Ama gene de dünya dönüyor! -Galilei |
|
||||||||||
|
Huzur ve mutluluk ayrý ayrý þeylerdir. Huzur; sükunet, aðýz tadý gibi yaþamýn aranan birer gerçeði olan kavramlarla ifade edilebilirken, mutluluk ondan çok daha farklýdýr. Huzur da mutluluk da hiçbir zaman bir diðeri için garanti vermez insana. Küçük þeylerle mutlu olabildiðini söyleyen insanlarýn yaþadýðý, mutluluktan ziyade bir iç huzurudur. Gerçek mutluluk; genelde acýnýn kol gezdiði, çilenin, ýstýrabýn, kederin ve hasretin en uç noktalarda yaþandýðý iliþkilerin bir getirisidir. Kolay elde edilemez o... Ve kýymetli nesnenin olduðu gibi mutluluðunda bedeli aðýrdýr. Ve her beden, her yürek bu yükü kaldýramaz. Önce ‘azla yetinmemeyi’ sonra gizemli ve tehlike dolu bilinmezlere doðru yelken açacak cesareti üzerinde barýndýrmayý gerektirir. Bir çok þeyde olduðu gibi, istemekle baþlayan bu süreç, insanýn ‘insan’ olduðunun farkýna varmasýyla geliþme kaydeder. Mevla’nýn kuluna ‘lütfu’ denilebilecek bir yazgýyla, kiþi karþýsýna çýkarýlan ruh eþi ile tanýþýr. Yüreði kýpýr kýpýrdýr artýk o insanýn. Anlayabilme ya da kavrayabilme kapasitesince anlamlar yüklenir, eþyalara, mekanlara ve olaylara... Ve her þeye bir kutsaliyet kazandýrýlýr. Birlikte dinlenilen bir þarký, beraber yenen ilk yemek, sonraki günlerin detaylarýný belirlediði gibi, ölümsüz aþklarýn, ömür boyu unutulmayan film karelerini de oluþturur. Nedensiz ve niçinsiz bir dünyadýr bu hayat tarzý. Seven, sadece sever... Þeksiz, þüphesiz, ‘her þeye raðmen’ sever... Bir müddet sonra birinin çektiði acýyý diðeri de hissetmeye baþlar. O kederliyse diðeri de kederlenir. Kederle birlikte neþede paylaþýlýr. Ve kimin teselliye ihtiyacý varsa, onu diðerinde arar... Aradýðýný bulamadýðý zamanlarda çoktur. ‘Beni neden anlamýyor?’ sorusu sýk sýk gündeme gelir... Sonrasýnda seven, görevinin, kendisini deðil, sevdiðini mutlu etmek olduðunun farkýna varýr. Öyle içten davranýþlar sergilemeye baþlar ki seven insan, beklemedik anda, beklemedik yerde olmalar, umulmayan zamanlarda aramalar... Ýlgilisinin dahi hatýrlayamadýðý özel günleri hatýrlama ve özel bir þeyler yapma çabasý alýr baþýný gider. Lakin sevdiðinden ya azar iþitir böyle zamanlarda, ya da ‘aman sende’ tarzýnda ilgisizlik görür. Bu kez kendine kahretmeye baþlar. Damarlarýnýn ve kaslarýnýn sinirden kaskatý kesildiði günler yaþar. Sara nöbetlerinden daha beter nöbetler bekler aþýðýn yüreðini. Baðýrmak istese sesi çýkmaz, aðlamak istediðinde aðlayamaz... ‘Ben neyi yanlýþ yapýyorum?’ sorusu, bazý þeylerin mesafe alabilmesi için zamana ihtiyacý olduðunu öðrenmesine vesile olur. Olduðu gibi kabullenmekten ve sabretmekten baþka çaresi olmadýðýný görür. Bir müddet sonra , çok alakadar olduðu, her þeyini düþündüðü kiþinin kendisinden uzaklaþma arzusuyla karþýlaþýr. Ve anlar ki, sevdiðini mutlu etmeye tek baþýna bir sevgi de yetmemektedir. Bu kez sevginin önüne ‘saygý’ yý da koymasý gerektiðini kavrar. O’na, fikirlerine, yaþam tarzýna, kýlýk-kýyafetine ve her þeyine saygý... Sevgi de olduðu gibi, hesapsýz kitapsýz bir saygý olmalýdýr bu... Bazen de kýskançlýk duygularý kabarýr seven insanda. Sevdiðini bütün insanlardan kýskanýr. Ve bu kýskançlýðý elinde olmayacak þekilde dýþa vurmaya baþlar. Sevilen öyle olmadýðýný anlatmak ister ama, nasýl ifade edeceðini bilemez ve seveni kendi kafasýnda kurduklarýyla baþ baþa býrakýr... Bu aþamada devreye giren düþünme dönemiyle birlikte seven, sevgi ve saygýsýnýn yanýna bir de ‘güven’ duygusunu yerleþtirmesi gerektiðinin farkýna varýr. Güven... En azýndan kendisine güvenilmesi gerektiði kadar güven... Sevginin emek verene ait olduðu ortaya çýkar bir müddet sonra... Sahiplenme duygusu yerini hak teslimine býrakýr. Kimsenin diðerine muhtaç ya da mahkum olmadýðý bir anlayýþ hakim olur iliþkiye. Anlaþmak için konuþmaya bile gerek kalmaz. Telefondaki ses bile verir insaný ele. Ne dert gizlenebilir. Ne neþe saklanabilir. Her þey ama her þey paylaþýlýr. Gözler karþý karþýya geldiðinde ise sevgi pompalar yüreklere... Koþulsuz sevgi, sýnýrsýz sabýr, sonsuz saygý ve sonuna dek güven mefhumlarýnýn olgunlaþtýrdýðý iliþki de, karþýlýklý iki insanýn tüm inanç ve deðerleri birbirlerini beslemeye baþlar. Ben- sen yerine “biz” kavramý konulur. Tek beden ve tek ruhta bütünleþmeye doðru yol alýrlar. Bir elmanýn iki yarýsý gibidirler. Ne birisi bir adým önde, ne diðeri bir adým geridedir. Hep eþit, hep yan yana, can cana... Mutluluk; sýnýrsýz saadet veya çýkar iliþkisi deðildir. Mutluluk; paparazzi kültürünün dayatmaya çalýþtýðý, birbirinden faydalanmaya dayalý bir iliþki de deðildir. Mutluluk; bir gülü dalýndan koparma hadisesi ya da kokladýktan sonra beðenirsem severim anlayýþý da deðildir. Mutluluk; karþýlýk beklemeden yapýlan iyilik gibidir. Sevilenin, sahip olunsun olunmasýn, her þart altýnda mutluluðunu isteme ve o yönde çaba sarf etmektir. Mutluluk; Ateþtir.. Kahýrdýr... Azaptýr...Istýraptýr.. Çiledir... Belki de ömür boyu sürecek bir hasrettir... Kýsacasý mutluluk zordur. Ve ancak zora talip olanlar mutlu olmak hakkýna sahiptirler...
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Mümtaz Beðen, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |