Senden habersiz akşamların ortasında
Aşkı ellerimle boğduğum o zamanlar
Bir pervanenin ateşe aşkı kadar
Ölüme uçmaya hevesli olduğum zamanlar
Bakirliğin umudu gezinirdi yüreğimde
Her gece düşlerime taşırdı seni
Beyaz giysin masum yüzün gözlerindeki hüzün
Tuttuğum zaman ellerini tebessümün
Sevgiyi ellerimle tutacağıma inandırırdı beni
Şimdilerde sonsuz okyanusun ortasında
Büyük dalgalara bıraktım bedenimi
Ve hala bir deniz kızı olup beni
Kurtarmanı bekleyecek kadar
Hesapsız ve anlamsızım.
Her saniye seni soluyan akşamların ortasında
Aşkı ellerime sığdıramadığım bu zamanlar
Umudumu boğmak için tenha bir yer aradığım
Uzun yol şileplerine imrendiğim zamanlar
Sensiz düşlerin peşinde dolaştığım
Hayalinle dolu bu kuyudan çıkmak için
Çırpındığım bu zamanlar
Kurtuluşum son sözlerin olur, kopardığım
Son yaprak gibi bu en ince aşk romanından..
Biliyorum,
Asırlardır umutsuz aşkların bestesidir hayat
Geceler saçlarına değen rüzgarın sessizliği
Sabah güzelliğine vuran güneşin sensizliğidir
Hüzün denizini besleyen en büyük damar
Gözyaşlarıdır acımasız bulut gözlerinden sonra yağan
Ve bu zamanlar açmak üzeredir ayrılık çiçekleri
Anladım,
Zamanı geldi kurak bahçesine girmenin aşkın
Öldürmelisin sevgi tomurcuklarını biriktirdiğin
Bitti artık geçti tükendi sevda mevsimin
Topla utangaç umutlarını gidiyoruz
Yalnızlığın sinsi dikenli kollarına.
Orada ne öldüren sözler yetişir
Ne karşılıksız sevda gülleri
Bir unutkanlık otu, bir taş kalp çiçeği.