Aşka Çırak Ölüme Usta

Şair İhsan Tevfik Kırca’dan söz ediyoruz. Araştırmacı, yazar, şair ve edebiyat öğretmeni… İlk Şiir Kitabı olan “Dipsuları” ile edebiyat dünyasında bir çıkış yakaladı. İçindeki aşkı, sevgiyi ve melankoliyi farklı bir bakış açısı ile dile getirdi

yazı resimYZ

Erzurum’da Atatürk Üniversitesi Fen edebiyat Fakültesi’nde 4 yıl aynı sınıfta idik. Aynı dertleri paylaştık. Aynı sıkıntılara ortak olduk. Platonik aşkı yaşadık…
Şair ruhluydu. Çılgın bir tarzı vardı. Bu nedenle ona “Rint” diyorduk. Farklı düşünceleri, güzel söylemleri, inci gibi dizeleri vardı. O nedenle de herkes tarafından “Üstat” diye anılırdı.
Sivaslıydı. Suşehri’nde 1967 yılında Dünya’ya gelmişti. Mübadele yıllarında Sivas’a Suşehri’ne göç eden bir ailenin oğluydu.
Üniversiteden sonra yüksek lisans yaptı. Şiir yazmaya devam etti. Hiç kopmadı şiirden. Kendini hep şiirin hizmetçisi, ağır bir işçisi olarak gördü. Şiirleri ve yazıları, ulusal gazetelerin kitap ekleriyle “Buruciye Edebiyat”, “Papirüs”, “Eliz Edebiyat”, “Kurşun Kalem”, “Şiirliçıkın”, “Sonra”, “Mühür”, “Üç Nokta”, “Kitap-lık”, “Yazlıkaya” gibi birçok dergide yayınlandı. “Şiirliçıkın” adlı şiir-edebiyat dergisini 30 sayı çıkardı.
Şair İhsan Tevfik Kırca’dan söz ediyoruz. Araştırmacı, yazar, şair ve edebiyat öğretmeni…
İlk Şiir Kitabı olan “Dipsuları” ile edebiyat dünyasında bir çıkış yakaladı. İçindeki aşkı, sevgiyi ve melankoliyi farklı bir bakış açısı ile dile getirdi…
5 yıl aradan sonra ikinci şiir kitabı ile geldi şiir dünyasına… “Bedreddünem dedim, işte zatıma bir başka halce baktım” diyen şair, kendine ve içinde yaşadığı topluma “bir başka halce” bakmayı denemiş. Bireyselliğin ve toplumsallığın iç İçe girdiği naif şiirler kaleme almış. Şairin son şiirlerinde belirginleşen şey, insan sevgisinden halk diline ve geleneğine bağlanan, nerdeyse onun sevgisinden kopan aşık edebiyatına, koşma, mani, güzelleme, ağıt, taşlamaya yanaşan, yarım benzerlikler taşıyan yerdir:
İSHAK
Sabah olmadan gülü övme
Akşam olmadan günü

Dolanıdurur karşı bağlarda
Bir ateş düğünü

Yaz geçti dönüp görmedim
Üveyiklerin sana güldüğünü

Gelseydin eskisi gibi gelseydin
Gösterirdim suların başağa yürüdüğünü

Gün kavuştu el ayak çekildi
Gördük İshakların saraya döndüğünü

İshak ishak ey can
Ruhuma gizinden nişane bırak
İshaklar çağrışıyor öyle deli ki gece
Tüm ölüler ayakta el ediyor sessizce

İçten, samimi ve bir o kadar da güzel söylemler… Çekiyor insanı İhsan Tevfik Kırca’nın şiirleri… Alıp götürüyor başka diyarlara… Yormuyor, sıkmıyor, bunaltmıyor… Hafif… Ucu açık sanki… su gibi saf, su gibi berrak, su gibi akıp gidiyor işte…
Durmuyor şair… Durmadan da yazıyor, üretiyor… Bu sene üçüncü şiir kitabıyla merhaba dedi şiirseverlere… “Sevgiye Durmak” dedi son eserine… Kitabını imzalayarak bana da sundu “Sevgili kardeşime bir ömür boyu “Sevgiye Durmak” kardeşlik borcumuz olsun…” diyerek…
Sevgiye Durmak
Kurulmuştur evrenin büyük saati
Yürür dururuz hep
Bir masal zamanı içinde
Asırlık çınarlar titreyen menekşeler
Dururlar rüzgara karşı akıl sormaya
Bilmezler ki
Yürek sorulur sadece ulu rüzgara

Ova çiçeğe
Dağ börtü böceğe durur
Ovada ıslık olur da
Yine bana döner sesim
Yapraklarımı değil kalbimi okur
Yedi dağın fırtınası

Yağmur, boran, kar, kırağı
Doğanın ve delişmen yaşamın
En eski sözlüğüdür bu
Devredilir dilden dile
Suya dönüşen kalplerde

Güneşten ve evrenden daha öte
Bir ışık sızar sonra
Çiçeğe durur akasyalar, erguvanlar
Ben sevgiye dururum yüzümü usulca

Dördüncü Türkoloji buluşması için Girne’de buluştuk şair dostumla… Eski günlerimizi yad ettik… Şiirler okuduk, sevgimizi anlattık… Saatlerce edebiyat, sanat konuştuk… Yarenlik ettik…
Ne kadar da güzel olurmuş meğer eskileri konuşmak…

Başa Dön