Boşluğu tuttum o an. O an anladım; geride kalmak, yoksullaşmak, kaybetmek kavramlarının üzerimde ne kadar iyi durduğunu. O güne kadar içimde taşıdığım, kalbimden sırtıma doğru ağrı yapan her molekülünü sana geri veriyorum. Yakınları uzak etmekten geçecek artık bütün yollarım. Hakkım olmayanı almak istediğimi farkettim, dahil olmadığım bir yaşamı sahiplenmekti sanırım yapmaya çalıştığım. Seni hakedeni düşündüm. Sana yakın olanı, elini tutanı, saatlerce ayrı fikirlerde de olsanız tartışmalarınızı, bir simiti ortadan ikiye böldüğünüz anları, ve nefessiz kalırcasına öptüğün o dudağı. Sen benim değildin sevgili, ki sevgili kelimesi bile içimi ısıtmaya yeterken, bu cümlede anlamsız kaldı. Seni bir heykel gibi seyrettiğim dakikalarımı ne yapacağım peki. Beynimde senin için açtığım o yeri kime kiraya vereceğim, bedeli neydi tek başıma yaşadıklarımın. Senin hiçbir suçun yok, dahil olmadığın bir sevdaya karşı ne sorumluluğu beklerim senden.
Boşluğu tuttum o an. O an senin ne denli tam, benim ne denli eksik kaldığımı farkettim. Hayatım boyunca erkeğin bir adım önde olmadığını, kadınla eşit olduğunu, ve sahiplenmek diye birşeyin varlığına gülüp geçerken, bir anda farkettim; senin tarafından sahiplenilmeye, benden bir adım önde olmana, herşeyine kayıtsız şartsız teslim olmak isteyişime, ve seni her gördüğümde karnımda oluşan kelebeklere hayret ettim.
Boşluğu tuttum o an, hayatındaki her anın başka biri tarafından doldurulduğunu öğrendiğim an. Başkası için yarattığın tam'lık, bendeki eksikliğin yanında hiç kalır!!!!