..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Dengeli bir rejimde yemeðin yeri çok önemli. -Fran Lebowitz
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > 1. Bölüm > Ömer Faruk Hüsmüllü




13 Aralýk 2018
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 26  
Ömer Faruk Hüsmüllü
Oradan ayrýldýktan sonra ne yapacaktým? Bu konuda herhangi bir planým yoktu. Yürürken bir karara vardým: Ýþte, artýk evsiz yurtsuz tam bir serseriydim; öyleyse orada burada sürterek hayatýma devam edecektim. Her yer benim evimdi, her yer benim yurdumdu.


:AEEE:
     Oradan ayrýldýktan sonra ne yapacaktým? Bu konuda herhangi bir planým yoktu. Yürürken bir karara vardým: Ýþte, artýk evsiz yurtsuz tam bir serseriydim; öyleyse orada burada sürterek hayatýma devam edecektim. Her yer benim evimdi, her yer benim yurdumdu. Aslýnda yeni bir ev ve yeni eþyalar alacak kadar param vardý. Üstelik servetime þimdi bir de istimlak edilen evimin kamulaþtýrma bedeli olarak alacaðým para da eklenmiþti. Ne kadar olduðunu bilmesem de yüksek bir meblað olacaðýndan emindim. Aslýnda ömrümün geri kalan kýsmýný bir otelde kalarak da geçirebilirdim. Bu ihtimaller bana cazip gelmedi. Evet ben bir serseriydim ve böyle devam edecektim.
     Yürüdüm, yürüdüm. Kendimi artýk kullanýlmayan eski bir karayolunda buldum. En az asfaltýnýn yüzde sekseni kopmuþ, yer yer ot kaplý bir yol. Eski, tozlu, çamurlu, bazý trafik iþaret levhalarý da arada sýrada karþýma çýkýyordu. Ýleride bir tepe var, yol belki de tepenin etrafýndan dolanarak gidiyor. Deðilmiþ, çünkü bir tünel çýktý karþýma. Ýçine girdim. Az ýþýk alan yani loþ bir yerdi. Çok net olmasa bile içini görebiliyordum. Yirmi metre kadar gidebildim ancak, çünkü bundan sonrasý moloz yýðýnlarýyla kaplýydý; anlaþýlan çökmüþ. Üstelik buradan insan dýþkýsý kokusu da geliyordu. Bu da gösteriyordu ki insanlar tarafýndan kullanýlmýþ, belki halen de kullanýlýyordur.
     Geri döndüm, çýkýþa yaklaþtýkça koku azalýyordu. Daha önce fark etmediðim bir þeyler de gördüm, demek ki dikkat etmemiþim: Tünel giriþinin sað tarafýnda eþyalar vardý. Ne olduklarýný inceledim. Üzeri mukavva ile örtülmüþ bir tahta palet, mukavvanýn üzerinde kir içinde bir battaniye. Bunlardan da anlaþýlýyor ki burada yatýp kalkan da var. Ayrýca bir poþet ve etrafýnda ekmekten konserve kutusuna, gazete kaðýdýna varýncaya kadar çokça çöp de gözüme çarptý.
     Ortalýkta çok sayýda karasinek var, výzýldayýp duruyorlar. Belki baþka mahluklar da vardýr ama dert deðil.
     Poþeti karýþtýrdým. Üç tane konserve -barbunya, ton balýðý ve yaprak sarmasý- çýktý içinden, biraz da kurumuþ ekmek. Birini yemeliydim, acýkmýþým. Konserveler þüphesiz baþkasýna aitti, fakat sahibi burada olmadýðý için izin isteyemezdim. Hava da kararmak üzereydi. Bu saatte gidip bir yerden yiyecek alacak deðildim. Yaprak sarmasýný alýp tünelin dýþýna çýktým, içeriye göre burasý daha aydýnlýktý. Konserve kutusunu açtým, mecburen elimle içinden sarmalarý alýp yedim. Burada çatal, kaþýk, býçak ne gezer? Bunu bulduðuma þükretmeliyim. Tam doymasam da açlýðýmý biraz gidermiþtim. Bu kadarý yetmeliydi. Sarmalarý yerken yaðlanmýþ ellerimi otlar arasýndaki bir gazete parçasýna sildim.
     Tekrar tünelin içine girince sýrt çantamý çýkardým. Buraya geldiðimden beri nedense bu aðýrlýðý boþu boþuna taþýmýþ, çýkartmayý akýl etmemiþtim. Yataðýn yanýna býraktýðým çanta aklýma bir fikir de getirdi: Eðer bu pis yatakta yatmaya karar verirsem, çantamý yastýk olarak kullanabilirdim.
     Birkaç kere tünelin dýþýna çýkýp tekrar içeri girdim, karanlýk iyice bastýrdý, ortalýkta hiç ses yoktu. Bu da gösteriyordu ki yollardan ve yerleþim yerlerinden oldukça uzaktaydým. Hiç ses yok dedim ama beni yalancý çýkarmak istercesine bir aðustosböceði ötmeye baþladý. Hoþuma gitmedi, hatta rahatsýz bile oldum bu ötüþten, çünkü sýkýntý veren tekdüze bir ses... Palet yataðýn üzerine oturdum, uzun uzun bundan sonraki hayatýmda ne yapacaðýmý düþündüm. Çok sayýda senaryo ürettim, ama bunlarýn hiçbiri hoþuma gitmedi. Nasýl hoþuma gitsindi ki, hepsi normal bir insanýn sürdüreceði yaþantýyla ilgiliydi. Oysa artýk ben bir serseriydim ve serseri gibi yaþamaktan vazgeçmeyecektim. Kararlýydým.
     Çantamý baþýmýn altýna koyup paletin üzerine uzandým. Pis kokulu yorgana benzeyen þeyi daha doðrusu battaniyeyi yan tarafa iteledim. Uzanýr uzanmaz gözlerimin önünde bazý görüntüler belirmeye baþladý. Bunlara hiçbir anlam veremedim. Anlamdan vazgeçtim þekillerinin bile nasýl olduðunu anlayamadým. Yuvarlaða benziyor bazen ama tam yuvarlak deðil, elips gibi, yok o da deðil. Üçgen, dörtgen, beþgen... Bilmem kaçýncý “gen gen”... Hiçbiri deðil. Ayrýca görüntülerde renk sorunu da var: Siyah beyaz mý, renkli mi? Karýþýk, karýþýk... Görüntüler akýcý oldu; saðdan sola ve soldan saða akýyorlar. Sonra dönmeye baþladýlar; önce saat yönünde sonra aksi yönde. Neden sonra gözlerimi kapatmayý akýl ettim, siyah bir perde indi ve görüntülerin gösterisi sona erdi. Bir müddet gözlerim kapalý durdum, açtýðýmda tünelin aðzýnýn yan tarafýnda hilal þeklindeki ayý gördüm. Bir anlam veremediðim o görüntüler de artýk yoktu. Hoþ bir manzaraydý, seyretmesi zevk veriyordu. Görüþ alanýmdan çýkýncaya kadar ayý izledim.
     Geceyi uyanýk geçirdim. Ortalýk aðarmaya baþladýðýnda gözkapaklarým aðýrlaþtý, bedenimi tatlý bir uyuþukluk sardý. Dalmýþým. Ne kadar uyudum bilmem, belki de birkaç dakikadýr; ama birden sýçrayarak uyandým. Adeta yüksek bir yerden düþmüþ gibi hissettim kendimi. Tekrar gözlerimi kapattým, kendimden geçmiþim. Uyandýðýmda ortalýk apaydýnlýktý. Yattýðým yerden doðruldum, paletin üzerinde baðdaþ kurup oturdum. Pis bir koku geliyordu yattýðým yerden, ama ben gece bunun farkýnda olmamýþtým. Daha önce duyduðum insan dýþkýsý kokusundan farklýydý.
     Öksürük sesi duyuyorum. Galiba bir gelen var. Ýþte tünelden içeri girdi. Uzun boylu, zayýf bir adam, yüzünü seçemiyorum. Bana yaklaþtý, þimdi yüzünü çok net olmasa da görebiliyorum. Çünkü ýþýk arkasýndan vuruyor ve iyi görmemi engelliyor. Sanýrým benim yaþlarda benim gibi bir serseri. Aramýzdaki mesafe bir metreden aza inince bir nara attý ve sað ayaðý ile kafama vurdu. Paletin üzerinden yere düþüp yuvarlandým. Bir tekme de sýrtýma geldi. Davetsiz misafiri kendi mekanýnda görünce çok sinirlenmiþ ki, bir tekme daha savurdu, bu da bacaklarýmýn arasýna... Emekleyerek ondan uzaklaþtým, ellerimle yerden kuvvet alarak ayaða kalkýp kaçtým, ama tünelin çýkýþýna doðru deðil. Çünkü mekan sahibi buna engeldi. Molozlarýn olduðu yere gelince ayaðým bir taþa takýldý ve yere düþtüm, bu düþme sýrasýnda elim taþlara sürttüðünden kanamýþ olmalý ki bir sýcaklýk hissettim. Adam üzerime doðru geliyordu ve onu nasýl bertaraf edeceðimi bilemiyordum. Ayaklarýmýn ucuna kadar gelmiþti. Nasýl olduðunu, nasýl becerdiðimi bilemiyorum; adama bir çelme taktým. Beklemediði bu hareket onun ayaklarýnýn yerden kesilmesine ve sýrtüstü düþmesine neden oldu. Düþerken kemik çatýrdýsýna benzer ses duydum. Adam bu hareketimden sonra ayaða kalktýðýnda beni mutlaka öldürürdü. Ama kalkmadý, kalkamadý. Numara mý yapýyordu acaba? Biraz daha zaman geçti gene kalkmadý. Ben kalktým, yerde yatan adama eðilip baktým, nefes alýyordu ve kafasýnýn etrafýnda yumruðumdan daha büyük taþlar vardý. Demek ki kafasýný bunlarda birine vurmuþtu.
     Oradan gitmek için harekete geçtiðim sýrada adamýn kýmýldamaya baþladýðýný gördüm. O anda onu öldürmeye karar verdim. Az sonra kendine gelecekti; kaçsam yakalardý, yakalayýnca da sonum gelirdi. Ýki elimle aðýr bir kayayý aldým ve kafasýna vurdum, “ah” dedi, çýðlýk attý ama ölmedi. Ayný kayayý bir kere daha bir kere daha kafasýna indirdim. Kaç kere vurduðumu saymadým, ama çok olmalý. Bütün vücudu son vuruþumdan sonra titredi titredi ve kaskatý kesildi. Hareketsiz kaldý. En ufak bir canlýlýk belirtisi göstermiyordu. Yer kan içindeydi, ama köpük gibi ne olduðunu bilmediðim beyaz bir sývý da vardý.
     Çantamý sýrtýma takýp tünelden çýktým. Þehire gidecektim. Önce karnýmý doyuracak ve bundan sonraki hayatýmla ilgili yeni planlar yapacaktým. Ana caddede yemek yenecek mekan çoktu. Bunlardan birine girdim, ev yemekleri yapan bir lokantaymýþ. Önce bir mercimek çorbasý istedim. Ýçine birkaç parça ekmek doðrayýp yedim. Parça etli nohut sipariþi verdim. Bunun nohutlarýný yerken bir þey yoktu ama etlerinden yerken burnuma tüneldeki kan kokusu geldi; midem bulandý. Kusmak üzereydim, lavaboyu garsona sordum. Orada midemdekilerin hepsini çýkardým. Aynaya baktým yüzüm sarýbeyazdý, týpký bir cesedinki gibi yüzümdeki bütün kan çekilmiþti. Masama döndüm, yemeði yemem imkansýzdý, Hesabý ödeyip çýktým.
     Vitrinlere bakarak bir müddet oyalandým. Az sonra bir polis karakolunun önündeydim. Caddede arka arkaya park etmiþ üç polis aracý bekliyordu. Kapýda elinde silah bir polis nöbet tutuyordu. Bir anda iþlediðim cinayeti itiraf etmeye karar verdim. Karakolun merdivenlerini çýkýp nöbetçi polisin yanýna gittim. Güleryüzlü genç yaþlarda bir adamdý.
     -Amca buyur, dedi.
     -Ben bir cinayet iþledim. Bir adamý öldürdüm.
     -Þaka yapma amca ya!
     -Þaka deðil, gerçek. Cezam neyse verin.
     -Suçlarýn cezasýný polis deðil mahkemede hakimler verir. Ama gene de senin þaka yaptýðýný düþünüyorum.
     -Yemin ederim ki gerçek. Nasýl olduðunu istersen anlatayým.
     -Yok yok, bana anlatma. Gel seni baþkomisere çýkarayým ona anlat.
     Dedi ve o önde ben arkada baþkomiserin odasýna girdik. Kalýn býyýklý, babacan bir baþkomiser.
     -Baþkomiserim bu amcanýn bir maruzatý varmýþ, deyip polis gitti. Baþkomiser:
     -Hoþ geldin baba. Ayakta durma, oradaki koltuða oturup derdini anlat, dedi.
     Sýrtýmdaki çantayý çýkarýp yere koydum ve koltuða oturdum.
     -Ben, bugün bir adamý öldürdüm. Bu cinayeti itiraf etmeye geldim. Dedim.
     Baþkomiserin yüzü asýldý, bu asýklýk fazla sürmedi, tekrar o gülümseyen bakýþ yüzüne geldi.
     -Tamam baba, olayý az sonra anlatýrsýn. Önce sana bir çay söyleyeyim, hem çayýný içer hem de anlatýrsýn. Deyip masanýn üzerindeki zile bastý, gelen görevliye iki çay getirmesini söyledi. Çaylarýn gelmesi uzun sürmedi.
     -Þimdi anlat,
     Deyince, evimin yýkýlmasýndan baþlayýp en ince ayrýntýsýna kadar olayý anlattým. Baþkomiser:
     -Babacýðým, sen hayal filan görmüþ olmayasýn! Çünkü sende katil suratý yok. Ama gene de bu olayý araþtýracaðýz. Çantan burada kalabilir, giderken alýrsýn. Yanýnda taþýyýp da yorulma, deyip beni ifade vermem için yandaki odaya gönderdi.
     Ýfadem tamamlandýktan sonra iki görevli elemanla birlikte bir polis aracýna binip o eski tünele gittik. Tünelden içeri girip yattýðým yere götürdüm onlarý. Polislerde el fenerleri vardý ve etraf bunlarla gündüz gibi aydýnlanýyordu.
     -Ýþte þu paletin üzerinde yattým, bir konseve yedim, etraf çöp doluydu ve sahi bir de pis kokulu bir battaniye vardý. Dedim. Polislerden biri:
     -Ýyi de amca, burada ne palet var ne konserve ne de battaniye. Olan sadece birazcýk çöp.
     -Evet, þimdi yok ama daha önce vardý. Biri alýp götürmüþ olmalý.
     -Tamam, diyelim ki eþyalarý biri götürdü, cesedi de götürecek deðil ya! Gel bize cesedin yerini göster!
     Cesedin olduðu yere gittiðimizde de þaþýrdým. Ceset de yoktu, yerdeki kan ve beyaz sývý da... Polisin biri:
     -Amca ceset de yok. Þimdi ne diyeceksin?
     -Eþyalarý götüren cesedi de kaldýrmýþtýr.
     -Senin iþlediðin bir cinayetin delillerini neden bir baþkasý yok etsin? Üstelik yerde kan izleri de yok. Anlattýklarýndandan burada olan çöp ve bir de þu anda duyulan dýþký kokusu.
     -Elimdeki bu yaraya ne diyeceksiniz. Burada oldu.
     -Belki de kazayla düþtün, elin o sýrada yaralandý; belki de bayýldýn ve bu olayýn etkisiyle böyle bir hayal gördün.
     Karakola döndük. Durumu baþkomisere anlattýlar. O da bana:
     -Bak babacýðým, canýn istediði zaman çay içmeye gel. Kapýmýz sana günün her saati açýk. Ama bu tür hikayelerle ya da hayallerle bizi oyalama. Dedi.
     -Ben yalan söylemedim. Yaþadýklarýmý anlattým, hepsi doðru. Beni tutuklayýn, mahkemeye çýkarýn; cezamý çekeyim.
     -Ortada ceset yokken, biz seni tutuklayamayýz ve hiçbir mahkeme de sana ceza veremez.
     Baþkomisere söyleyecek baþka söz bulamadým. Yanýndan ayrýlýrken yüzü çok ciddiydi ve:
     -Baba sen hayal görmüþsün, bir doktora görünsen iyi olur. Hadi, þimdi güle güle. Ha, sahi çantaný da unutma! Dedi.
     Karakolun merdivenlerini inerken nöbetçi polis de bana takýldý:
     -Amca, senin cinayet fos çýkmýþ. Dedi ve hafif sesli bir kahkaha attý.
     Kaldýrýmda küçük adýmlarla yürüyorum. Fren sesi, vites sesi, siren sesi, korna sesi birbirine karýþýyor. Sinirlerim gergin, suratým asýk, muhtemelen saçlarým da dikleþmiþ, burnum normal halinden daha büyük olmuþ, yanan gözlerim küçülmüþ mü büyümüþ mü farkýnda deðilim. Yürüyorum iþte yürüyorum...

           ● ● ●
(Devam edecek...)



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn 1. bölüm kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 35 Son Bölüm
Memleketimin Delileri - 2
Memleketimin Delileri - 1
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 33
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 34
Köpeðin Adý Badi - 80 (Son Bölüm)
Demokratik Deliler Devleti - 37 (Son Bölüm)
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 32
Göçe Göçe - Köyümüz Yok Olmuþ - 48 (Son Bölüm)
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 31

Yazarýn roman ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ücretsiz Kitap Daðýtabileceðim Ýstanbul’da Bir Mekan Arýyorum
Bir Edebiyatçý Gözüyle Maðaranýn Kamburu - Yorum: 4
Bir Felsefeci’nin Kaleminden Maðaranýn Kamburu – Yorum: 6
Maðaranýn Kamburu
Bir Romanýn Anatomisi: Maðaranýn Kamburu
Bir Aný Defteri Buldum - Roman
Ömer Seyfettin Eserlerini Nasýl Yazardý?
Maðaranýn Kamburu Romanýna Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleþtirileri
Maðaranýn Kamburu Romanýna Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleþtirileri - 2
Maðaranýn Kamburu Romanýna Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleþtirileri - 3

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Siyasi Taþlama: Neþezâde - 2 [Þiir]
Siyasi Taþlama: Karamsarzâde [Þiir]
Kusurî"den Týrtýklama [Þiir]
Zam Zam Zam... [Þiir]
Týrtýklama (Kazak Abdal'dan) [Þiir]
Yoklar ve Varlar [Þiir]
Ýstanbul,sana Âþýk Bu Kul [Þiir]
Âþýk Dertli"den Týrtýklama [Þiir]
Namuslu Karaborsacý [Þiir]
Dostlarým [Þiir]


Ömer Faruk Hüsmüllü kimdir?

Uzun süre Oruç Yýldýrým adýný kullanarak çeþitli forumlara yazý yazdým. Ýddiasýz iki romaným var. Çok sayýda siyasi içerikli yazýya ve biraz da denemelere sahibim. Emekli bir felsefe öðretmeniyim. Yazmaya çalýþan her kiþiye büyük bir saygým var. Çünkü yazýlan her satýr ömürden verilen bir parçadýr.

Etkilendiði Yazarlar:
Az veya çok okuduðum tüm yazarlardan etkilenirim.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.