|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katılımı |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
Sevdalanalım
Orhan Bani
Şiir > Garip
Hadi, yine öyle bak seviyor gibi, yeniden yak yüreğimi
Kızarsın yüzüm, tutulsun dilim, bir garip olalım, sevdalanalım
Vakit çok mu geç, sevemezmiyiz, ağarmış saçlarımın suçu benimmi?
Varsın geçsin yıllar, ağarsın saçlarım, yine öyle bak, beraber yanalım
Pek bir şey söyleme, seviyorum deme, yıllar çok şey aldı, sözüm yok kendime
Ben yine suskunum, ben yine sensiz, bir nedeni yok, seviyorum nedensiz
Gönül had bilmiyor, yak ki yanalım, dö
[DEVAMI]
|
|
|
• İzEdebiyat > Roman > Politik Roman |
21
|
|
|
|
İşte bu durumu gören ve insanımızı “emperyalist tuzaklara karşı uyarmak, ikaz etmek” isteyen aydınlarımızdan ÖMER FARUK HÜSMÜLLÜ, ülkenin kan gölüne döndüğü o yıllarda, 1979 yılında NİFAK adlı romanını yazdı. Başvurduğu yayınevleri, eserinin basımını kabul etmediler. Ömer Faruk Bey de son yıllarda yaygınlaşan İnternetten faydalandı, romanı İnternet ortamında yayımladı. 2011 yılında da kendi imkânıyla kitaplaştırdı. Burada şunu ifade edeyim; çoluk çocuğunun rızkından keserek kitap bastırmak, bugünün şartlarında büyük fedakârlıktır. |
|
22
|
|
|
|
Kiralık Katil Er Jessica kurtuldu!... İşbirlikçi yardımıyla!...
Sivil Fatımaları kim kurtaracak!...
Er Jessica öyküleştirildi, mitleştirildi, efsaneleştirildi...
Sivil Fatımaların öykülerini, varolan efsanelerini ve mitlerini kimler anlatacak?...
Kim |
|
23
|
|
|
|
"ABD’nin, Irak’ı işgali öncesi ve sonrasında kamuoyunu yanına çekmek için bazı kuruluşlara dağıtılan paranın büyük bir kısmının Körebe Medyasındaki Cesi’ye ve yedi yazara, birkaç üniversite görevlisine, bazı bürokratlara, bazı işadamları |
|
24
|
|
|
|
Küçüklüğünde büyüklerin anlattığı efsaneleri, okuduğu bazı öyküleri anımsadı. Bunlar; Olağanüstü yetenekte olan cinler, şeytanlar gibi bazı varlıkların; insanları kendilerine esir ederek, onlardan yararlandıkları ve kullandıkları içerikliydi... |
|
25
|
|
|
|
Kadının bulunduğu taraftan esen yel, ten kokusuyla karışık parfüm kokusunu burnuna üfledi. Ağır ama çekici, cinselliği çağrıştıran ve uyaran bir kokuydu. Çekti... Çekti... Çekti... İçi bir hoş olmuştu. Güç gelmişti. Artık açlığını, acısız hissediyordu. |
|
26
|
|
|
|
Amerikanca demokrasinin Irak’taki versiyonunun; Zalim öğretmen ABD’nin zalim öğrencisi Saddam'ı yerinden ederek başka öğrenciler yetiştirmek ve görevlendirmek olduğunu...
|
|
27
|
|
|
|
Hele;
‘Manken, İslamcı ve Solcu Koalisyondan etkilenen Ankara yanlış karar aldı!’
‘Türkiye’yi yanıltan Manken, İslamcı ve Solcu Koalisyona büyük tepki var!’,
şeklinde geçen alt yazılara çok gülmüştü.
|
|
28
|
|
|
|
Yemek istiyordu...
Şişe suyu istiyordu...
Sigara istiyordu...
Rakı istiyordu...
Eğlenmek, efkar dağıtmak istiyordu.
Gördüğü dekolte giyimli kadın bedenleri, cinsel dürtülerini harekete geçirmişti...
Birde seks yapmak istiyordu.
|
|
29
|
|
|
|
"Körebe Medyası Genel Müdürüyle konuştum az önce. Sana uygun bir iş verecek!"
"Olamaz!..." kelimesi; istem dışı ağzından dökülen bir sevinç çığlığıydı.
Patrokoz, bir eğitmen edasıyla, "Yazgının, insanı nereye götüreceği, karşısına ne sürprizler çıkara |
|
30
|
|
|
|
‘Erkekler, karşı cinsten kendilerini üstün gördüklerinden, bunu anımsatacak vurgulamayı, fermuarlarını açarak uluorta gösteremediklerinden, delici-kesici silahlarla bu boşluğu doldurmaktadırlar..." türünden garip yorumlara girmişti.
|
|
31
|
|
|
|
Kadın oldukça güzeldi. Sabahın mahmurluğunda böyle bir yüze ve bacağa sahip olan kadın, bakımdan geçtikten sonra kim bilir ne kadar güzel görünürdü, seyreden gözlere...
|
|
32
|
|
|
|
Bir süre sonra; filtresiz sigara içmeyecek, sahanda ki tek yumurtayı bir buçuk somun ekmekle yemek zorunda kalmayacak, çorbaya; sadece ızgara öncesi ‘merhaba’ diyecek, lastiği gevşemiş külotları bekletmeksizin çöpe atıp, yenilerini giyinecekt |
|
33
|
|
|
|
Yaşamı boyunca ilk kez bu kadar yoğunlukta seviniyordu.... "Yemeği dışarıda..." demiş, "Kahveyi senin evde içeriz... Falıma bakarsın," diyerek de eklemişti...
|
|
34
|
|
|
|
Yel’in sözünü ettiği Maf’ı sordu. Mus, tahmininden fazla duyum ve bilgi sahibiydi. Arada yutkunarak ve geniş gözlerini daha açarak heyecan dolu bir sesle anlattı... Sonunda "Onun el attığı insan her yönüyle yükselir." |
|
35
|
|
|
|
Küçük bir çocuk, elinden çekiştirerek götüren babasına; "Baba!... Saddam’ın füzesi ne zaman düşecek?" diye soruyordu.
|
|
36
|
|
|
|
Yargı Başkanının, cümleleri daktilo sesleriyle karışıp anlaşılmaz bir hal alıyordu. Ses; Budist törenindeki rahiplerin mırıltıları gibiydi.... Ber, yazdırılanları daha iyi duyabilmek için serçe parmağıyla her iki kulağının deliklerini sarstı...
|
|
37
|
|
|
|
Güneş; yüksek oranda nemli havayla, insan vücudunu ıslak kavuruyor, terletiyordu. Aslında bedenlerden çıkan bildik saf ‘Ter’ de değildi. Sanki vücudun deri altı yağı, terle yoğunlaşarak akıyordu |
|
38
|
|
|
|
...bir kısmı ilişki sonrası organ temizliğinde kullanılmaktan yamyaş olmuş ve üzerinde büyük puntolarla “Ekonomi Düze Çıkıyor!” yazılı gazete parçasını çöp kutusuna atılmak üzere siyah poşete koydular.
|
|
39
|
|
|
|
Normalin çok üzerinde açık olan gözlerinden ve kulaklarından akmış olan kanlar ve yeşile dönüşmüş ten rengiyle, bu iki cesedin korkunç görüntüsü yıllarca kent de konuşulmuştu. |
|
40
|
|
|
|
Kadın, gözyaşları içinde "Hiç olmazsa Buzdolabını bıraksanız," dedi, kucağındaki çocuğa bakarak ve baktırarak. "Maması bozulur..."
|
|
|
|