"Yazmak, düşüncelerimizi temizlemek için değil, başkalarının kafasını karıştırmak içindir." — Mark Twain"

Kırık aynalarda kendi yüzümüz

İlişkiler, kırık aynalarda başlar; hepimiz kendimizi ararken, bir başkasının yaralarını sararken asıl yüzümüzü keşfederiz. Aşk, Kierkegaard'ın dediği gibi, kendini ötekine adamaktır.

yazı resim

Sabahın sisi, mutfakta kahve kokusuna sarılırken, bir kadın aynanın karşısında durur. Gözleri kehribar gibi, içinde bir nehir çağlar.. Saçını tararken, kendi yüzünü değil, bir anıyı görür: Çocukken, birinin ansızın gidişiyle bıraktığı boşluğu.. Kalbi sevgiye aç, ama bir o kadar yaralı; bir an kucaklar, bir an akıntıya kapılır. Erkek ise, aynı aynada, onun gölgesine dalar. O gölgede, bir kadının sessiz fırtınasını, bir yaranın izini, ama en çok, bir umudun ışığını görür. Kadın-erkek ilişkileri, bu kırık aynalarda başlar. Hepimiz kendimizi ararız, ama bir başkasının yaralarını sararken buluruz asıl yüzümüzü…

Aşk, bir nehirdir; hem sakin, hem coşkun. Kierkegaard, aşkı “kendini ötekine adama” diye tanımlar. Kadının yüreği, bu adanmışlığı hem çağırır hem sınar. Onun sevgisi, bir bahar ağacı gibi: Kökleri derin, dalları narin, fırtınada savrulsa da yeniden çiçek açar. “Beni bırakma,” der kehribar gözleriyle, ama bazen o gözler, sevdiği adamı nehrin öte yakasına iter. Erkek, bu akıntıda sabırla durur. Her dalgada, bir an geri çekilir, ama yüreğini ondan esirgemez. Onun sevgisi, bir nakkaşın sabrıyla işler kadının ruhunu. Maddi, manevi neyi varsa onun uğruna dökmeye hazırdır. Sırf mutlu olsun diye her an çalışıp didinir. Bir gülüşü için biriktirir. En çok da bir gece, kadının gözyaşını silerken, “Sen, eksik değilsin, sadece kırıkların var,” diyerek teşhisini ona fısıldar. Bu, kadının kendi kehribar gözlerini yeniden görmesini sağlar..

Kadının kalbi, bir nehrin yatağı gibidir; bazen dingin, bazen taşkın. Simone de Beauvoir, ilişkilerde özgürlüğü iyi bir dansa benzetir. Yani kadın, sevgiye tutunurken kendini arar, ama bazen, çocukluğundan kalma o boşluktan kaçar. Bir an erkeğin kollarında sükûnet bulur ve “Beni sahiden seviyor mu?” diye de sorgular. Bu sorgu, iki ucu keskin bir bıçaktır. Erkek ise bu yaralardan korkmaz ama o da “Yetiyor muyum?” diye de kendini sorgular. Bu sorgulamalar gardını düşürmez ve o da her zaman “buradayım,” der, sessizce. Sevdiği, bir eşyayı almak için kendince girişimlerde bulunur, ruhuna dokunacak bir anı için kendince planlar yapar. Bu da Martin Buber’in “Ben-Sen” dediği buluşmanın adıdır. Erkek, kadını bir varlık olarak görür. Bu sebepten ne zaman göz göze, yüz yüze gelinse kendi ruhunu onun gözlerinin ışığında buluverir…

Doğup büyüdüğüm Doğu’da, kadınlar duygularını saklamayı; erkekler ise “*güçlü*” kalabilmeyi öğrenmiştir. Ama, fakat ve lakin aşk, bu rolleri her daim yerle yeksan etmiştir! Kadın, nehrin bir yakasında, erkeğin sevgisiyle kendi sesini bulur. Erkek ise öte yakada, onun yaralarını sararken kendi yorgunluğunu tanımaya başlar. İlişkileri, bu eksikliklerin el ele tutuşup bir şarkı söylemesine sanıyorum bu sebepten benzetiyorum. Kadının fırtınaları, erkeğin sabrıyla diner; erkeğin yalnızlığı, kadının bir gülüşüyle yok olur.. Bu şarkı, bazen hüzünlü, bazen coşkulu olsa da her zaman gerçektir. Tıpkı Kierkegaard abinin dediği gibi, “*Aşk, ötekinin iyiliği için çalışmaktır.*” Erkek, kadının yaralarını sararken, kendi kalbinin derinliklerini de farkında olmadan keşfeder..

Evet, gerçekten aşk dolu, sevgi dolu adanmış kadınların sevdikleri için göze alamayacağı hiç bir şey yoktur. Onlar sevdiklerine dünyayı vermek isterler ve kendilerini bir nehrin akıntısında yitirdiklerine inanmazlar. Çünkü sevmişlerdir. O sevgi halistir. Maskeli değildir. Seven erkekler de ise onu bulmak ve keşfetmek için sürekli köprüler kurma durumu vardır. Onlar bu aşkı bir zafer değil, bir yoldaşlık, sırdaşlık olarak görürler. Kadın, aynada kendi kırıklarına bakarken, erkeğin gözlerinde umut görür. Erkek ise aynı aynada, kadının ruhunda bıraktığı izleri görür… Ve o kırık aynalar da konuşur: “*Sevmek, kusurları kucaklayıp, birlikte bir şarkı söylemektir.*” der…
Sağlıcakla kalın…

Yorumlar

Başa Dön