Fazla Kurcalama
Aşk; hakkında en çok yazan, en çok gösteriş ve en çok paylaşım yapana en uzak olandır... Bu yüzden fazla kurcalamayın... Tadını çıkarın...
Aşk; hakkında en çok yazan, en çok gösteriş ve en çok paylaşım yapana en uzak olandır... Bu yüzden fazla kurcalamayın... Tadını çıkarın...
Bundan 17 sene evvel 10 Ekim 2007 tarihinde Gümüşhaneli şair Nurettin Özdemir'i Trabzon Lisesinde ağırlamıştım.Trabzon Lisesini teşrif eden Nurettin Özdemirle uzun sayılabilecek bir süre boyunca kültür, sanat, edebiyat ve hayat üzerine konuşmuştuk. Kıymetli Şair Nurettin Özdemiri gıyaben tanırdım. O güne kadar da hiç karşılaşmamıştık kendisiyle. Yeğeni Ali Çetin
Yakup Kadri Karaosmanoğlunun Hep O Şarkısını okudukça, Roman diyordum kendi kendime, silinip gitmiş, herkesin artık unutmuş olduğu acıları anlatmalı Niye peki? Vallahi hiç bilmiyordum niyesini, nedenini, nasılını Başkalarının fark etmediği, hissedemediği acıları yüzlerine çarpmak hoşuma gidiyordu belki de kim bilir
İnsanın kendini yere göğe sığdıramaması ne garip. Hele en son sığdırdıkları yeri düşününce. Bazı insanlar o kadar uçta ki.
Aslancık'tan geriye ne kaldı? Çektiğim birkaç fotoğraf ve Köpeğin Adı Badi adlı romanımda onunla ilgili birkaç satır. Güle güle sevgili arkadaşım Aslancık.O masum, temiz bakışlarını hiç unutmayacağım.
Bütün ilkler şirindir, tatlıdır ve güzeldir! Hatta bütün ilk gözağrıları da öyledir. Adını unuttuğumuz şairlerden biri olan Celâl Sahir Erozanın da dizesinde dediği gibi: Bir genç şair ilk yazdığı şiiri nasıl severse diye başlar şiirine İşte öyledir ilkler, ilk gözağrıları..
Uzaklaştıkça uzaklaştı herşey. Aslında uzaklaştırılmıştı. Olmaması gerekiyor muydu? Bundan tam olarak emin değilim. Şimdi aracımı İstanbulun en berbat mahallesinde derme çatma bir sahil evinin en karanlık tarafına park ediyorum Saati söylemeliyim. Saat: 03:15 ve günlerden 28 Ağustos 2020 sabahı Sahile yürüyerek iyice yanaşıyorum. Cebimden bir dal sigara çıkarıyorum.
kuru öksürük, burun akıntısı, kırgınlık, yorgunluk belirtileri. böyle başladı rahatsızlığım. çok önemsemedim, geçer dedim. bir gün, iki gün, üç gün.. geçmeyen rahatsızlık..içimizde bir kuşku, acaba test mi yaptırsak
Hafızanızda iyi anılar bırakacak öğretmenler girsin hayatınıza..
💐
ysa önceleri her şey ne güzeldi. Sen gelip parmağını sırtıma dürtüyordun. Ben şakacıktan çok kızıyordum. Ve seni kovalamaya başlıyordum. Al sana baldan tatlı bir kovalamaca. Kaç kez boşta bulunup irkilmiştim. Kızmalar, gülmeler, her şey ama her şey oyun gibiydi. Aradan ne kadar zaman geçti? Saymadım ki. Kaç ay
Adile Sultan Kasr,ı tarihi bir mekân. En büyük özelliği de bütün Hababam Sınıfı filmlerinin orada çevrilmiş olması. Beyaz ve büyük bir yapı. Çok geniş bir bahçesi var. Burası aile çay bahçesi olarak düzenlenmiş. Hem burada kalan öğretmenlere, hem de dışarıdan gelen herkese hizmet veriyor.
‘Şehr-i Malatya’yı çevreleyen, sıra dağlardan oluşan ve zirvesi beyaza bürünen Beydağı’nın beyaza bürünmesi seninle ne alakası var’, diyebilirsiniz ki; ben de öyle düşünüyorum ama Beydağı ile aynı kaderi yaşıyorum sanki.
“Var ya” diyorum, “gelirse böyle geliyormuş” diyorum, ‘ansızın düşüyormuş beyazlar anlatabiliyor muyum’; saçlarımdaki gibi, Beydağı’nın yüksek