Sağdan Yürü (!)

Dün tahta bir oturak bulup oturdum bizim evin yanından geçen yolun kenarına...niyetim, insanların yolun neresinden yürüdüklerini saptamak ve altın bulanları dikizleyerek önlerini kesmekti..düpedüz haramilik olacaktı benimkisi ama merakımı bağışlayın,kaç kişinin sağdan yürüyüp altın bulacağını merak etmiştim bir kez..işin kötüsü yolun ne tarafı sağ,ne tarafı sol yanıydı...bunu saptamak için bayağı kafa yordum!yolu arkama aldığımda benim sağ tarafıma denk gelen şerit sağ, öteki taraf sol oluyordu...önümü yola döndüğümde ise tam tersine dönüyordu sağ ile sol...ne zor işmiş meğer yolun sağını solunu saptamak!

neyse ben önümü yola doğru çevirip dikizlemeye başladım yoldan geçenleri...tam bir gün boyunca!...yolun solundan gidenler beni hiç mi hiç görmediler, ben de onları...arkamdan gelip yanımdan geçip gittiler uzaklara doğru...yere hiç eğilmediler...dümdüz yürüdüler...demek yerden bulacaklarını beklediğim şeyleri daha önce bulup heybelerine doldurmuşlardı...yere eğilmeden yürümelerinin nedeni bu olmalıydı! arkama bakmadığım, onların neler bulduklarını görmediğim için pişmanlık duydum ama yapacak bir şey yoktu artık...iş işten geçmişti!..atını alan Üsküdar’ı dolanmıştı çoktan...bana onlara el sallamak kalmıştı yalnızca...ben de bunu yaptım..elim havada kalakaldı..hiçbiri karşılık vermedi çünkü sallanan elime...hüznümü yaşarken, güneşin beni terk ettiğini fark edemeyip, geceye dalmışım! gökyüzü zifir!..boşuna arar bakışlarım yıldızları...ağlamışım!

Sağdan yürüyenleri ise tamamen görebiliyordum...çünkü yüzleri bana dönük olarak yürüyorlardı: bana göre olan yolun sağında...önce simsiyah bir nokta beliriyordu uzakta, yaklaştıkça büyüyüp insana dönüşüyordu bu nokta...kimlerin, yere eğilip bir şeyler bulduğunu görebilmek için dört açıyordum gözlerimi...işte ilk kişi yere eğilip bir şey almıştı!..bulduğu altının cinsi neydi acaba? çarçabuk yerden alıp koynuna sakladığına göre beşibiryerde olmalıydı bulduğu altın!.bakışlarımı üzerine mıhlamalı, tam yanımdan geçerken durdurmalıydım onu.”hop!..çıkar bakalım bulduğun şu şeyi!” demeliydim. ve dedim de! bir kadındı bu! çarşafa bürünmüş olmasından dolayı siyah bir nokta olarak görmem doğaldı onu...zaten kadınlar noktadır kendimi bildim bileli...sorularla, acılarla dolu bakışları vardı...önce göstermek istemedi bulduğu şeyi..ama baktı ki çok ciddiyim, en iyisi gösterip kurtulmaktı!sıkıla sıkıla, biraz da utanarak çıkardı koynuna sakladığı şeyi:EBRİK BİR KAĞIDA YAZILMIŞ DUA!

Çok bozulmuştum doğrusu!ben neler ummuş, ne ile karşılaşmıştım!..demek yolun sağında beşibiryerde altın yerine, üzerinde dua yazılı kağıtlar vardı!.” kimler için yakaracaktı tanrıya bu kadın” diye düşünmekten kendimi alamadım..ona şunu söylemek istedim sadece:KENDİN İÇİN DUA ET VE YOLUN SOLUNDAN YÜRÜ KADIN!


Tayyibe Atay hakkındaki bilgilerin basılmasını istiyorum.
Eğer basılmamasını istiyorsanız tıklayın.

  Tayyibe Atay kimdir?
Yeni şiirin,uzun yıllar yazmama rağmen yeni şairiyim.İnternet ortamı sayesinde okuyucu önüne çıktım henüz.Ne kadar şair olduğumun yanıtını ise okuyucuya bırakıyorum.Bayan yazarların çok az olduğu bir ülkede,duygu ve düşüncelerimi,şiirin ruhu okşayan ,elleyen tarafıyla anlatmaya çalışıyorum.

Etkilendiği Yazarlar:
Ahmet Arif,Behçet Necatigil,Nihat Behram...

 


Bu yazıyı basmak istiyorum.

İzEdebiyat'da yayınlanmakta olan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Tüm yazılardan birinci dereceden sayfa düzenleyicileri sorumludur. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.

Yazarların izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin —kısa alıntı ve tanıtımlar dışında— herhangi bir biçimde basılmaması/yayınlanmaması önemle rica olunur.

© 2000-2002, İzlenim.com - Tüm hakları saklıdır.