Tüm insanlýk bir tutkudur; tutku olmadan din, tarih, romanlar, sanat, hepsi etkisiz olurdu. -Balzac |
|
||||||||||
|
M. NÝHAT MALKOÇ Ümraniye Belediyesi 11 seneden beri ülke geneline þamil þiir, hikâye ve resim yarýþmalarý düzenliyor. Belediyelerin sadece altyapý, su, kanalizasyon, çöp toplama, asfaltlama iþlerinden sorumlu olmadýklarýný, kültürel etkinliklere de el atmalarý gerektiðini yýllardan beri söyler dururuz. Ümraniye Belediye Baþkaný Hasan Can, sesimizi duymuþ olmalý ki 11 seneden beri bu anlamlý kültürel hizmeti ýsrarla devam ettiriyor. Sað olsun, var olsun. Malum olduðu üzere bu sene Çanakkale Zaferi’nin 100. Yýldönümünü kutluyoruz. Bu yüzden Ümraniye Belediyesi’nin bu yýlki þiir yarýþmasýnýn konusu “Yüzüncü Yýlýnda Çanakkale Zaferi”ydi. Þiir yarýþmasýnýn jürisi Prof. Dr. Turan Karataþ (Akademisyen, Edebiyatçý), Prof. Dr. Nurullah Genç (Akademisyen, Þair), Prof. Dr. Mustafa Uzun (Akademisyen, Edebiyatçý), Prof. Dr. Hasan Aksoy (Akademisyen, Edebiyatçý), Doç. Dr. Mehmet Güneþ (Akademisyen, Edebiyatçý), Cahit Koytak (Þair), Nurettin Durman (Þair) gibi isimlerden oluþuyordu. Sadece bu yýl deðil, on seneden beri birkaç isim hariç, hep ayný kiþiler jüri üyesi oluyor. Yarýþmacýlar deðiþse de jürinin bakýþ açýsý deðiþmiyor. Zira yýllardan beri ilk üçe giren þiirlerin serbest yazýlmýþ þiirler olduðunu görüyoruz. Geçen yýl ilk üçe giren þiirlerin hepsinin de ölçüsüz yazýldýðýna þahidiz. Bu neticelerden sonra “Jürinin geleneksel ölçümüz olan heceye bir garezi mi var?” diye düþünmeden edemiyor insan. Oysa þiiri güzel kýlan ne ölçüdür, ne de ölçüsüzlük. Þiir vardýr heceyle yazýldýðý için güzeldir, þiir vardýr serbest yazýldýðý için güzeldir. Bu konuda baðnaz olmamak gerekir. Bu sene Çanakkale Zaferi’nin 100. Yýlý olduðu için Ümraniye Belediye Baþkanlýðý tarafýndan düzenlenen þiir yarýþmasý daha bir anlam ve önem taþýyordu. Binlerce þiir arasýndan dereceye giren þiirler belirlendi. Birinciliði Nevzat Erkol’un kaleme aldýðý “O Topraklarda” adlý þiiri kazandý. Tahmin edersiniz ki bu þiir de serbest yazýlmýþtý. Birinci olan þiirin þairini tanýmýyorum. Fakat Çanakkale Zaferi’nin 100. Yýlý münasebetiyle “Çanakkale Zaferi” temasý etrafýnda yazýlan bu þiiri okuyunca doðrusu hayal kýrýklýðýna uðradým. Üzerinden yüz yýl geçen bir zafer hiç böyle anlatýlýr mý? Beklerdik ki bu þanlý zaferi anlatan þiir, bir söz abidesi olsun ve o günkü manevî atmosferi lâyýkýyla okuyuculara yansýtabilsin. Nerde?.. Çanakkale Zaferi’nin 100. Yýlýnda birincilik kürsüsüne çýkarýlan þiirde Türk askerinin hissiyatý deðil, binlerce kilometre uzaklardan topraklarýmýzý iþgal etmeye gelen düþman askerlerinin hissiyatý anlatýlmýþ. Yani Çanakkale’ye Türk askerinin gözüyle deðil, Avusturalyalý iþgalci askerlerin gözüyle bakýlmýþtýr. Ýþgalci askerlerin duygularýný bakýn nasýl dile getiriyor birincilikle taçlandýrýlan bu þiirde: Buyrun bakalým, burdan yakalým: “Öyle mutluydum ki ben/Güzel ülkemde /Baþak saçlý bir anam /Bir de eþimle Vatanýmdý benim Canberra /Geçmiþten geleceðe, /Dört yaný engin /Topraðý serin Avustralya/Ben gelmedim isteyerek /Getirenlere sorun /Tutun yakalarýndan /Benim hesabýma/Sessiz ve hýnçlý /Yatarým ki bir bilseniz /Saros körfezinde gözlerim /Ve hâlâ durmayan kaným/Süngü yaramda” Þair Nevzat Erkol, Çanakkale Zaferinin 100. Yýlý dolayýsýyla kaleme aldýðý “O Topraklarda” adlý þiirinde Fransa’nýn denizaþýrý sömürgelerinden olan Kaledonyalý ve Martinikli askerlerin duygularýný þöyle yansýtýyor: “Ben mi? /Ben Gaston oðlu Fransuva’yým, /Düðüne gelir gibi /Geldim buraya/Sýkýldým dostçasý /Martinik’te/Kaledonya’da /Ucuz gecelerden /Boþ gezmelerden/Bir gece yarýsý bindik bu tabuta /Dediler ki /Sýký durun /Dediler ki /Neslinizin görmediði /Bir sefere çýkýyoruz, /Dönene aþk ola/Son anýmsadýðým/Bizim tabutun/Yani Buve’ nin/Zýpkýn yemiþ yunus gibi/Ters döndüðüdür/Ve o gün bu gündür/Buralarda yatarým” Þairin anlattýðýna göre adamlar ülkelerinde canlarý sýkýldýðý için gelmiþ Çanakkale’ye. Tabir caizse macera aramaya gelmiþler Müslüman Türk topraklarýna. Oysa Çanakkale ölümün kol gezdiði ateþten bir çemberdi. Büyük þair Mehmet Akif Ersoy, Çanakkale Savaþýný anlatýrken düþman askerlerini þöyle canlandýrýyor gözlerimizin önünde: “Ne hayasýzca tahaþþüt ki ufuklar kapalý!/Nerde-gösterdiði vahþetle “bu: bir Avrupalý/Dedirir-yýrtýcý, his yoksulu, sýrtlan kümesi/Varsa gelmiþ, açýlýp mahbesi, yahut kafesi!/Eski Dünya, Yeni Dünya bütün akvam-ý beþer/Kaynýyor kum gibi, Mahþer mi, hakikat mahþer./Yedi iklimi cihanýn duruyor karþýnda,/Osrtralya’yla beraber bakýyorsun; Kanada!/Çehreler baþka, lisanlar, deriler rengarenk/Sade bir hadise var ortada: Vahþetler denk/Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne belâ.../Hani tauna da züldür bu rezil istila...” Rahmetli az bile söylemiþ… Üstad Mehmet Akif’in böyle dehþetli bir manzara olarak canlandýrdýðý bir savaþýn müsebbiplerini nasýl olur da Çanakkale Zaferi’nin 100. yýldönümünde böyle masum, böyle sevimli ve böyle maðdur gösterebilirsiniz? Düþmanýn kara yüzünü nasýl aklayabilirsiniz? Okuyan da sanacak ki adamlarý ta binlerce kilometre uzaktan biz çaðýrdýk da gereken ilgiyi göstermedik kendilerine. Yahu be haydutlar, be eþkýyalar ne iþiniz vardý bu Müslüman topraklarda? 250 bin askerimizi hunharca öldürenler sizler deðil misiniz? Sizler Çanakkale’de canavar kesilmediniz mi? Nevzat Erkol, yüzüncü zafer yýlýnýn anýsýna yazdýðý ve akademisyenlerden kurulu jürinin birinciliðe layýk gördüðü þiirine þöyle devam ediyor: “Ben Yeni Zelanda’dan geldim/Ne için mi?/Sormayýn/Beni ejder sananlar/Aldýlar, sürüdüler buraya/Silahsýz bir ordu var karþýmýzda/Silahsýz ama/Öyle de korkunç/Onlarla ancak/Sen baþ edersin diyerek/Ýngiliz konservesi yiyerek/Viski derseniz su gibi,/Umursamazlýkla geldim/Kanlýsýrt’ta/Diþe diþti dövüþümüz/Baþa baþ düþüyorduk,/Ýlk süngülediðim Memet/Acýya aldýrmadan/Bir sýktý ki boðazýmdan,/Kaba parmaklarýyla/Turp devþirir gibiydi/Gözleri soðuk/Kaný sýcaktý/Sanýrým ki ruhumuz/Ýki ayrý bedenden/Ayný anda çýktý//Ama kýrgýn deðilim/Her kendime geliþte/Kanlýsýrt’taki düzgün safýmdan/Kaldýrýr da baþýmý/Bir tepe önümdeki þehitlikte yatan/Kavgadaþýmý/Saygýyla selamlarým” Adam, Türk askerini nasýl süngülediðini ballandýra ballandýra anlatýyor. Biz de yabancý hayranlýðý ve ecnebi sevdasý yeni deðildir. Bir zamanlar bu ülkede baþbakanlýk yapan Ecevit de Yunanlýlara dostluk ve kardeþlik þiirleri yazmýþtý: “Sýla derdine düþünce anlarsýn/Yunanlýyla kardeþ olduðunu/Bir Rum þarkýsý duyunca gör/Gurbet elde Ýstanbul çocuðunu” demiþti. Fakat bu þiir Yunanlýlarýn Türk düþmanlýðýna merhem olmamýþtý. Çanakkale Zaferi’nin 100. yýlýnda yazýlan bu þiirde düþman askerinin duygularýný anlatan þair, nedense þanlý Türk askerinin acýlarýný görmezden geliyor ve þöyle devam ediyor: “Biz/Hepimiz,/Bu süngü gibi uzayan yarýmadada/Her yýl o gün gelende,/Cehennemi düðünde/Toplanýr da/Haydah çekeriz/Kimimiz dizini döver /Kimimiz/Uzanýr da gökyüzüne/Mahzun ve hasret/Görünmeyen birilerini severiz.” “Biz/Kimimiz o günde /Kadere baþ eðip/Kýbleye duranlarýz/Biz kimimiz o günde/Yakmaða geldiðimiz bu topraklarda/Bizi býrakanlara/Lânet savuranlarýz//Düþünmeyin bizi artýk/Sormayýn ki neyleriz,/Hepimiz kardeþiz biz/Çoktan bitti kavgamýz/Açýn dilerseniz topraðý/Açýn, görün de þaþýn,/Bin bir anadan gelmiþ/Bin bir çeþit insanýn/Nasýl yattýðýný sessiz//Birinin sýcacýk eli/Diðerinin avucunda/Görün de utanýn/Yalnýz dikkatli olun/Aman komut vermeyin,/Herkes huzurda þimdi/Ve herkes uykusunda.” Bazýlarý, sözüm ona, çaðdaþlýk adýna ne idüðü belirsiz hümanist bir yaklaþýmla herkese dost ve kardeþ gözüyle bakmayý insancýllýk olarak adlandýrýyor. Topraklarýný iþgal etmeye, insanlarýný katletmeye gelen azýlý düþmana hümanistçe bakma hakkýnýz yoktur. Hem düþmaný seveceksin, hem de vatansever olacaksýn. Bu nerden baksanýz büyük bir çeliþkidir. Neymiþ efendim, mahþeri andýran Çanakkale’deki þehitlikte Peygamberin bile kucak açtýðý kahraman þehitlerimiz, kendilerini göz kýrpmadan öldüren düþman askerleriyle el ele tutuþmuþ hâlde yatýyorlarmýþ. Birinin sýcak eli, diðerinin avucunda, kardeþ kardeþ yatýyorlarmýþ kara topraðýn altýnda. Oh ne âlâ!... Madem düþmanlar bu kadar merhametliydi topraðýn altýnda deðil de, topraðýn üstünde gösterseydiler bu engin sevgi ve muhabbetini… Diyelim ki þair böyle düþündü, böyle inandý ve böyle yazdý. Peki, böyle bir þiiri Çanakkale Zaferi’nin 100. yýlýnda birinci seçen akademik jüri ne düþündü? Söyleyin…
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © M.NÝHAT MALKOÇ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |