Belgesel Yapmak

Kendileri ‘dış ses kullanmamak’ diye nitelendiriyorlar bu durumu. Film kendisini anlatıyor. Şöyle ki onların belgesellerini izlerken kafamda bir soru işareti oluşuyor. Bir süre sonra bu sorumun cevabını alıyorum.

yazı resim

Bir konuyu incelemeye karar veriyorsunuz ve araştırmaya başlıyorsunuz. Bir konuda belgesel yapmak için bu konunun incelemeye değer ve belgelenmesi gerektiğine karar vermeniz gerekiyor. Bu konuda çalışan ve kısa sürede başarılı yapımları olan birçok belgeselde katkısı olan arkadaşlardan Yasin Ali Türkeri ve Serdar Güven ile yaptığım söyleşileri sizlerle paylaşmak istedim.

Burada onların yaptığı belgesellerden ziyade bakış açılarını vermeye çalışacağım. Zira onların filmografileri konusunda ki bilgilere ulaşabilirsiniz. Ben ise onları farklı bir açıdan anlatmaya çalışacağım.

İki arkadaşın da ortak yönleri olduğu gibi belirli konularda yetkinleşiyorlar. Yasin Ali Türkeri yönetmenliğini yaptığı ilk belgeselini 2006 yılında çekmiş. Bu belgeseli üzerinde çalışmaya 2002 yılında başlamış. Bu süre biraz uzun olsa da normal koşullarda işe başlamadan önce ciddi bir araştırma süreci var. Bir konuya karar verdiğinde ne zaman başlayabilirsin diye soruyorum. ‘ Yaptığım araştırma sonucu Hikâyeyi yakalayabildiğim zaman’ diyor. İşte, burada hikâyeyi yakalamak kolay değil. Hikâyeyi yakaladınız gerisi de kolay değil. Mesela ‘Manastır Doğum Yerim’ de Hayri Demirovski vefat ediyor.

Hayri Demirovski’nin doğduğu bölgede geniş bir alana yayılmış olan şarkıları anonim olmuş. Bu şarkıları hiçbir ticari kaygı taşımadan üretmiş. ‘Elveda Rumeli’ dizisinde de kullanılmış.

Yasin Ali Türkeri, yönetmen kimliği yanında iyi bir kurgucu iken Serdar Güven, yapım ve yönetmenliğini yaptığı belgeselleri olduğu gibi görüntü yönetmenliği alanında kendini geliştiriyor. Kendi belgesellerinde kameramanlığını kendisi yapmayı tercih ediyor. Kameraman açısından olsun yönetmen açısından olsun belgeselci bakış açısı gerekiyor. Çalışma esnasında önceden belirlenen projeye uygun kadrajları kareleri yakalamak gerekiyor. Serdar Güven’in deyimiyle ‘ Kurmaca olmayan anlardan belge oluşturuyorsunuz.’

Serdar Güven de Yasin Ali Türkeri de klasik belgeselcilerin tercih ettiği anlatıcı kullanmayı tercih etmiyorlar. Kendileri ‘dış ses kullanmamak’ diye nitelendiriyorlar bu durumu. Film kendisini anlatıyor. Şöyle ki onların belgesellerini izlerken kafamda bir soru işareti oluşuyor. Bir süre sonra bu sorumun cevabını alıyorum. Bunu onlarla paylaştığımda ikisi de güldüler. Yaklaşık 30–40 saatlik bir görüntü alıyorsunuz bu kurmaca olmayan görüntülerden senaryoya sadık kalarak belgeselinizi oluşturuyorsunuz ve bir anlatıcınız yok. Üstelik yapımınızda sinema estetiği kaygıları taşıyorsunuz. Dört bilinmeyenli denklemi çözmek diye nitelendiriyorum ben bu işi.

Başa Dön