Pizzacıya gitmişiz,loş ışıklarla aydınlatılmış mekan.Pizza siparişi vermek üzereyken,birden Athena çıkıyor sahneye.Öpücem öpücem dedim sana diye hoplaya zıplaya şarkılarını söylüyorlar,bu durum
benim şaşkın bakışlarımla bir süre devam ediyor,sonra garson sipariş yerine ağzı var dili yok ama istemli istemsiz devamlı ötebilen çalar saatimi getiriyor önüme.Saatim hayatımda ilk defa çalmak yerine benimle konuşmaya başlıyor." Üzgünüm Ayça artık kalkmalısın" !!
Uyanmamla saatimin çalması arasında üç salise kadar zaman var,bir yandan söylenip bir yandan da gülerek uyanıyorum.Eski alışkanlık ilk baktığım şey telefonum.Üç tane mesaj var.Zaman zaman yapar bunu Emre.Bana yakın ama bi o kadar uzak arkadaşım.
Her zaman uykusuz,her daim düşünceli.Uzun bir gece geçmiş yine anlaşılan,kendiyle hesaplaşmış,
ama unutsun istememiş.Bu durumu garipsemeyecek insanlardan biri olduğum için beni seçmiş bu gece.
Babasının erken göçüp gitmesi,annesiyle olan çok yakın ama bir o kadar karmaşık ilişkisi onu sevigiyi hep başkaların da aramaya itmiş.Hayatta onu umutsuzluktan kurtaracak tek şeyin,bir zamanlar birlikte olduğu ama artık geri gelmeyecek kişi olduğuna inanır.
Kendini kendi elleriyle öldürür gün ve gün.
Kendi deyimiyle,yara kanar kanar,artık bir yerden sonra acıtmaz.Heşeyi olduğu gibi öyle kabullenmiştir ,aslında herşeyi olduğu gibi kabullenmesi pek çoğumuz tarafından takdir görür.Ruhu güzel insan,herkesin istediği olsun ister,çünkü onunkiler hiç bir zaman olmayacaktır kendine göre.
Bir portresini yapmak istesem Emre'nin,siyah bir fon seçerdim ki ruhunun ışıldıyan güzelliği daha net görülebilsin diye.
Belli arkadaşları vardır,daha fazla insan tanımak istemez.Aslında başka birini de tekrar sevmek istemez.Çünkü kendini yeni baştan birilerine anlatmak zor gelir.O yüzden yanlız hisseder o yüzden
tanrı olmak ister.Çünkü aslında yanlızlık tanrıya mahsustur.
Onu ikna etmek için çabalarım oldu bir kaç kere,sonra vageçtim.Aslında o böyle mutlu,aslında melankolisi onun yaşam kaynağı,birde tanrı olmaktan vazgeçip sadece inanmayı denese !