Bu kaçıncı karşılaşmamız seninle, bilmiyorum
Ama bu kez senden hiç korkmuyorum
Çünkü artık senin yoklamalarına alıştım
Meğer insanların korktuğu sen değilmişsin
Ölümün ta kendisiymiş, bunu anladım
Sende bir emir kulusun
Elçiye zeval olmazmış, ne duruyorsun?
Hadi sen bir başarının daha zevkini yaşa
Bense artık kalayım sonumla başbaşa
Çıkayım artık kaçınılmaz yolculuğa
Uzun… meçhul… soğuk yolculuğa…
Hatırlıyor musun? …
Önceleri hep dar anlarımda çıkardın karşıma
Ya bir yığın hurda arabanın arasında sıkışıp kalmışken
Ya ciğeri beş para etmezlerin namlusu üzerime doğrulmuşken
Ya hayata küsmüş, terkedilmiş, üzgün bir anımda
Bir uçurumun kenarından aşağıya bakarken
Ya da yeri ve zamanı senin seçtiğin bir anda
Hep ani sürprizler yapardın bana…
Bugün sürpriz yapma sırası bende
İşte bu kez ben çıktım senin karşına
Korkmuyorum artık ne senden, ne ölümden, ne de unutulmaktan
İyi hazırladım kendimi, hazırlıklıyım bu ana
Göreceğimi gördüm, dersimi aldım hayattan
Çekirge bir sıçrar, iki sıçrar, boyunun ölçüsünü alırmış sonunda
Al işte mezura, işte boyum… Al işte ruhum…
Ha bugün ha yarın, ne farkeder
Nasılsa senin değil mi son soluğum…
Woerden, 16-05-2003
Wörgl, 05-07-2003