Gecenin issiz ve sessiz karanliginda kayboldum, belki de yalnizligima bogulmak istedim kendi arzumla. aliskanliklarimizi dusundum ayin parlak yuzunde; bize zarar veren ya da vermeyen vazgecemedigimiz aliskanliklarimizi. Vazgecmek zorunda kaldigimizda, icimizden gul dikenleri bogazimiza geliyormuscasina acilarimizi hissetim gecenin tam ortasinda. Sigaraya olan aliskanligimiz, devamli gittigimiz deniz kenari, sevgilinin ona ait kokusu, ayni bankta hatta farkina bile varmadan oturdugumuz sandalyenin yonu bile...
Herkes birkac dakika gozlerini kapatip aliskanliklarini dusunsun, farkina varamadigimiz aliskanliklarimizi; bircok sey yaptigimiz halde belkide sayamiyacagimiz bircok aliskanliklarimizi. Ne zaman farkina variriz bu aliskanliklarin? icimizi acittigi yani "aliskanliklarimizdan ayri kaldigimiz zaman". Aksam yemek icin oturulan saat, balkonumuzdaki manzara, sehrin alisilmis kokusu, TV seyrederken oturdugumuz koltuk, her aksam annemizin "cay iciyor musun?" sorusu, hatta bazen monotonlastigimizi bile dusunebiliriz; ama ayri kalinca anlarsin ekmek gibi, su gibi ihtiyac duydugumuzu. Ne yerdesindir ne gokte, kayan yildiz gibi kaybolursun karanlikta. taaa... ki yeni aliskanliklar edinene kadar, bu da yeni dogmus bebek buyutmek kadar zordur.
Ozluyorum kentimin kokusunu, ozluyorum aksam ustu dost sohbetlerini, ozluyorum alisilmis sozleri, ozluyorum hergun ekmek aldigim bakkali, ozluyorum aliskanliklarimi....