Ahşap bir pencerenin önüne oturarak izledim bugün seni...
Vurmak için koştuğun top bir gün ardından koştuğun dünya olacak ve belki de vuran sen değil o olacaktı...
Gözlerimi yukarı doğru kaldırdığımda boynu bükük bir çınar karşıladı beni. Belki sen çınarlar gibi uzun yaşayacaktın, yıkılmaz gözükecektin ama mutlaka yaşlanacaktın ve seninde belin bükülecekti. Son baharı yaşıyacaktın umutsuzca, ölümü yakıştıramayacaktın kendine ama kış senide vuracaktı; baharı görmeden gidecektin sessiz yolculuğuna...
Ben mi?
Ben yine seni izlediğim pencerenin önünde oturacağım, düşüp dizlerini kanattığında, ağlayarak geldiğin yerde, yine kollarımı açıp "tamam geçti gel buraya diyeceğim" fakat bu sefer kanayan dizlerin değil belki "yüreğin" olacak ama ben bi anne sıcaklığıyla saracağım seni, ne kadar büyümüş olsan da, zamana yenilmiş olsanda sana sarılmaktan çekinmeyeceğim..
Çok yükseklere geleceksin hayat denen bu yolculukta, beni tanımamazlıktan geleceksin belki de ama bu beni sana dua etmekten alıkoymayacaktı ve yine belkiler saracaktı benliğimi..
Belki gelir sarılır boynuma,
Belki yine yatar dizlerime ve yine okşarım saçlarını huzurla,
Ve belki sessiz yolculuğuma çıkmadan medil sallayabilirsin bana...