"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."

Afet...

Afet, önce göğün ikinci katında koptu, / Tanrı güneşi buluttan torbasına soktu; /

yazı resim

Afet, önce göğün ikinci katında koptu,
Tanrı güneşi buluttan torbasına soktu;
sonra ışıktan sopasını savurdu sağa sola,
kim bilir kimleri dövdü öfkeyle bağıra bağıra.

Dayaktan kurtulmak için bulutlar,
fırtına oldular,
göğün birinci katına kaçtılar;
canları yanmış gibi
tufan olup ağladılar.

“Ovaköy” köy olalıdan beri
alışıktı afetlere, sellere,
zelzelelere ve harplere;
kaçışan bulutları da öyle sandı,
onları sıradan bir hüzün gibi karşıladı.

Erkekler “recep”in kahvede pişpirik oynuyordu.
Yanık yüzlü kadınlar çok çalışıyordu.
Çocuklar gene çocuktu.
Delikanlılar âşıktı.
Kızlar “TV”de Türk filminin karşısında
hülyalarla uyukluyordu.
Nineler kuran okuyordu,
dedeler küfrederken...

Ovaköylünün alışık olduğu afet
alışılmadık biçimde çöktü.
Gök fokurdayan kazan gibiydi;
“atanas deresi” gidilmez sokak kesildi,
kapıları kırdı açtı.
Ovaköylü feryat figan bağrıştı,
herkes dam üstlerine kaçıştı.
Çocuklar kaçamıyordu...

Kazan, bütün bir gece fokurdamayı,
atanas deresi taşıp akmayı sürdürdü.
Afet, ovaköyü sildi süpürdü…

KİTAP İZLERİ

Nohut Oda

Melisa Kesmez

Melisa Kesmez’in ‘Nohut Oda’sı: Eşyaların Hafızası ve Kalanların Kırılgan Yuvası Melisa Kesmez, üçüncü öykü kitabı "Nohut Oda"nın başında, Gaston Bachelard'dan çarpıcı bir alıntıya yer veriyor:
İncelemeyi Oku

Yorumlar

Başa Dön