İlk dans ettiğimiz yeri hatırlıyor musun? Şehrin kalabalık manzarası ayaklarımızın altında, yağmur yağıyor, kalplerimiz sırılsıklam aşık. Bana bakan gözlerinin derinliğinden kalbine düşmek üzere intihar etmiştim. Orada ölmeyeceğimi biliyordum, ölsem de arkamda bırakacağım aşkla yaşatacaktın beni. Tıkılıp kalmıştık o koskoca manzarada, ellerini bırakmak istemiyordum. Ellerin çirkindi, çirkindi fakat o ellerinin sıcaklığı, huzuru ütopyada dahi yoktu. O denli gerçek bir huzurdun sen. Kaybolduğumuz sokakların haddi hesabı yoktu, yine bize çıkıyordu o yollar, yine aşka çıkıyordu. Tutkuluydu gece, yetmedi bize. Rutin güneşin yoğunluğundan ayrılıp tutku kattık gündüze, aşk kattık. Lanet olası o uğultuyu bir kenara bırakıp sessizlikle seviştik.
İnanmıştım sana, inanmıştım bu huzurdan vazgeçemeyeceğine. Ellerinin sıcaklığıyla belimi ısıtmaktan bıkabileceğini hiç düşünmedim.
Tüm gerçekliğinden sıyrılıp hayal oldun, göz yumdum fakat bu acıyla doldu her yerim, taşıyorum.
İlk dans ettiğimiz yeri hatırlıyor musun? Şehrin manzarası ayaklarımın altında, bu karanlığın derinliğinden yere düşmek üzere intihar ediyorum.
Hoşça kal beni öldüren adam, hoşça kal...