Beklenmeyen Sevda Yağmuru

Beklenmeyen sevda yağmuruydu bardaktan oşanırca yağan üzerime, hazırlıksız yakalanmıştım işte..... Tepeden tırnağa sırılsıklam ıslanıp, damlaların içimi delip girmelerinden korkuyordum.... Avuçlarımı uzattım, tutmaya çalıştım olmadı kaydı gitti her bir

yazı resim

Beklenmeyen Sevda Yağmuru

Yıkıntılar içerisinde tozlarımı

silkelemeye çalışırken karşılaştım O'nunla...

Daha tanımadan, bilmeden beni

sevda bahçesinde açan son gülü,

şarkılar söyleyen dili,

gönül trafiğinde tek yönlü yolu

olmuştum birden...

Gönlünden çıkan dumanlar mavi gökkubeyi delip

özlem halıları dokumaktaydı ....

Tüm evreni sevdasına hazırlar gibiydi....

Oysa

duymayan bir yabangülünün dalındaydı...

Tek başına sevdasını taşımaya devam ederse

nasıl yorulacağının

ayrımında bile değildi

sarhoşluğundan..

.

O sevda kemanının tellerini titrettikçe

uzun, kat kat rengarenk eteğim;

elimde tefim, kulağımda gülüm;

parmaklarımda zilim;

belimde parlak kemerimle

ateş etrafında döne, döne

istiyordu raksetmemi önünde....

Oysa

bilmiyordu benim bahçemde

tüm çiçekler köklenip

bir yolun kenarına yığılmıştı...

Sarhoştu besbelli sevdasından

ama benim aklım başımdaydı,

ve bir daha da yitirmemeye kararlıydım.

Her akılsızlığımda

başıma binbir türlü dert eklemiş biriydim,

ve en sonuncusu

en acısı olmuştu benim için....

Masmavi umutlarım,

çocuksu masumluğumla koştuğum,

yüreğimi sonuna dek açtığım biri,

çıkarı uğruna kurduğu yalan sevdasında

hiçbir şeyi olmadığımı

öğrettmişti bana..

Önce bencilliği, ihaneti tattım,

ardından iftiralar denizinde boğuldum...

Bu da yetmedi,

öfke değirmeninde unufak edilmeye çalışıldım....

Fakat tüm yaptıklarına rağmen güçlüydüm,

yılmamıştım meydan okurca O'na...

Benim yüzüm kara değildi,

sevmek, herşeyiyle sevmek suçsa

eyvallah, "suçluydum"...

Ayaktaydım

fakat çoktu yorgunluğum...

Sevda çöllerinde

dolaşmaya yoktu gücüm...

.

Bir sevda uğruna

yirmi yıl bekleyen biri

nereden bilecekti ki bunları?

Sevdiği uğruna

sakladığı yaşları okyanus yapıp

biriktiren biri

düşünebilir miydi ki

yaşadığım çirkinlikleri,

taşıdığım nefreti, öfkeyi?

"Ben aşka tövbeliyim "dedikçe

adımı yaptı "sevda cimrisi".....

Gönlünde terörist eylemler yapan biriydim.

Sitemlice

"Sen söyleme, seviyorum, de me.....

Sevdalar denizinde kulaç kulaç yüzerken,

kaçabileceğini zannet...

Benden minnet bekleme artık, istemiyorum.

Gönlüm sana değil ,

senin gönlüne muhtaç.

Duymak isrediğim o iki sözü

sakın söyleme Çirkin Çingenem.

Ben seni seviyorum.

ben seni seviyorum,

sen söyleme"

deyip sakladı yaşlarını..

İstemiyordum üzmek,

istemiyordum kahretmek

dürüsttü, açıktı

ve netti her şeyiyle

fakat ben darmandağınık olmuş gönlümle

O'nunla yarışamazdım

sevda arenasında....

"Benim gönlüm onmaz,

seni oyalamayayım,

sen başka bahçelerde gezin,

seni hak eden biriyle"

dedim incindi...

"Zamana bırakalım"

dedim,

"zaman acımasızdır, sevdayı toprağa gömer"

dedi....

.

Sözcükler kayboluyordu karşısında

bilemez oldum diyeceğimi.....

Kanadı kırılmış bir güvercindim

nasıl uçardım mavilerine ????

Beklemediğim sevda yağmuruydu

bardaktan boşanırca yağan üzerime,

hazırlıksız yakalanmıştım .....

Tepeden tırnağa çırılsıklam ıslanıp,

damlaların içimi delip

girmelerinden korkuyordum....

Avuçlarımı uzattım,

tutmaya çalıştım olmadı

kaydı gitti her biri ardı, ardına....

Ya kaçacaktım arkama bile bakmadan,

ya da başımı gökkubbeye dikip

sorgusuz, içten, karşılıksız

sadece yağmak için yağan bu yağmurda

ıslanacaktım korkularımla.....

Beklenmeyen bir yağmur

yağıyordu sessizce...

Yoksa, yoksa gene, gene mi ??????

Nesrin Göçmen
28 Mayıs 2004

Yorumlar

Başa Dön