtim. Fourier, “uygarlýkta yoksulluk, bolluktan doðar” diyordu. Bütün bunlar aslýnda bir nevi fazla üretim bunalýmýdýr. Bu baðlamda o kadar çok bolluk yaþamýþýz ki reel piyasalarda var olmayan paralarý bile var saymýþýz, harcamýþýz ve hatta var olmayan parayý borçlanmýþýz.
Fazla üretim nasýl bunalým doðurur peki? Bu olay aslýnda kapitalist sisteminde en büyük çeliþkilerinde biri olan, üretimi sýnýrsýz geniþletme eðilimiyle, asýl tüketiciler olan emekçi yýðýnlarýn alým gücünün sýnýrlandýrýlmasýnda ortaya çýkar. Ayrýca nominal ücretler ile reel ücretlerin birbirine orantýsýz artýþý da bu çeliþkiye ek olarak gösterilebilir.
Fazla üretim bunalýmlarý devirli olarak ortaya çýkar. Ýlk sanayi bunalýmý, 1825’te, Ýngiltere’de patlak vermiþtir. 1847-1848’de, Avrupa’nýn birçok ülkeleri ile Birleþik Amerika’da baþ gösteren ekonomik bunalým, dünya çapýndaki ilk bunalýmdý. 19. yüzyýlýn en aðýr bunalýmý 1873 bunalýmýdýr. Lenin’e göre bu bunalým tekel öncesi kapitalizmden tekelci kapitalizme, yani emperyalizme geçiþin baþlangýcýný gösterir. 1929-1933 dünya ekonomik bunalýmý ise 20. yüzyýlýn tanýk olduðu bunalýmlarýn en þiddetlisidir. (bkz. Ekonomi Politik, P.Nikitin syf. 156)
Gerçekten de 1929 bunalýmý 20. yüzyýl için bir yýkým ve ayný zamanda atýlýma neden oldu. Büyük Buhran bir çok açýdan günümüzdeki son küresel kriz ile kýyaslandý. Benzerlikleri ve farklýlarý ortaya konuldu. Krizden çýkýþ için benzer reçeteler kullanýlmasý gerektiðini savunanlar oldu. Ama gözden kaçýrýlan bir nokta vardý. 1929 bunalýmý ile bu yaþadýðýmýz son ekonomik kriz benzer özellikler gösteren bir kriz deðildi. En önemli fark ise “küresel”lik konusundaydý.
1929 krizinin yaþandýðý ortamda küresel bir dünyadan söz etmek olanaksýzdý. Bunu üç veri ile açýklayabiliriz. Birincisi, Doðu Bloku dediðimiz sosyalist ülkelerin dýþ dünyaya kapalý politikalar izlemesidir; ikincisi, bankacýlýk ve finans piyasalarýnýn günümüzdeki kadar geliþmiþ bir küresel yönetiþim sistemine ulaþmýþ olmamalarý ve uluslar arasý piyasalarýn günümüze göre nispeten daha az etkileþim içinde olmalarýdýr; üçüncüsü ise, birinci nedene benzer olarak dünyanýn geri kalanýndan bihaber olan ve (Afrika’daki örnekleri gibi) sosyalist olmayan toplumlarýn bulunmasýdýr. Böyle bir ortamda küresel bir krizden söz etmek ya da 1929 buhranýnýn küresel bir niteliði olduðunu söylemek yanlýþtýr. 1929 krizinin etki alaný Amerikan liberalizmi kapsamý altýndaki ülkeler ile sýnýrlýdýr. Yani kabataslak bir tabir ile dünyanýn yarýsýna tekabül etmekteydi diyebiliriz.
Ama günümüzü etkisi altýna alan 148. ekonomik kriz, yukarýda saydýðýmýz üç nedenin bugün geçersiz olmasý nedeniyle küresel bir nitelik taþýmaktadýr. Küreselleþme ile sermayenin, emeðin, bilginin ve kültürün sýnýr tanýmadan mobilite içinde bulunduðu dünyamýzda ekonomik krizlerde sýnýr tanýmadan bütün ülkeleri etkileyebilmektedir.
Peki bu küresel kriz sona erdi mi? Elimizdeki verilere göre bu krizin þu an sona erdiðini söylemek imkansýz. Yeni bir ekonomik krize gebe olduðumuz günümüzde 2008 Ekonomik Krizi’nin yarattýðý yýkýmýn etkisi kaybolmamýþtýr. Yeni kriz, yeni siyaset demektir. Bunun örnekleri tarihte sabittir. 1873 bunalýmý emperyalizmi, 1929 bunalýmý devletçi ekonomileri, 1973 krizi ve sonrasýndaki süreç küreselleþmeyi doðurmuþtur. Bugün ekonomistler ve teorisyenler küreselleþmenin de artýk iflas ettiðinin farkýna varmýþlardýr. Her yeni kurulan sistem finansal krizlerin önüne geçememektedir. Bir süre iyimser hava gösterir fakat sonuç aynýdýr; büyük ekonomik krizler.
Teorisyenler bugün kurulacak olan yeni sistem için derin bir suskunluk içerisindeler. Bu da þunu gösteriyor ki, bu belirsizlik dönemi bir süre daha devam edecek. Krizin en aðýr darbesini yediðimiz anda konjonktür bir anda deðiþiverecek ve günümüzdeki politikalardan vazgeçilerek yeni süreç için ataklarda bulunulacak. Zamaný gelince yeni sistem de çökecek ve dünya krizler tarihine yenileri eklenecek. Kýsýr bir döngü içine girdiðimizi fark edinceye kadar böyle devam edecek.
Marx’ýn söylediklerinde haklý olduðunu artýk anlayabiliriz. Marx, kapitalizmin sosyal çeliþkiler yaratmasýnýn yaný sýra ekonomik krizler yarattýðýný da söylüyordu. Bu krizlerinde çeþitli aþamalardan geçtiðini belirtiyordu; bunalým, çöküntü, toparlanma atýlým gibi. (bkz. Marksist kriz teorisi) Bu çevrim hep böyle devam etmeyecek muhakkak. Ama bu krizler ne zaman sona erecek? Mevcut kapitalist sistem içerisinde bu krizler önlenemez. Krizler sonrasýnda üretilen geçici politikalar sadece sistemin yýkýlmasýný geciktirebilir. Sistemin mevcut yapýtaþlarýna dokunulmadýkça ekonomik krizlerin bir gün sona ereceðini düþünmek gerçekçi bir yaklaþým olamaz. Marksist tarih anlayýþýna göre krizler ancak gerçek tarih baþladýðýnda sona erecektir. Yani biz hala tarih öncesi çaðlarý yaþýyoruz…
MEHMET AKKOYUNLU



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Mehmet Akkoyunlu kimdir?

Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Çalýþma Ekonomisi ve Endüstri Ýliþkileri Anabilim Dalý master öðrencisiyim, Ayný zamandan özel bir þirkette yöneticiyim, Ýlgi Alanlarým: Sosyal Politika Ýþ ve Sosyal Güvenlik Hukuku Küreselleþme Endüstri Ýliþkileri Çalýþma Sosyolojisi Sosyal Psikoloji Yabancýlaþma Ýletiþim akkoyunlumehmet@hotmail. com https://twitter. com/#!/MAkkoyunlu http://www. facebook. com/mehmet. akkoyunlu. 39

Etkilendiði Yazarlar:
Theodor W. Adorno, Karl Marx, Adam Smith, John Steinbeck, Dostoyevski, Bertrand Russell, Attila Ýlhan


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Mehmet Akkoyunlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.