akşamüstü çaylarımızı yudumlarken
yarı mor
yarı ten rengi
gerçekliğimizle
masmavi ve yemyeşil
gelecek düşleri
kurabilir miyiz hala?...
bilemiyorum
oysa makul isteklerimiz vardı
şu hayattan
dallarına bahar yağmış
zerdali ağaçları
gibiydik
mutfak penceresinde ürkek
kaçtı kaçacak
kumru ürkekliğiydi
sevgilerimiz
bir çoban aldatan kuşu peşinde
bozkır dikenleri dibinde
koşabilmekti en büyük gizemi hayatın
nerede olursak olalım
yetişememek endişesi ve biraz suçluluğu
duyacak kadar
önemli olabilir mi? yine
eskiden olduğu gibi
akşamüstü çay zamanları
bilmiyorum
bilemiyorum
yoksa başka sevdalar mı gerek
değişim dedikleri