Beklenmeyen Sevda Yağmuru
Yıkıntılar içerisinde tozlarımı
silkelemeye çalışırken karşılaştım O'nunla...
Daha tanımadan, bilmeden beni
sevda bahçesinde açan son gülü,
şarkılar söyleyen dili,
gönül trafiğinde tek yönlü yolu
olmuştum birden...
Gönlünden çıkan dumanlar mavi gökkubeyi delip
özlem halıları dokumaktaydı ....
Tüm evreni sevdasına hazırlar gibiydi....
Oysa
duymayan bir yabangülünün dalındaydı...
Tek başına sevdasını taşımaya devam ederse
nasıl yorulacağının
ayrımında bile değildi
sarhoşluğundan..
.
O sevda kemanının tellerini titrettikçe
uzun, kat kat rengarenk eteğim;
elimde tefim, kulağımda gülüm;
parmaklarımda zilim;
belimde parlak kemerimle
ateş etrafında döne, döne
istiyordu raksetmemi önünde....
Oysa
bilmiyordu benim bahçemde
tüm çiçekler köklenip
bir yolun kenarına yığılmıştı...
Sarhoştu besbelli sevdasından
ama benim aklım başımdaydı,
ve bir daha da yitirmemeye kararlıydım.
Her akılsızlığımda
başıma binbir türlü dert eklemiş biriydim,
ve en sonuncusu
en acısı olmuştu benim için....
Masmavi umutlarım,
çocuksu masumluğumla koştuğum,
yüreğimi sonuna dek açtığım biri,
çıkarı uğruna kurduğu yalan sevdasında
hiçbir şeyi olmadığımı
öğrettmişti bana..
Önce bencilliği, ihaneti tattım,
ardından iftiralar denizinde boğuldum...
Bu da yetmedi,
öfke değirmeninde unufak edilmeye çalışıldım....
Fakat tüm yaptıklarına rağmen güçlüydüm,
yılmamıştım meydan okurca O'na...
Benim yüzüm kara değildi,
sevmek, herşeyiyle sevmek suçsa
eyvallah, "suçluydum"...
Ayaktaydım
fakat çoktu yorgunluğum...
Sevda çöllerinde
dolaşmaya yoktu gücüm...
.
Bir sevda uğruna
yirmi yıl bekleyen biri
nereden bilecekti ki bunları?
Sevdiği uğruna
sakladığı yaşları okyanus yapıp
biriktiren biri
düşünebilir miydi ki
yaşadığım çirkinlikleri,
taşıdığım nefreti, öfkeyi?
"Ben aşka tövbeliyim "dedikçe
adımı yaptı "sevda cimrisi".....
Gönlünde terörist eylemler yapan biriydim.
Sitemlice
"Sen söyleme, seviyorum, de me.....
Sevdalar denizinde kulaç kulaç yüzerken,
kaçabileceğini zannet...
Benden minnet bekleme artık, istemiyorum.
Gönlüm sana değil ,
senin gönlüne muhtaç.
Duymak isrediğim o iki sözü
sakın söyleme Çirkin Çingenem.
Ben seni seviyorum.
ben seni seviyorum,
sen söyleme"
deyip sakladı yaşlarını..
İstemiyordum üzmek,
istemiyordum kahretmek
dürüsttü, açıktı
ve netti her şeyiyle
fakat ben darmandağınık olmuş gönlümle
O'nunla yarışamazdım
sevda arenasında....
"Benim gönlüm onmaz,
seni oyalamayayım,
sen başka bahçelerde gezin,
seni hak eden biriyle"
dedim incindi...
"Zamana bırakalım"
dedim,
"zaman acımasızdır, sevdayı toprağa gömer"
dedi....
.
Sözcükler kayboluyordu karşısında
bilemez oldum diyeceğimi.....
Kanadı kırılmış bir güvercindim
nasıl uçardım mavilerine ????
Beklemediğim sevda yağmuruydu
bardaktan boşanırca yağan üzerime,
hazırlıksız yakalanmıştım .....
Tepeden tırnağa çırılsıklam ıslanıp,
damlaların içimi delip
girmelerinden korkuyordum....
Avuçlarımı uzattım,
tutmaya çalıştım olmadı
kaydı gitti her biri ardı, ardına....
Ya kaçacaktım arkama bile bakmadan,
ya da başımı gökkubbeye dikip
sorgusuz, içten, karşılıksız
sadece yağmak için yağan bu yağmurda
ıslanacaktım korkularımla.....
Beklenmeyen bir yağmur
yağıyordu sessizce...
Yoksa, yoksa gene, gene mi ??????
Nesrin Göçmen
28 Mayıs 2004