Antik Vazo
Uzun uzun diyarlardan geçiyorum
her defasında dönüp dolaştığım diyar sen oluyorsun...
Sen beni çözmeye çalışıyorsun
Ben seni çözmeye çalışıyorum
Meridyenlerde seksek oynuyoruz
Aynı dili konuşuyoruz
Üst üste kumdan heykeller yapıyoruz
Dört nal ile dolu dizgin gidiyoruz Gideceğimiz yöne
Yıldızlar dikiyoruz geceye uçan halı ile
Yeniden bahar oluyoruz Ve yeniden
Taze mor menekşeler dikiyoruz her defasında gözlerimize
Bir kısrak düşüyordu toprağa
Ekinler arasında dört nala gidiyordu
Buğdaylar tohuma duruyordu
Uçları sararıyordu başakların
Isınıyordu mevsim
Ah dört mevsimde bahar oluyordu
Ah dört mevsimde bahar oluyordu
Sana tümceler kuruyordum
İnsanlardan geçiyordum
Kategorilerden geçiyordum
Şartlar ve koşulardan geçiyordum
Felsefeden geçiyordum
Psikolojiden geçiyordum
Tüm yollar sana çıkıyordu her defasında
zaman zaman iyi
Zaman, zaman kötü
Zaman zaman basit
Zaman zaman özel
Zaman zaman zigzaglar çiziyorduk
Her defasında yürüyorduk aşkın ütopyasında
Zigzaglı sevişiyorduk düz yollarda
Bazen doğaya aykırı olup kusursuz oluyorduk
Sevmek ne ayıp ne günah oluyordu seni düşündüğüm zaman
Yaşam bir akıştı Ve ben Akıyordum sana doğru
Başlarda şakalaşmıştım senle
Aklımın nehrinden almadan çıkıyordum aşka
Dolu dizgin gülüşlerle
Tamda o anda Sepehri uzaktaki suyun yalnızlığını taşıyordu bana
Her defasında yüreğim atıyordu havlumu
Şimdi seni sil baştan yeniden Ve yeniden anlatıyordum aşka
Utanır bir meral oluyordum zaman zaman
Ve ağzıma acı biberler sürüyordum
Uzun uzun öpüşürdük Ellerimizin ülkesinde
Kimi zaman protesto çekerdim aşka
Araya 22 saat girerdi
Ya sen bana küserdin
Ya ben sana
Sana mektuplar yazardım
Sonrasında sen özür dilerdin
Öpüp sarmalardın beni
An şiir olurdu
Sağı solu karıştırıp sana yazdığım şiirleri arardın
Her defasında farklı bir yerde bulurdun
Şiiri okuduktan sonra buruşturup top yaparak atardık antik vazoya
Ve Her defasında basket diyerek
vakitsiz Misafirler gelirdi
Hızlı okuma kursuna giden sülüman
Annesinin gurur kaynağı olurdu
Gıpta ederdik sülümanın bu kadar birikimine Ve taşıdığı yüreğine
Ve sen En büyük sermaye yüreği olmalı insanın derdin
. Sonra resimler çekerdik
Bir çift gözleri olan
Çektiğimiz yerler ve gövdelerimiz olmazdı resimlerimizde
Analizler yapardık yaşama dair…
Vurgularımız hep insan ,hep aşk olurdu
Hep insan Hep aşk
Ve
Behçet Necatigil gökten bir yıldız alarak odaya girerdi her defasında
Tarihin hüzünlü ismi maria’ye şiirler yazardım
Bir feminist olarak
Resim yapardım da Vinci’ye inat.
Ben sen olurdum her tuvalde
,
her dokunuşta
Aşkın resmini çizerdim
Salonun ortasında
Antik bir vazoya gelişi güzek sıkıştırılmış şiir kırıntıları
Kırıntıları gagalayan iki kumru
Kumrular sevişirdi tuvalde…
Ve
biz Her defasında tanrıya derdik ki: Dosta düşmana aşk.
Aşka müdahaleyi gereksiz ve yapay bulurduk
by Meral YILDIZHAN