Bayburtlu Zihni

Laleyi sümbülü gülü har almış Zevk u şevk ehlini ah u zar almış Süleyman tahtını sanki mar almış Gama tebdil olmuş ülfetin çağı

yazı resimYZ

Doğduğu yıl konusunda farklı görüşlerin olduğu Bayburtlu Zihni; kimi kaynaklara göre 1795, kimi kaynaklara göre 1797, kimilerine göre 1801 doğumludur. Ölüm yılının ise 1859 olduğu bilinmektedir.

  1. yüzyıl halk şiiri, divan şiirinden etkilenilen bir geçiş dönemidir. Bu dönem şairlerinin ortak özelliği, halk şiiri özelliklerini taşıyan şiirlerde dilin biraz daha ağır olması, söz sanatlarının kullanılması, aruzun ahenk özelliklerinin etkisinde kalınmasıdır.

Bayburtlu Zihni, Bayburtta doğmuş, öğrenimini Erzurum ve Trabzonda yapmıştır. İyi bir medrese eğitimi alan Zihninin gerçek adı Mehmet Emindir. İstanbulda 1815-1825 yılları arasında Mustafa Reşit Paşanın divan katipliğini yapmış, Anadoluda çeşitli memurluklarda bulunmuştur. 1828 yılında Bayburta döndüğü zaman Doğu illerimizin bir kısmının Rus istilasına uğradığını ve Bayburtun da bu istiladan nasibini aldığını görmüş, perişan olan ve yurtlarından uzaklaştırılan memleketinin haline çok üzülmüş ve çok iyi bilinen şu şiirini yazmıştır:

Vardım ki yurdundan ayağ göçürmüş
Yavru gitmiş ıssız kalmış otağı
Camlar şikest olmuş , meyler dökülmüş
Sakıyler meclisten çekmiş ayağı

Hangi bağda bulsam ben o merali
Hangi yerde görsem çeşm-i gazali
Avcılardan kaçmış ceylan misali
Kaçmış dağdan dağa yoktur durağı

Laleyi sümbülü gülü har almış
Zevk u şevk ehlini ah u zar almış
Süleyman tahtını sanki mar almış
Gama tebdil olmuş ülfetin çağı

Zihni derd elinden her zaman ağlar
Vardım ki bağ ağlar bağıban ağlar
Sümbüller perişan güller kan ağlar
Şeyda bülbül terk edeli bu bağı.

Divan şiiri mazmunlarından ve Osmanlıca terkiplerden yararlandığı bu şiirinde Zihni, sembolik ifadeler kullanmış, alegorilere başvurmuştur.

İşgal sonrası Bayburta dönen şair daha sonra hacca gider, Mısıra , Akkaya ; Doğuyu ve Karadenizin bazı bölgelerini dolaşır. Şiirlerinde İstanbulun Abdülmecid Han devrinde yaşamış efendi, nazik, olgun ve asil havası vardır. Onun tanınmasında ve sevilmesinde en çok koşmaları etkili olmuştur.

Ah elinden zülfü kemendim benim
Müjgan değdi sinem yaralandı gel
Günbegün artmakta derd ile gamım
Uç verdi yaralar sıralandı gel

Gamdan hisar oldu meskenim yurdum
Tükenmez avazım okunmaz virdim
Üç değil beş değil yüz oldu derdim
Yüklendi gam yüküm kiralandı gel

Zihniya tekin dur haftada ayda
Sevip ayrılmada ne buldun fayda
Azrail göğsümde canım hey heyde
Gözlerimin akı karalandı gel

Divan şairi olmayı çok isteyen şairin Divan adlı bir eseri, Sergüzeştnâme adlı bir mesnevisi vardır. Kitab-ı Hikaye-i Garibe uzun soluklu bir düzyazı çalışmasıdır.

Bayburtlu Zihniden söz etmişken hicivlerinden söz etmemek ona yapılmış büyük bir haksızlık olur. Haksızlığa tahammülü olmayan şair, taşlamalarında ve toplumsal eleştirilerinde diğer şiirlerinde olduğu kadar nezaketini korumaz. Asalak tipler, rüşvet, yolsuzluk, memuriyet yaptığı günlerde karşılaştığı olumsuzluklar karşısında susmaz. Acımasız ve açık sözlüdür.

1859 yılında memleketi Bayburta dönerken Trabzon civarındaki Olasa köyünde ölmüştür.

Katip sen yaz, seba sen de kerem kıl
Götür arzıhalim yare tez elden
Naziktir efendim, nezahetli bil
Gönderelim o dildâra tez elden

Katip çok uzatma harfi , imlayı
Hemen yaz , derdime iste devâyı
Kerem et bekletme bâd-ı sabayı
Azmeylesin o didâra tez elden

Hasretli dîdeme nem mi gönderir
Hicran mı gönderir gam mı gönderir
Kendi gelir yâ merhem mi gönderir
Zihni, zahm-ı dil-i zâre tez elden

Bayburtlu Zihni

] ]

Başa Dön