"Bir Fincan Kahve Olsa"

Kitabı elime tam bir yıl sonra aldım. Kitaptan da, yazarından da özür diliyorum. Kişisel sorunların zihnimi yoğun bir şekilde meşgul etmesi yüzünden sağlıklı değerlendirmeler yapamayacağım endişesi beni bu gecikmeye zorladı.

yazı resimYZ

Kitabı elime tam bir yıl sonra aldım. Kitaptan da, yazarından da özür diliyorum. Kişisel sorunların zihnimi yoğun bir şekilde meşgul etmesi yüzünden sağlıklı değerlendirmeler yapamayacağım endişesi beni bu gecikmeye zorladı.

Kitabın kapağına bakınca şiirlerin türkü formunda olacağını düşünmüştüm. Nedenini kestiremediğim bir duyguyla kendimi bir an Urfada, Balıklı Göl kenarında kahve içerken görür gibi oldum. Susuz ve mezesiz bir otuz beşlik rakı içmenin rehavetine kapılmış gibi oldum. Başım da, gülüşüm de, görüşüm de duman

Kitap kapağı, bakır bir muhafazanın içinde, porselen bir fincanda köpüklü bir kahvenin nostaljik bir kilim üzerinde, kahve tonu ağırlıklı bir tona sahip Altmış dört sayfa ve kırk dokuz şiirden oluşan kitabı okuyucuya sunuyor. Bir kahve kitabı kahve tanında olacağından kuşkum yok.

Kitaba şöyle bir göz gezdirdim. Geleneğin modernize olmuş haliyle hemhal bu kitabı değerlendirelim. Hani İslamın ilk emri Oku ya, ben de okumaya başlıyorum.

Kitabın ilk şiiri Kahve Hatırı Şair, unutulmaya yüz tutmuş ya da yöresel kullanımlarda kalmış birçok kavram ve kelimeyi yeniden dilimize kazandırmak çabasında olduğunu bu şiirinde görebiliyoruz. Bunlardan biri mırra kavramı mırra şekersiz ve birkaç kez demlenen kahve demek Şair acıyı hem yürekte, hem damakta yaşatıyor. Muhabbeti bir dost ile kahve eşliğinde paylaşmaktan daha güzel ne olabilir ki

Geleneksel şiiri modernize ettiğini düşünmekle yanlış yapmadığımı şair bu şiirinde doğrudan ortaya koyuyor. Şiiri okuyunca, Beş Hececileri yâd etmemek vefasızlık olurdu. Hepsini rahmetle anıyorum.

Şiirlerde çok orijinal ve çok etkileyici imgelere var. Benim en çok etkisinde kaldığım dizeleri söyleyeyim:

Kahve üstünde köpük bir peri gülüşüdür
Sadesinde bin gizem hercai şekerlisi
Leylanın gözünde sürmedir cezve isi

Bu çarpıcı ifadelerin telmihlerle süslenmesi de cabası

Kahvelim adlı şiirin ilk dizesi bütün şiirin beklenen esrarını kırıyor. Çünkü ilk dize bir önceki şiirde kullanılıyor.

Kahve rengi düşlerin köpüğünde bin gizem

Keşke bin gizemi kullanmasaymış şair burada. Daha önceki şiirde Sadesinde bin gizem olarak kullanıyor. Şiirin diğer kısımları kusursuz Bu şiirde ketum gibi sıra dışı kavramlar telmih sanatıyla birlikte kullanılıyor.

Belkısın albenisi hatırınla yarışır

Masallarda uzaklığı ifade eden Çin, Hint, Yemen gibi ülkeler kullanılıyor. Yemen, aynı zamanda bu şiirdeki gibi, Anadolu türkülerinde kahvenin anayurdu olarak da yerini alıyor.

Kahve Kokulu Hayal

Bu şiirdeki kelimelr ve kullanılan üslupbana Faruk Nafizi anımsattı. Kendisini rahmetle anıyorum. Bence kusursuz bir şiir Hani bir pınardan su akar ya, işte öyle akıyor şiir. Şiirin gizemini bozmamak için alıntı yapmıyorum. Yalnızca Muhannet kavramı şedde ile yazıldığından nun çift okunuyor. Sanırım burada klavye hatası olmuş

Kahve Rengi Sorular adlı şiir, beklenmeyen sorulardan oluşmakta Zaten şiirde de üç soru ve birçok düşüncenin yorumu var. Şu dizelerdeki güzelliğe bakın:

Bir gün bir devran gelir çekip gider gül misal
Kahverengi sorular kahve içinde erir
Köpük köpük nazlanır dudağa değen masal
Hasretin kör dikeni gönlümüzde boy verir

Kahve Ellerinde Gül Bir kahveden bahsediliyorsa, elbette kahve, fincan, tabak, tat gibi kavramlar kullanılacak, bir kavram ve bir terim mümkün olduğunca az kullanılmalı. Asım Bezirci, Orhan Veli ile Ahmet Haşim karşılaştırması yaptığında, Orhan Velinin bütün şiirlerinde 1500 farklı kelime kullandığını, yaklaşık 1600 farklı kelime kullandığını, ancak Haşimin Orhan Veliye göre çok daha az şiir yazdığını söylüyor. bu ölçütü bütün şairlerin şiir yazarken dikkate almaları gerektiğini düşünüyorum. Kahve Ellerinde Gül adlı şiir sanat ve akıcılık yönünden tam bir şiir.

Bir Kahve İçimliği şiirini okurken de Kemalettin Kamu üslubunu bende çağrıştırdı. Önceki şiirler için söylediklerim bu şiir için de geçerli Tekrar kelimelerden olabildiğince kaçınmak

Kahve Tonunda Hayal İbrahim Kilik modern imgeleri klasik hece şiirinde eritiyor. Şekerin bir bardak çaya karışması gibi Eskilerin Aruz kusuru dedikleri basit kusurları İbrahim Kilik şiirinde hece şiiri kusuru olarak ara ara karşımıza çıkıyor.

Kahve Tonunda Hayal şiirindeki şu dizelerin cezbediciliğine bir bakın.

Bir masal çağı başlar gönülde sırça saray
Buruktur kelimeler veda nağmelerinde
Tam hüzün saatidir aşıp gidiyorken ay
Kahvenin adı geçer dostluk nağmelerinde

Kahve Kokusu adlı şiiri okurken aklıma Sedat Umran geldi. Kendisini rahmetle anıyorum. Türk şiirinde bir ilki gerçekleştirdi; kavramlar üzerine şiir yazmak. İbrahim Kiliki de doğrudan etkilediği belli Kahve ve fonksiyonları, etkileri, kullanılan malzemeleri konu edinerek şiirlerini oluşturmuş İbrahim Kilik.

Kavramlar üzerine şiir yazmak elbette bir farklılık orijinal bir çabanın okuyucuya gösterilmesi Ancak her şiir bir kavramı konu ediniyorsa, tekrarlardan arınıp, özgün ifadeler bulunabilir. Tek kavram bir kitabı oluşturuyorsa, sürekli tekrar kelimeler kaçınılmaz duruma dönüşüyor. Birkaç şiir sonra hep aynı şeyi okuyormuşsunuz düşüncesine kapılıp sıkılıyorsunuz. Bence bu tür kitaplar yerine, bu kitapta yer alan her üç dört şiiri farklı kitaplara serpiştirmek daha iyi olur.

Şimdiye kadar okuduğum şiirlerin tamamında kahvenin verdiği duyguyla bir aşk arayışı ve aşk telmihleri kullanılmış.

Şiirdeki ahenk anlam ve ifade de bir farklılık yok. On dörtlü hece ölçüsüyle Faruk Nafiz üslubu hâkim. Yani arayış ve yeni söylemlerin denenmesi şiire bir özgünlük katacaktır.

Kitabın tamamında gerek ahenk, gerek konu, gerekse sanatsal ifadelerde hep aynı unsurlar üzerinde yoğunlaşılmakta.

Ses, ahenk ve kelimelerin birbirleriyle uyumu, hiddet, kırgınlık, muhabbet, sohbet kavramlarını ifade eden sözcüklerin yerinde kullanıldığı ve ölçülerde bir kusur olmadığı için şiirler tek tek ele alındığında çok güzel, toplu değerlendirmelerde sürekli tekrarlarla okuyanı yoracak kadar kitabın kalitesini düşürmekte

Genel olarak okunabilir ve okunması da kültür taşıyıcılığı dikkate alındığında okuyana çok şey kazandıracak bir eser.

Yazarın yolu ve gönü açık olsun

15 Mart 20
Gölcük

Başa Dön