|
Öykü Kümeleri (Toplam 4638 Öykü, son bir ayda 80 yeni Öykü) |
Aný (10) |
Aþk ve Romantizm (11) |
Baþkaldýrý (3) |
Beklenmedik (5) |
Bilim Kurgu (3) |
Bireysel |
Çeviri (1) |
Çocuk (1) |
Deneysel (7) |
Destan (2) |
Didaktik (1) |
Dinsel |
Erotik |
Fantastik (3) |
Gerilim (2) |
Görsel (Resimli Öykü) |
Gülmece (Mizah) (8) |
Halk Öyküleri (1) |
Ýronik (3) |
Ýyileþme |
Kent (4) |
Modern (1) |
Ortamsal (1) |
Pastorel (1) |
Sevgi ve Arkadaþlýk (3) |
Soyut (2) |
Sürrealizm |
Toplumcu (3) |
Varoluþçuluk (2) |
Yeraltý (2) |
Öyküde
Ýlk Yirmi |
1
|
|
|
|
Not: Okuyacaðýnýz bu metin daha geniþ çaplý hale gelmiþ biçimde yazýldý, düzeltilecek, bir roman bu, yayýnevinin birinden onaya alan, basýlacak olan metin, okuyacaðýnýz onun küçük hali, öykü hali. YÝRMÝ KÜSÜR YIL SONRA ÝLK ONAYI ALDI BÝR METNÝM. Aptalým galiba, kalýn kafalýyým, geç anlýyorum, geç. Ama saðlam anlýyorum. Sonunda bir buluþ yaptým, editör onay verdi basýmý için. |
|
2
|
|
|
|
kendini ezdirmeyen, siktirmeyen kýzlar |
|
3
|
|
|
|
saplantý, aþk, yalnýzlýk |
|
4
|
|
|
|
Çanakkale Zaferi, aklý erenler için yere göðe sýðdýrýlamayacak deðerde bir zafer. Çanakkale’yi emsalsiz bir kahramanlýk destaný görmenin yaný sýra, bu kahramanlýk sýrasýnda çekilen sýkýntýlarý da bilmek gerekiyor. Bir kez daha yad ettiðim kahraman bir topçu askerinin Çanakkale Savaþlarý-deniz ve kara- sýrasýnda yaþadýklarýndan bir aktarým bu yazý.
Çanakkale þehitlerini, gazilerini ve zaferde emeði geçenleri minnet ve saygýyla anýyorum…
|
|
5
|
|
|
|
Zarife, üst katta odalarý temizliyordu. Kýzlarýn seslerini ve gülmelerini duydukça seviniyor, içi bir hoþ oluyor, içine ormansý bir ferahlýk iniyor; ama o ýslak bezi sert sert öfkeyle ahþaba sürerken çýlgýn bir isyan hissediyordu, bu ahþabýn da evin de… küfür ediyordu içinden. Evin hanýmý Hayriye temizlik konusunda hastalýklýydý, her yer temiz olsa bile yine temizlenmeliydi, özellikle onun odasý. Ve Zarife bu iþi yapmaya öyle konsantre olurdu ki sanki ahþapla seviþirdi, kan ter içinde kalýrdý, Nezaket onun görür; “kýz býrak delirdin mi sýçarým evine! Gel yanýmda otur, abarttýn… Hayriye, onu böyle alýþtýrmýþtý, bir bakýþta onun yüreðiyle çalýþýp çalýþmadýðýný anlar, iþi iyi yapmýyorsa tekrar sildirirdi ayný yerleri.
Gýcýklýðýndan deðil; içi rahat etmediðinden. Sonra kendine kýzardý kýzý yordum diye ve Zarife’ye ara ara altýn eþyalar alýrdý ama Zarife’nin bundan haberi olmazdý, (mesela kolye, küpe) Nezaket o altýnlarý saklardý. Hayriye ufak tefek altýn eþyalarý Zarife’nin çeyizi için, evlendiðinde bozdurup kullanmasý için verirdi, bunu söylerdi Nezaket’e ama Nezaket bu altýnlarý ikisinin sonsuza dek yaþamasýna olanak verir diye delice sevinerek, Roma arenasýndaki gladyatör gibi hýrsla saklýyordu, ne evlenmesi! Zarife’yi bir güzel dövüp sömürüp her þeyi elinden alýrlar ve sokaða atarlardý. En iyisi ikisinin beraber yaþlanmasýydý, ancaaak çok güvenilir birisi çýkarsa… ona da belki onay verirdi. Erkekler baþta düzgündür, sevgi doludur; ama sonra çocuklar olur, karýlarýný dövmeye baþlarlar, sonra onlarý baþlarýndan atýp yeni karý almaya… Zarife, çeyiz denen þeyden de hiç hoþlanmaz ki, ikisi için istedikleri gibi takýldýklarý, bir boyunduruk altýnda olmadýklarý rahat bir yaþamý sever ama… peki, Zarife kendi yolunu, kaderini çizmek için Nezaket’i terk etmek istese, iþte bunu Nezaket hiç düþünmüyordu ve düþünmek bile istemiyordu; çünkü o ellerindeki gözle görünmez pençeleri, çenesindeki gözle görünmez diþleri, kýlýç diþli aslan diþleri…düþleri… pençelerini onun ensesine, uzun keskin pençeleri de genç kýzýn safiyet dolu papatyalar kadar güzel sýrtýna geçirmiþti, “sonsuza dek benimsin!” Çýðlýðýyla çarpýyordu sinesi.
Büyükler küçüklerin üstüne mutluluklarýný kurmak isterken küçükler tam tersi yollarda koþmayý pek severler. Küçükler için yaþamýn yaptýðý planý kimse bilmez. Peki, sevgili okur, sýrtýnda sýfatýnda öyle pençeler varsa onlardan nasýl kurtulacaksýn? Pençeli sýrt rahat edemez ve imtihanýn da budur!
Zarife, o yaþta bunlarý nasýl bilebilsin ki? Sýrtýndaki papatyalarý hayran kalýp koparacak, ya da çalmak isteyenleri nasýl bilebilsin ki?
Bitmedi, üstünde çalýþýyorum, genç kýzlarýn içlerindeki ve etraflarýndaki þeylere yönelik bir romandan bir bölümdür. Tam elden geçmiþ bitmiþ hali deðil; metin kaybolmasýn diye koydum. Kýzlarýn içleri çok güzel ama dýþ dünya bombok.
Harcanýyorlar. Sistemle.
|
|
6
|
|
|
|
Kim bu gece kuþu yada kuþlarý? Uçar mý, kaçar mý, kanatlarý var mý? Hemen Baykuþ mu geldi aklýnýza? Gelmesin gelmesin... Gece kuþu bendeniz oluyor efem... Geceniz sessizliði ve sakinliði içinde sabahý bulmaya, sabaha varmaya gayret gösteriyoruz... |
|
7
|
|
|
|
Bizi bizden baþka kimse sevmez Mehtap. Bunu böyle bil bence. Yoksa çok üzerler seni. Onlarý sevdiðim diye çok piþman olursun.”
“Ama haklýsýn. Bizi bizden baþka kimse sevmez. Beni en çok seven tek insansýn tek, caným gardaþým!”
Birbirlerine sarýldýlar.
“Kardeþim piçin teki olacak gibi. Ýyi bir þey bulursa al abla bir parça da sen ye diye asla uzatmaz. Et bulunca diðer kediler eti ele geçirmesin diye pençe atan hýrlayan kediler gibi ayný. Geçende bana bir mandalina bile vermedi namussuz! Elinde altý tane vardý.”
|
|
8
|
|
|
|
Ben belki de yazmaya geç kaldým ama sizler okumaya hiçbir zaman geç kalmamýþsýnýzdýr. |
|
9
|
|
|
|
KARAGÖZ ÝLE HACÝVAT: ÝKÝ ELÝN NESÝ VAR
Karagöz ile Hacivat yolda karþýlaþýr.
Hacivat: Dur Karagözüm, nereye böyle?
Karagöz: Oh, sen miydin Hacivat. Ben de seni arýyordum.
Hacivat: Beni mi arýyordun?
Karagöz: Evet, sizin eve gidiyordum. |
|
10
|
|
|
|
’’Antalya’nýn Alanya ilçesinde bir vatandaþ kazaya karýþan aracýný iple binadan aþaðýya sarkýttý. Aracý binaya dik þekilde asýlý halde gören vatandaþlar hayrete düþtü. Aracýn görüntüsü sosyal medyada da yayýnlandý. Çok sayýda kullanýcý bu görüntüyü ’ilginç bir ceza yöntemi’ olarak yorumladý. Ýlginç olay, ... Mahallesi’nde meydana geldi. Bir vatandaþ geçtiðimiz gün kaza yaptýðý aracýný ön tampon bölgesinden yaþadýðý binanýn çatýsýndan iple astý.’’ BASINDAN |
|
11
|
|
|
|
Üzüntüsünden týrnaklarýný yiyor, burnundan soluyordu. Aynadaki resmine hüzünle baktý. Gözleri alnýnda oluþan çizgilerin arasýna dalýp dalýp çýkýyordu. Ve gittikçe aðaran saçlarýna içerleniyordu: |
|
12
|
|
|
|
Ne olursa olsun o çelik kelebeði, o akýl almaz gücü… bütün gücümle çakacaðým gökyüzüne…hýrsla deðil…inatla deðil.
Sadece yüreðimin isteðiyle, ruhumun açtýðý cepheyle, ýþýk göstergeleriyle, kozmik bir azimle….
Saçlarýn yýldýzlarý ýþýldasýn…dilin…
|
|
13
|
|
|
|
Eðer ki patlýcanlar biz oturtma olmak istemiyoruz, sen en iyisi bizden Ýmam Bayýldý yapsan, nasýl olur derlerse, bu sizin için büyük bir sýkýntý olacaktýr... Bir de þöyle bir þey var patlýcanlar için bir yerlerden oturma izni almak gerekir mi gerekmez mi bunu da bir araþtýrmamýz lazým... Birçok çocuk patlýcan ile yapýlan yemekleri sevmeyebilir. Ben kendimden biliyorum, bende sevmezdim. Sonra büyüyünce sevmeye baþladým Ýmambayýldýsýný da baþka baþka patlýcan yemeklerini de... |
|
14
|
|
|
|
Þoför, “Bayanlar” sözcüðünü sýk sýk sýk kullandýðý uzun telefon görüþmesinden sonra “Tamam baþkaným.” diyerek vitesi ileri atmýþtý. Bir duraða yaklaþtýðýnda kapýyý açtý. Binen yolculara “Bayanlara bugün ücretsiz.” diyerek uyarýyordu. Arka koltukta oturan bir erkek yolcu “Bayan deðil, kadýn diyeceksiniz. Bizim günahýmýz ne?” diye ortaya öylesine bir laf attýðýnda yolculardan bazýlarý gülümsedi. Þoför, “Ýyi de on altý yaþýnda binen genç kýzlar da var.” diye karþý bir görüþ ortaya atýnca, yine orta yaþlarda bir erkek, “Onlarý da analarý doðurdu, bedava olsun.” sözüne, þoför býyýk burktu. |
|
15
|
|
|
|
O sýralar orhan veli'den "Güzel Havalar" þiiri dilimden düþmüyor. Ýðde aðaçlarýndan yayýlan rayiha beni mahveden o kaçýk havalara yasaklý düþünceler yayýyor. |
|
16
|
|
|
|
Yine rüyalar, yine kuruþlar ile cebelleþmeler... Tam yolda yürürken kocaman bir binanýn üzerinden benim üzerime bir kuruþlar, beþ kuruþlar, on kuruþlar yaðýyor... Tam yoldan kuruþlarý toplayacaðým zaman, on kuruþlardan birisi dile gelip ’’Hoop hemþerim hooop üzerimize sakýn basma, topla bizi topla on tanemiz bir lira yüz tanemiz on lira yapýyor, ne haber koçummmm!’’ böyle bir muhabbete dalýyoruz kuruþlar ile... |
|
17
|
|
|
|
800 VE 1500 METRE TÜRKÝYE ÞAMPÝYONUYDU
Yýl 1975. Galip 800 ve 1500 metrede gençler dalýnda Türkiye Þampiyonu olmuþ ve milli formayý sýrtýna geçirmiþti. Girdiði her yarýþta birinci oluyordu. Galip büyükler dalýnda da birinciliklerini sürdürdü. Artýk milli takýmýn deðiþmez koþucusuydu. Bu güzel insan, Avrupa Þampiyonu olmayý çok istiyordu. Türk Bayraðý'ný gönderde dalgalandýrmak en büyük hayaliydi. |
|
18
|
|
|
|
Yaðmur damlasý
Beni sevdiðini söyledi
Sonra saðanak baþladý bugün
Domatesin de senin hakkýnda bir fikri var.
Bir patates, bir ot parçasý, bir yaðmur damlasý, bir kedi miyavlamasý…
|
|
19
|
|
|
|
KARAGÖZ ÝLE HACÝVAT: HARAMÝ
Hacivat pencereye çýkar ve karþý mahalledeki evinin bahçesinde bulunan Karagöz'ün üstüne atlar. Ýkisi birlikte yere yuvarlanýr. Aralarýnda boðuþma baþlar. Daha sonra Hacivat ayaða kalkar. Karagöz yerdedir ve gözleri kapalý durumdadýr. Buna karþýn, saða sola yumruklar, tekmeler savurmaktadýr. Hacivat, Karagöz'ün omzuna, koluna dokunarak uyarmak ister ama durmadan baðýrýp çaðýran Karagöz'dür.
-- Beþ deðil on olsanýz hakkýnýzdan gelirim. Haramiler sizi. Adama evinin bahçesinde bile rahat yok. |
|
20
|
|
|
|
Arkadaþýmýz Nejat’a kallavi bir þaka yapacaðýz ama öyle bir þaka olmalý ki yýllarca unutmasýn. Hemen hazýrlýklara baþladýk. Önce patlayan sigara vereceðiz sonra patlayan sakýz sonrada uydurulan sefer görev emri ile askere yollayacaðýz... Zaman ve zemin uygun. Birinci Körfez Savaþý zamanlarý... Epey uzun zaman geçmiþ. O günlerde çok çok kýzmýþtý... |
|
|
|