En Sevilmeyen Erkek Kova Erkeği Gerçekleri
Neydi olacağı? Otuzunuzu geçtikten sonra hala elinizde dahi kalmayan bedeniniz ile arzulanmanız mı? Öyleyse ne güzel... Allah yolunuzu açık etsin ne diyeyim.
Neydi olacağı? Otuzunuzu geçtikten sonra hala elinizde dahi kalmayan bedeniniz ile arzulanmanız mı? Öyleyse ne güzel... Allah yolunuzu açık etsin ne diyeyim.
Seninle nasıl anlaşayım, hav hav diyerek mi miyavlayarak mı? Tek derdin yemek, içmek, sevişmek. Bunca romana, şiire, daha birçok esere ve hatta insanlığa araç olmuş bir dille seninle anlaşmak istemem.
Yüreği bir camın şeffaflığını alır düşünceler kaç ganya kırar
firari eder zaman senden umulmadık sayıklanmalardır senden yüreğinden gidenler bunlar sözcükler belki belki mavi ama çok mavi bir ganyanın içine koyduğun umutlar okyanusa bırakıldığında sağlamda olsa bir başka ganya kırar içindekini serer kaplar başka deniz kabuklarını bu
Bu dünyada / kaybedecek hiçbir şeyi olmayana / Ayrılıktan korkmayana / Ölüm / olsa da olur / olmasa da.
Medeniyet ilmi hayatımıza zerk ettikten sonra ortaya çıkan davranış şekillerinin ve düşünce tarzının en üst seviyeye ulaşmasıyla oluşan yansımadır.
Şimdiki aklım olsaydı,"Bir dönüp baktım ki geçmiş seneler, içimde birikmiş neler neler olmuş kördüğüm, aynadaki gözlerimde gördüğüm, hala senin için yanmakta ve ağlamaktayım," demez ve boş bir şişe içinde başarı kutlamazdım. ERDEN ERKİN...
Aydın olma sorumluluğunu taşıyamayan, kendi ikbalini her şeyin ve her değerin üstünde gören aydın zümresinin bize bıraktığı mirasla cebelleşmekten yorgun düşmüş bir neslin gelenekle olan bağını yeninden kurması bizlere epeyce zaman kaybettirdi.
Bir Pazar günü, bir patlama, fırtına altında.yok olan bir beyin.Yok olan bir beden.Ağlamayı hazır gözler dört bir tarafta.Bir araba patlıyor c-4 le bir insan yok oluyor düşünceleriyle birlikte.Amansız bir haykırış dahi duyulmuyor.
Kan doluyor akciğerime.Öyle bir kan ki, yarının cümlelerinden ibaret.Yazarım bugün, ben yarın öleceksem diyebiliyor.
Tavaf edilen kalp evlerinin yıkıntıları arasında ayağına takılan taşları izliyordu adam. bütün bilinmiş türkülerini hiç yerine sayarak, boşluğun amansız sonsuzluğunda sürükleniyordu gecenin sırlarına.
Kadehimin dolu yarısını sana kaldırıyorum. Bana dolu dolu yaşattığın bağ bozumları için. Güneşin ateşli bir kadın gibi gökyüzünde yanıp durduğu saatlerde bana pınar başındaki serin sular gibi öpüşler yaşattığın için kadehimi sana kaldırıyorum. Ellerimin hiç çiçek dermemişliğinde gül kırmızısı şarabı senin hatırana döküyorum. Herkes bana ne oluyor sana
Tanrı seçer yalvaçları ve ozanları. Ozan veya yalvaçtırlar, çünkü, birilerinin bu işleri yapması gerekir. Ancak, çağrılan çok, seçilen azdır. Ama, görev varsa, yapan da mutlaka bulunacaktır. Çünkü, sistem böyle çalışır.
O, çoğaltılmış tektipliğin ilk ürünüdür. Şahikada oturup pırıl pırıl parlayan yanaklarıyla bize gülümseyen ödülümüz...
Ellerim... Kalem tutan ellerim. Ellerim silah tutan ellerim... Ellerim senin ellerinde olan bir ayrılığın parmak izlerini taşıyor. Ve her aşkımın katili oluyorsun sevda güncemde. Kimi sevsem sen öldürüyorsun benim ellerimle...
Bir çift gözün sizi hoş devinime götürdüğü oldumu hiç.Bir türkünün pelesenkiyle birçift gözün buluşması.Mısralarmı türküleşmesi gereken,yoksa bir çift gözmü.Bunun hikayesini anlatmaya çalıştım.
Entelektüel-Aydın farkı bağlamında Irak Türkmen aydın tipolojisi üzerine kısa bir deneme....
Hep ağladın gidenlerin ardından, Sen ERDEN ERKİN sen zavallı...İçinde binbir fırtına saklı, bir türlü göremedin mavinin güzelliğini; hep hayallerde aradın yaşamın özelliğini...Tuttun acıyı oturttun yüreğine; boşa geçti seneler, mutluluğa yasaklı...
Her İnsan kendine bir değer biçer, atfeder ve vehmeder.Sonra kendine biçtiği bu değere şahit arar.