Drama ve Eğitici Drama
Drama ve eğitici dramanın tanımı ve nitelikleri, eğitici dramanın sağlayabileceği yararlar, okulöncesinde dramanın özel amaçları
Drama ve eğitici dramanın tanımı ve nitelikleri, eğitici dramanın sağlayabileceği yararlar, okulöncesinde dramanın özel amaçları
Aslında bu okuma alışkanlığı, sosyologlar, psikologlar, dilbilimciler tarafından sosyal bir deney ve geniş çaplı araştırma gerektiren bir konu. Benimki naçizane küçük bir öneriden ibaret olacak.
Yapabilirsen kıskançlıktan uzaklaştır ve öğretebilirsen öğret kitapların mucizesini ona...Ama sessiz süreler de tanı ki gökyüzündeki kuşların , güneşin , yeşil tepelerin ve çiçeklerin ebedi sihrini de düşünebilsin....
Öğrenciler aritmetikteki işaretlerin, günlük yaşamda karşılıklarının olduğunu da öğrenmelidirler.
Eğitimde, bence, öncelikli nokta: Çocukları anlayabilmek, onları sevebilmek, sevildiklerini kendilerine hissettirebilmek.......
Acaba televizyonda yoğun şiddet içeren görüntüleri seyretmek çocuğu şiddeti taklit etmeye, şiddete karşı hoşgörülü olmaya, şiddete karşı duyarsız olmaya, şiddeti genel geçer bir insan ilişkileri yöntemi olarak kabul etmeye iter mi?
“Kitap okumasaydım bu yaptıklarımın hiçbirini yapamazdım” diyordu Mustafa Kemal ATATÜRK. Harp okulu yıllarında sürekli olarak “Eşitlik”, “Hürriyet” gibi kavramları anlatan kitapları yatakhanede kötü ışık koşulları altında okuyan ATATÜRK, savaş yıllarında yerleşik düzeni olmadığı için okumak için sürekli olarak yanında kitaplar bulundururdu.
Türk halkı, yüzyıllardır sözlü geleneğin içinde oluşan şiir, hikâye, tekerleme, mani gibi kendi özüyle yoğurarak oluşturduğu ürünlerini geçmişten bugüne taşımasını bilmiştir. Bu ürünler halkın sıkıntılarını, duygularını, coşkularını, sevinçlerini kısacası kendi yaşantılarını anlatan kültür ürünleridir. Toplumu oluşturan bireylere atalarının, dedelerinin konuştuğu dili, anadillerini, geleneğin doğal taşıyıcısı olan halk edebiyatı
Eğitim, tanımı ve içeriği ile en zor kavramlardan biri. Eğitim alanında da en mükemmele ulaşmak uzun yıllardır insanları hep meşgul ede gelmiştir. Eğitimi insanlarda kalıcı ve istendik yönde bilgi ile donatmak diye tanımlamak yanlış olmaz sanırım. İşte ülkemizde son yıllarda karşımıza cıkmış olsa da dünya gündeminde epey eski
“Kitap okumasaydım bu yaptıklarımın hiçbirini yapamazdım” diyordu Mustafa Kemal ATATÜRK. Harp okulu yıllarında sürekli olarak “Eşitlik”, “Hürriyet” gibi kavramları anlatan kitapları yatakhanede kötü ışık koşulları altında okuyan ATATÜRK, savaş yıllarında yerleşik düzeni olmadığı için okumak için sürekli olarak yanında kitaplar bulundururdu.
Kıymetlidir, bizim saydığımız canlarımız. Hak etmeli tabii ki en iyisini, en güzelini. İyi meslekleri olsun değil mi, ama mutlu da olsunlar. İyi insan yetiştirmek; ahlâklı ve hoşgörülü olması için elimizden geleni yapmalıyız.
Çocuğa öz saygı kazandırma, çocuğun öğrenme, sevme ve yaratma yeteneğini güçlendirmektedir. Öz saygı, mutlulukla ve hayattaki başarıyla ilgilidir. Bazı düşünürlere göre öz saygı, tamamen aile sevgisiyle birlikte iyi bir eğitimin ürünüdür.
Utangaçlık ve kişilerin üzerinde bıraktığı etkileri daha hızlı ve aşılabilir durumu.
Başarılı olmanın, bilgiyle birinci derecede ilgisi yoktur. İstediğini öğrenciye verebilme yeteneği, onların seviyesine inebilme becerisi, bilgili olmanın hep önündedir.
İstenen,haktır adalet.
Arayıp duruyorum,bulurum bir gün İnşallah.Der iken...Şükür Allahıma.
Atalar �Yanlış hesap Bağdattan geri döner� Derler ya,aynen öyle imiş.
Ferit�in yanlış hesapları kendine geri dönmüş.Amma velakin...
O acı üzüntü ile Feride�nin ACCA hastalığı.
Doğrusu bu ya, konu demokrasi olunca, yıllarca çaba harcadığımız ama bir türlü ciddi anlamda kökleştiremediğimiz bu çetrefilli konuyu nasıl anlatmalıyım, diye düşündüm. Yurtdışı deneyimlerimi burada sergilemenin zamanı geldi dedim, içimden.
Ve hepimiz bahçe kısmına alındık. Bu bahçede zamanında çocuklar oyun oynarmış. Bizden de kendi aramızda gruplara ayrılıp hazırlayacağımız oyunları oynamamız istendi. Gülmeye başladık. Şaka mı ediliyordu? Şimdi buraya çocuklar gibi oyun oynamaya mı gelmiştik? Önce küçük bir tereddüt yaşadık. Veya ben öyle hissettim. Ama bu tereddüt kısa bir
Çocuğa söz geçirmeye çalışırken canımızı sıkan nokta, ya bizi uğraştırmalarıdır, yada çocuğun yetişmesi hakkındaki endişelerimizdir. Eğer ikincisi, çocuğun yetişmesindeki endişeyse üzüntümüz, bu doğrudur. Çünkü etkili olma yöntemiyle biz gerekli şekilde d