Bana Mavi Bir Ad Lazım

yazı resim

Canımdan bir parça kan aktı yere
Süzüldü geçmişimden çok hatırladığım
Ama geleceğime taşıyamadığım bedenime
Bir parçam oracıkta kurudu
Döve döve kırmaya çalıştığım kabuğumdan
Kurgusu kural tanımayan kuşkucu hergele
Ve asi bir çocuğun ergin kokulu terinde
Saklıyorum içimde ne varsa
Az az kendime yetecek kadarımı yaşıyorum içimde
Paylaştıkça duvar örülüyor bir yandan geçmişime
Bir yandan da gizil duvarlarım yıkılıyor yanı başımdaki bahçeme
Seviyorum seni aşk!
Yeni gözlerin ve başka bakışların var siluetimde
Sahilde çay içmek yerine
El ele tutuşlarımız olacak belkide
Köşedeki izbede

Kaderine terkedilmiş bir yağmur
Odamın penceresine diz çöküp yalvarıyor
Odamın penceresi ağlıyor
Son ses yunanca bir müzik eşlik ediyor
Odamdaki karanlığa,
Üzülüyor içim ama yapacak bir şey yok
Geçmiş gecikmiş bir aşkın şimdisi oluyor
Ağlıyorum penceremdeki yağmura
Sonra bir sigara yakıyorum
Ardı ardına yağan yağmura
Ardı ardına yaktığım sigaramla eşlik ediyorum

Ey derin bakışın ince mavisindeki adam!
Saklımda tutamadığım her iki dünyamın
Dışa keskin yansıması oluyorsun
Ben ağırım, ben usulum, ben suskun
Adını koymadığım bir kalabalıklığımda
Hem kendimde hem benimle hem de yalnız
Sıkıca tutuyorum elinden
Elim kanıyor, kardaki izin can yakıyor

Canımdan kan akmıyor artık, şimdi fark ettim
Parçalarım tamamladı kendini
Geleceğimde geçmişimden taşıyamadığım
Ağır yükümle kurumuş yanlarıma bakmadan ayaktayım
Kabuğum yok artık, kurgum kuşkuculuğunu yitirdi
Güçlüyüm, gücüm yetti kendime
Zamanında biraz biraz yaşadığım kendim
Bu zamanıma kadar beni getirdi

Sahilde yudumladığım çay, izbede tuttuğum el
Bakmaya alıştığım gibi unuttuğum gözler.
Gitmiyorum artık o köşedeki izbeye
Derin bakışında izim kaldı, mavin tenime bulandı
Adından yaşamımı ördüğüm gecede
Sana kendimi harf harf şiire boyadım,
Adımı koyamadım
Başka yaşamlar düşledim
İçime bir duvar ördüm Arnavut kaldırımı taşlarından
Şimdi benim şiirime bir ad lazım
Ey derin bakışın ince mavisindeki adam!

Başa Dön