Öfkenin zirvesinde, yüzüme değen çaresizlik rüzgarları
sevinç değil, hüzün değil
bunlar nefretin kanlı gözyaşları
Gururun bu en kırılgan noktasında, tonluk dertlere hamal olan yürek
Yaş 23 , hayatın en dalgalı suları
Güvenilen dağlardan yükselen dedikodu dumanları
Çocukluk mu bu yoksa olgunluk mu
Çelişkili ilişkilerin, kirli yüzünde içime batan inançsız tebessüm
Sonunda ben oldukça hep aynı gurbetin yolları
Ayrı gurbetlerin, robotsu , soğuk metal sabahları
Kaçışı elinden alınmış firarilerden hiç değilim
Firari zamanın , kaçık sistemlerinde bir dişli gibi
Gacır gucur buluyorum yerimi
Her defasında aynı ağrı, aynı çarkın parmaklığı olmayan hapsi
Değişen insanlara karşı değiştiremediğim hislerim
Sevda, başımda kavak yangınları
Ruhumu üşüten tuzlu deniz çıplakları
Aşk, istikbal formülünde yutan eleman
Yuvarlaklar siyahlaştıkça, kaybediyoruz kazandıklarımızı
Hayatın her yeri devletin sınav sorusu
Ki öyle yanlışlarımız var bütün doğruları mahveden
Yaş 23, hayatın en hırçın fırtınaları
İçki tadında, dostların gözlerine bulanan
Basit, korkulu ve alkolik gelecek kaygısı
Çocukluk aşkı kadar masum,
Sınıfta kalma riski kadar heyecanlı,
Ve karasevdanın pusuya düşürülmüş hali gibi tutkulu,
Gerçeğin yüzdesine vurduğunda, en değersiz rakamın can bulduğu
Sonunu senin bile bilmediğin hayallerin.
lacivert