Bir Varoluş Sancısı

Hep tek hep hiç...

yazı resim

Acıyı tarif ederken, neden süsleme gereği duymalı ki... Sadece diyorum; 'Şuracığım ağrıyor!'... Ve dillenmeyen bebek bile anlıyor beni.
Siz hiç acıya yol alırken makyaj yapma gereği hissettiniz mi ya da amaliyat masasına yatarken gece kıyafeti giyindiniz mi...
Yani bugün her zamankinden güzel olmalıyım;
Babam öldü. Dediniz mi...
Ya da bugün terkedildim... Oh! Dünya varmış deyip yalnızlığınızla el sıkışıp şeref mi kaldırdınız tükenmişliğinize... Yoksa siz de ağladınız mı ben gibi?...
Bir insan acı çekerken, bir nefeslik yer açılıyor dünyamda... Çok şükür, cigerlerim genişledi nefes almaya başladım! Mı dediniz...
Söze ne hacet değil mi, acının en göz alıcı rengini giyinip yüreğimizin derinliğine süzülen gözyaşlarımız varken...
Ama siz yoksunuz yanımda... Dört duvara çarpıp aksiyle yüreğimi dağlayan çığlıklarımı asıyorum artık darağacına... Ve ağlıyorum hükmünü kendimce yitiren acılarıma... Gözyaşlarımı hissedemediniz ya da silmek için uzanamadı elleriniz... İşte bu yüzdendir ki, sizlere 'Bir Varoluş Sancısı'nın notlarını yazıyorum... Size ait, zarfına 'yaşanmıştır' damgasını vurduğum, mektuplarımı okudunuz mu?...
Bir varoluş sancısı...
Göbek bağımı keserken acı.
Dilimde ilk eylem bir ağıt,
Bu dirilişedir ilk celsede tek isyan!

Bedenim bir kundakta esir...
Daha doguştan prangada benlik.
Ve sus payı bir emzik...
O zamandan alışık kandırılmaya insanlık.

Bir insancıl arayış anaya sarılış
O da satarsa bedelim bir kuruş
O satmazsa fikrim tutuş
Dünyalığın değeri bende eder sıfır kuruş...

Dünya aslında küçücük bir çember
Sevgi halkaları insan, acılarından kopuk...
Ateş topu bu çember...
Yanmayı göze alabiliyorsan elele ver insanlık...

Bir varoluş sancısı hep tek
Bekle bizi, acılarımız hepken hiç
Biz bizi yitmeyiz ölmezse insanlık
Biliriz bizi doyuracak olandır bir avuç toprak...

İçimde büyüyor bir ilahi aşk sancısı...
Umutla yürüyeceğim sana insanlık
Ben kendi fikrimce kayıt dışı bir hiç
Sana sığındıkca yaradanım her hiçdir insanlık...

Başa Dön