Annemin Elinden Tutup Gezmeye Razıydım

Benim hayatımda da kötü insanlar kazandı çoğu kez ve ben iyi bir insan bile olamadım en gereken zamanda. Kalbimi kıranların kalbini kıracak kadar becerikli değildim.

yazı resim

Çamurlu kaldırımlarda, kırık çıkık taşları atlayarak yolumda ilerlemeye çalışıyordum. O zaman gündüz müydü gece miydi anımsayamıyorum şimdi.
Bana eşlik eden bir de pireli sokak köpeği vardı.
Atkımın boynumu yemeğe başladığı kışlardan biriydi işte; eldivenimin sağ baş parmağı ile sol işaret parmağı delikti bi de onu hatırlıyorum,
ve o zamanlar yazılarıma ilham kaynağı olacak bir Aliye dizi müziği bile yoktu.

Montumun cebinde eski bir selpak olurdu hep, içinde sümüğümün kuruduğu ve benim içim çok yaştı.

'Neden iki çorap üst üste giymedim ki?' diye yakındığım yıllardı, bir türlü ısınmayan ayak parmaklarım ile başım dertteydi.
Sırtım ağrırdı günün sonunda içi tıka basa dolu sırt çantam yüzünden ve hep sağ kasığım çektirirdi uzun uzun yürümekten.

Duraklarda gözüme kestirdiğim iyi adamların, yaşlı teyzelerin yanında otobüs beklerdim.İnsanların iyi mi kötü mü olduğunu yüzlerinden okuyabildiğiniz dönemlerin sonuna yetiştim ben.

Lazım olduğunda bir türlü aradığımı bulamazdım çantamda ve İstanbul'da hayatının bir dönemini
bir takım kuyruklarda beni beklemekle geçiren insanlar yaşadı, Allah ömür versin hepsine tek tek.

Tanışmadığımız, tanıştırılmadığımız halde bana iyi davranan insanlar oldu; çok konuşmamadan rahatsız olanlar, susmama bozulanlar, suratsızlığımdan illallah getirenler...

En berbat göründüğüm zamanlara denk gelirdi en istemediğim karşılaşmalar.Sesim çatallı çıkardı o zaman, kekelerdim ara ara, kamuya açık bir alanda doğal ortamımda yakalanmış olmamın çelişkisi bir taraftan karşılaştığımıza sevinmiş gibi yapardım ve hep sakil kaçardı.

Benim hayatımda da kötü insanlar kazandı çoğu kez ve ben iyi bir insan bile olamadım en gereken zamanda.Kalbimi kıranların kalbini kıracak kadar becerikli değildim.

O zamanlar domatesin hapı yoktu ve her gün yenen bir elmanın faydalarından habersizdik.
Hayat gene pahalıydı ve kadınlar o zaman da ördüklerini giyiyordu.Ben hep karamsardım ve serinkanlı olamadım hiçbir zaman.

Aşkın Nur Yengi'nin 'Sevgiliye'sini başa alıp alıp dinlediğimizbir kasedi kullanılmaz hale gelene kadar kullandığımız zamanlar oldu, çok olağandı bu.

Ağzımıza dolanmış özlü sözler vardı mesela: Şans Doğru Zamanda Doğru Açıda Durmaktır.
'Sana da şansına da...' diyemedik, elimizde kalem kağıt üçgenler çizip, iç açı dış açı hesaplamaları yaptık.
Zaman kaybettik ya da iyi vakit geçirdik bu hangi açıdan baktığınıza göre değişir.

Beğenip de alamadığım kıyafetler, alıp da okuyamadığım kitaplar oldu.
Taksiye binmek keyifti o zamanlar da binecek param yoktu.
Cüzdanımda hep bir 30'luk telefon kartı bulunurdu.
Bere takacağıma saçımı iki yandan örmeye ve annemin elinden tutup gezmeye razıydım;
hem banel bulurdum kendimi hem de saçım bozuluyor diye istemezdim.
Kırmızı mantomdan utanırdım; manto dediğin siyah olurdu.

Tırnaklarım hep olmadık zamanlarda kırılırdı, dişlerimle kemirerek törpülerdim, işe de yarardı hani, sonrasında takılmazdı sağa sola.
Herkes Bellissima kullanamazdı o zamanlar ve ben de FA kolonya kokardım.
Sosyallik aynı zamanda biraz da evde oturmayı gerektirirdi, cep telefonu diye bir şey olmadığından.

Başım önüme eğik adımlarımı sayarak yürürdüm ve bir gün mutlaka içi dolu bir cüzdan bulacağıma inanırdım...henüz bulamadım.

Başa Dön