Yaþamýn her aný hakkýný ister. -Goethe |
|
||||||||||
|
Acým kaderim, açým susuz kaldým, Kapkaranlýk artýk önüm saðým solum, Dalým koptu derman kalmadý, Ölümü özlemenin en apansýz aný, Ve hazýrlýksýz. Ýþte geldi yine çaresi yok, Aðlamanýn hiç bir þeye çaresi de yok, Benim için artýk mutluluðun bir tarifi yok, Ay gibi iþte anlatmaya ne hacet, E! anlayýn iþte buna çözüm de yok, Ve hazýrlýksýz. Kefenimi yýrtmanýn tek anlamý var, Bir Hz.Anne, bir Hz.Abla, Tabutum hazýrlýksýz, Henüz ahþabýnýn aðacý tohum, Ve ben bir tohum, Ve hazýrlýksýz. Ölüm git n'olur vaktinde gel,çünkü ben hazýrlýksýz..................... (1) Sokaðýnda yalýn ayak ve çýplak, yüzünde yaðan yaðmurun taneleri var, göz yaþlarý var, ama içinde kucak dolusu umut var. Girilmez bir evin kapýsýnýn önünde, dizleri üstünde elleri semaya kalkýk, yüzü yere bakýp ve geçmiþinden utandýðý hatýralarý var. Kapýnýn önünde görünmez bir set var, nasýl çekildiðini bilmiyoruz henüz, ama o gençte kucak dolusu umut var ve sevgi var ve aþk…..Hiç geçmedik belki biz o sokaktan, uðramadýk halini sormadýk ve nicesin sen ey sokak…. Saatlerce bekledi o kapýnýn önünde genç, ben gizem içinde, izliyorum uzaktan sadece ama dokunamýyorum, yalnýzca hissedebiliyorum teninin sýcaklýðýný ve çok üþütüyor bu beni. Ayaklarý yalýndý, kendisi çýplaktý, göz yaþlarý yaðan yaðmurdu, yüreðini seller alýp götürmüþtü. Saatler geçmiþti, sokak artýk sadece gözlerinden çýkan ýþýkla aydýnlanýyordu ve aðlýyordu bu sokak… Ve bir gün yine yürürken gördüm onu, bana doðru. Ýnanýn inancý dosdoðru, ama elleri kir pas içinde, ama yüzü berraktý…….Yürüyordu öylece, kaldýrým taþý anne kucaðý gibi ya ihtiyar evin bacasýndan çýkan duman onu sormayýn lütfen. Hikayenin parçasýndayým elbette, þarabý onun gýdasýydý, alamadým elinden, gözlerine bakmak imkansýzdý. Ýtiliyordu, kimisi küfrediyordu ardýndan o aldýrmýyordu ama baþka bir deryadaydý, çare yok hazýrlýk yapýyordu kefen için. Þimdi bana sormayýn neden takip ediyordun, neden umursuyordun, Ah! o benim diðer yarýmdý aðladýðý göz yaþýndaki ýslaklýktým ben onun, üzerindeki kir pastým, arkasýndan edilen küfürdüm, ve içtiði þaraptým ben onun. Ve çaresiz, hazýrlýksýz, çok üzgünüm o hazýrlýksýz… Kapý açýlýr bir gün, duasý kabul olmuþtur bugün, adýmýný atarken titriyor ve yine aðlýyordu…. Ve iþte asýl hikaye burada baþlýyordu….. (2) Soldaki pencereden içeri süzülen ýþýðýn altýnda beklenmesi söylendi, biraz ekmek ve þarap verilmiþti. Ekmeði yiyemeden elinde sýmsýkýca tuttu ve içemedi þarabýný, tek isteði ahþabýn sesini duymaktý limonluk kiriþlerinden, ve içine aðlýyordu korkuyordu yýllar sonra açýlan kapýdan tekrar kovulmaktan. Sesi yükseliyordu çerçinin ve ilk kez onu içerden duyuyordu, çerçinin onu merak edeceðini biliyordu ama sessizdi, pencerenin denizliðinden bir el uzatamadan öylece bekliyordu. Yýllarca beklemiþti bu an için, þimdi beklemez miydi. Karþýsýnda duran þömineden çýkan ateþin seyrine takýldý bir süre ve o ateþ ki yakar mýydý onun tenini . “Bekledi, bekledi, bekledi ve okumasýn orada beklemesini bilmeyen ve hemen atsýn elinden bu ne olduðu belli olmayan hikayeyi pencereden, belki anlayan birinin elinde var olur yeniden…..affet sana hitap edemedim affet, senden deðil benden gelir sebep.” Beklemeye devam etti ama sabýrsýz da deðildi her þeye hazýrdý ve neyle karþýlaþacaðýný aslýnda oda bilmiyordu. Yaðmur baþlamýþtý ve çatýdan akan yaðmur alnýndaki izi silemiyordu, bu duruma alýþýk da deðildi, ilk kez yaðan yaðmur kendi göz yaþlarý deðildi. Bakmak istedi pencereden dýþarý, ilk kez içeriden bakabilecekti sokaðýna, dünyasýna, cennetine…. Hep ölmekten korkuyordu çünkü onun cenneti geride kalacaktý, bu sokaktan ayrýlamazdý ama ne çaresiz ayrýlýk geldiðinde tabutunu taþýyacak bir kiþi bile yoktu ve aðlýyordu ve göz yaþlarý söndürdü þöminede ki ateþi. O da ne bir ses duyuldu yukarýdan. Çýplaktý ve üstünü baþýný toplamaya baþladý. Ayak sesleri…. her adýmýn sesi bir kainattý ve o bu kainatýn tanrýsýydý. Ve her adýmda yeni bir hikaye baþlýyordu þimdi. (3) Ve ilk adým; ilk dokunuþ yüreðine lavýn tüm sýcaklýðýyla….. AH! DUYULDU SESÝ, BU ONUN ADIMININ ÝLK SESÝÝ ADINI HATIRLAMIYORDU SANKÝ ADI “ ..”ÝLE BAÞLIYORDU SAKLIYORDU O ÝLK HARFÝ VE SAKLAMALIYDI ÇARE YOK ÇÜNKÜ HAZIRLIKSIZDI BÝR KEFEN GEREKTÝ BUNUN ÝÇÝN VE KEFEN ÝÇÝN VAKTÝ YOKTU! ZAMAN YOKTU, NÝZAN YOKTU, MEKAN YOKTU,… ONUN ÝÇÝN BÝR MEZAR TAÞI YOKTU, DÜNYA BU, ANLATILANLARA TOK MUYDU NEYDÝ KABUL ETMEDÝ ONU, KABUL ETMEDÝ, GÝT, YAÞA, ÖÐREN… MÝ DEDÝ BÝLMÝYORUZ HEPSÝ GÝZEMDÝ. BÝLMÝYORUZ SENÝ EY GENÇ DELÝKANLI, EY DELÝKANLI ANLAT HADÝ KENDÝNÝ, ANLATTA GÜNEÞÝN ATEÞÝ YAKAMAZ OLSUN YÜREÐÝMÝ… VE O ÝLK ADIMIN SESÝNDE CEVAP VERMEYE HAZIRDI… AMA KÝMDÝ HAZIR OLAN O MU? BEN MÝ? BIRAKIN BEN ANLATAYIM, ONUN KONUÞMAYA HACEDÝ YOK…. AFFEDÝN! ONUN YERÝNE BEN ANLATMALIYIM… Hangi mekan da, hangi zaman da önce onu bilmemiz gerekmez mi? Zamaný algýlayabilenimiz var mý? Zaman nedir diye hiç soran odlumu kendine. Ya da mekan? Nedir bunlar? Zamanýn ve mekanýn ortak yaný nedir? Bunlarý bilmemiz gerekir mi? Evet gerekir arkadaþým beklide! dur önce cevap verme. Þu delikanlýya dönmelim bir an önce, o beklemekte ve umut dolu dostum o, bizi beklemekte ve çare yok hazýrlýksýz.. Oturduðu yerde ibadetini yapýyor, bir ümitle el uzatmýþ senin el vermeni bekliyor, e! hadi ama hadi, dur aceleci davranma ecelin geldiði notada. Þimdi hangi mekandasýn, bunu býrak ve çevrene bak…. Bak ki görebilesin tavanda asýlý duran cesedinin güzelliðini… bak o yalnýzca sana deðil þöminenin karþýsýnda oturan delikanlý ya da þurada duran annen ya da ablana da selam veriyor…. Ve oda aðlýyor anlamasan da, sana göz yaþýndan boncuk yapýyor. O boncuk þimdi baþka yere kucak açýyor. Ve amaç mutlu olmasýdýr boncuðun baþka da çare yoktur, aþkýn gerekliliði budur. (4) Zamanýn içinde yolcudur ve oturmaktadýr ve ikinci adýmý yaþamaktadýr, gelir mi bilinmez, amaçta o yolda sürünmektir beklide. Bilir misiniz bunu? Sorguladýnýz mý hiç? Aðaç neden yeþil, gök neden mavi, ya da göz yaþý kan mýdýr? Sordun mu kendine bunlarý. Sormadýk hiç birimiz. O delikanlý sormuþtur beklide, kapýnýn önünde beklerken o aný. sadece susuyor ve üçüncü adýmý bekliyordur.. Yolladýðý mektuplar þimdi geliyor, postacý kapýdan sesleniyor. Delikanlý kimse ses vermeyince yerinden kalkýyor ve alýyor postacýdan yolladýðý mektuplarý. Ve býrakýp masaya yerine oturuyor. Ah çocuk nedir derdin, susunca anlamazlar, çünkü o þekilde anlatamazsýn. Anlat çocuk anlat ki yerin göðe karýþtýðý ana ulaþabilesin. Anlat ki çaðlayanlar deryada buluþsun ve derya olsunlar….. Ve oturduðu yerde ibadetine devam ediyor, saklanýyor kendinden kaçamýyor. Ne yapsa kendisi hep yanýnda ve sonra üçüncü adýmýn sesi geliyor. Hem de aþk gibi çalan sirenin sesi þimdi kulaklarýnda canlanýyor... ve henüz bitmedi...
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © yasin býçakçý, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |