tüm o çocuklar...
nasıl da soluyorlar mart’ın baharını ,
nasıl da veriyorlar mart’ın baharını ,
nasıl da oluyorlar yüzümün yağmurları.
yanaklarına değin al al topukları
ve keskin yasemin kokusu
baharın müjdecileri ;
tüm siz çocuklar..
.sizsiniz şairlerin yaşları.
mevsimlerin üzerine biriken karlarda her birinizin gözleri.
siz çocuklar,
bu denli yalnızca sizler beklersiniz;
kar mevsimini.
bakışları ve düşleri hep o karlara çevrili ‘eller’
çünkü biliyorlar;
gece gece biriken karlardan adam yapacaklar ‘gözler’
şöyle ; renkli burunlu kara gözlü .
beyaz toplarla adam vuracaklar savaş misali ‘dudaklar’
misal bu ya ; ağlayacaklar ve sinirlenip daha büyük toplarla ,
savaşacaklar.
gözleriyle ellerine ağlayacak ,
dudak bükecek ,
savaşacaklar.
nasıl da oluveriyorlar yaz yağmurları
nasıl da oluveriyorlar gökkuşakları
nasıl da oluveriyorlar mart’ın baharı
çocuklara..
onlara!
. sizsiniz mart’ın ve martıların baharı .
misketlerin yakıcılığından ve vuruculuğundan insanların ,
her nasılsa objektiflerin arkasına gizlenmiş karelerden ;
çocuk yüzü karelerden
çocuk eli , adam kederi karelerden
eylül’ün karşı konulmaz baharına yazıyorum.
.sizsiniz şiirin gözyaşları..
nasıl da noktalıyor kalbim kötü satırları.
Savaşırcasına iğneliyor virgüllerim ,
füzeler patlıyor ünlemlerimden !
belleğimde aynı çocuk yüzler oynamak istiyor ve sallanmak martın baharına.
hala nasıl da titriyor elleri
yere düşüyor ve yağıyor karsız bombalar ,
sesleri çıkmıyor çocukların
ve savaştan başka kimse ağlamıyor.
.çavdar tarlasında ya da o mısralarda ,
salinger ya da ben
sizsiniz şairlerin aklındaki.
sizsiniz mekanik yağmurların ve misketlerin altındaki.
ve anneleriniz ,
babalarınız ;
her birinizin
ve siz
her biriniz..
..savaşan bombaların ve füzelerin altındaki yüreklerinizi
ellerinizi , gözlerinizi ve mısralarını dudaklarınızın
hissedebiliyor ‘insan’
mekanik misketlerden başka misketlere doğru ilerlemeniz umuduyla diyor..
affedin ne olur ;
şiiri olmaz savaşın , sanatı da ; şiirini yazmıyorum ben de ;
içimdeki savaştan bir iki sayfa , hepsi o.