Boğazını temizledi. (Temizlenmiştir.)
“Demek beni bunun için rahatsız ettin ha!” dedi. Kaşlarını çattı.
“Demek beni bunun için rahatsız ediyorsun!” dedi. Odada yürümeye devam etti. Oda işte; milyarlarca odadan herhangi birine benzeyen, hiçbir yoksunluğu-zenginliği olmayan bir oda. İki sabit eşyanın arasında yürüyor. Masa-dolap... Belki de pencere-kapı. Sigara paketi-gün ışığı?
“Demek beni bu saatte...” Sustu. Çünkü kapı çaldı. Kapının ziline bastılar. Zile basılmaz; düğmeye basılır. Biri, kapının dış tarafında, hayır, kapının dışarı bakan tarafında, duvara monte edilmiş-kablolar vasıtasıyla-aracılığıyla-içerdeki zile elektrik akımı göndermek suretiyle-zili çalıştıracak-zilin ses çıkarmasını sağlayacak-aletin düğmesine bastı. Aman boşluk kalmasın! Çok dert açar; bunu en iyi devlet bilir...
Susmuştu hani?
Boğazını temizledi. (Temizlenmiştir.)
Kapıyı açtı : kapıcı.
“Demek, beni bunun için mi... Kahretsin!”
Kapıyı kapıcının yüzüne çarptı. (Bu bir deyim.)
