yürürdüm fani mezarlarının yokuşunda
seferi saydım kendimi ayaklarımı hep yordum
nefes almak yakışmadı üstüme çok zamandır
yüzümün sonbaharında bir çiçek
açar umuduyla alarmları hep erkene kurdum
son durak saydım ölülerin kandilsiz koğuşunu
koştum bahçelerin çorak tarafına
dikenleri üstümde pek yakışıklı buldum
ölüm kisvesi altında yaş alırken
cesetlerin nefesini koynuma koydum
bu her baba yiğidin harcı olmasa gerek
vücudlarda hüküm sürdü bin yıllık korkum
kazma kürek eşeledi toprağı
çelme taktım ayaklarıma
kefensizliğimi hayra yordum
damlara yapışıverdi tutsak, yol yordam bilmeyen ruhum
yüzümdeki yapma çiçek, işte sen de soldun
ve nihayet beni bilekleri kanlı buldun
hK mayıs/2020

