Ayrımsayamıyorum, çok mu kırılgan oldum hayata.
Bu yaz doğduğum köye gittim. Yüzünü çeviriyordu baktığımda gözlerine. Bekaretini yitirmişti. Temizleneceği çağlayanları kurumuştu. İki elimle dökük orman saçlarına dokunup yüzünü çevirince
anladım neden saklandığını. Oturduğumuz evi yıkmışlar yüzünün tüm kemiklerini kırmışlardı.
Ağlamaya başladı cılız pınarları aktı gözlerinden.
Neden? dedi. Neden terkettin beni bunca yıl?
Çok ağladım, ormanlarımda çakalların acı ulumalarında. Çok acıdı ellerim ağaçlarımın her yanışında. Yüzüme her kırışık doğuşunda koşarak balık tutmaya kaçtığın patika yollarımı otlar kapladı. Her fırtınada salıncak iplerini astığın tavan direklerim kırıldı. Erik ağaçları hep seni son kez görmeyi istedi kurumadan önce. Koca kiraz ağacı kesilmeden.
Şimdi git yüksek apartmanlarda otur. Beton patikalarda yürü akşam üstleri. Sinemalarda ve düşlerinde ara eski günleri.
Çalış Köyü