bir sızı inceden,
adresi belli değil ama.
bir ağırlık,
belki benim, belki çevrenin.
kulaklarımda tiz bir ıslık.
bakıp, göremediğim,
duyup, cevapsız bıraktığım
bir etten çember etraf.
annem köşeye sıkışmış,
dudakları titrek,
bakışları korku kaplı, ürkek.
tanımadığım bir çocuk kafamda.
elleri alnımda.
sırtüstü yatmışım yere
ayaklarımı havaya dikmişler.
nalları dikmiş bir at.
izlediğim ilk müzikal
atları da vururlar.
ölümle burun buruna
nefes nefese hayatla,
dudakları son kez birbirine değen
iki sevgili gibi.
şehvetli ve buruk.
ağlamaklı bir ses
gözlerinden akıtamayan
burnunu çeken azrail.
herkesin çaresizliği,
boşluğu bakışlarımın,
gözlerim açık,
saplantılı ayaklarıma.
ayaklarım serin bir rüzgarla havada.
burnumda limon çiçeği,
öyle bir çektim ki içime
hayata sevdam öyle içerden
tutunmak istedim.
neye olduğu
nasıl olduğu
önemli değil
yalnızca tutunmak
tek bir cümle
tutundum.
nesnesi yok.
zamanı yok.
rengi yok.
kimsesi yok.
bir kez daha tutundum,
ağlama anne.