Geçtiğimiz yıl Avrupa yakasındaydı yeni yılı karşılama mekanımız ve saat 18 de çıktık yola gideceğimiz yere 22-30 da varmıştık, bu nedenle bu yıl Anadolu yakasında yani oturduğumuz yakada bir yer seçtik. Saat 19-30 da çıktık yola, 1 saat yeterli diye düşündük ama gideceğimiz yere 15 dk da varınca şaşkındık, bir ara eşim emin misin canım bu gün 31 aralık mı diye sorduJ personelden önce mekana gitmeme kararını aldık ve bu rahatlıkla sahile inip biraz martılarla sohbet ettik.
Sen de zamana yenik düştün işte, bitti saltanatın 2005. Kimileri için olumlu, kimileri için olumsuzdun, ama bittin işte….
Evet ilk gelişin kutlandı tıpkı yeni yıl kutlamaları yapılan 2006 gibi, zaman dolduğunda 2007 ye devredeceksin saltanatını tekrar..
Bir çok şey fark ettim yine, Köşkübaci, 2005 ten 2006 yı adımladığım yer, ortam güzel, mutfak zengin, çeşit ve lezzet açısından, TSM müziği, Anastasya ve Burçin’in doğaçlamalarla – dansla dolu Yunan müziği, konuk sanatçılar, kısaca güzeldi her şey.
Ama şöyle bir gözlemledim de çevreyi , gerçekten burada olmaktan mutlu kaç kişi vardı? Personelden müşteriye, sanatçısından patronuna.; Önce kendimden başlasam, aylardır çok yoğundum, ruhen ve bedenen yorgun, rahat bir kıyafetle, ayaklarımı uzatıp salaş bir şekilde 1 saniye sonra ne yapacağımı bilmeden özgürce bırakmalıydım kendimi evimdeki koltuğa., ah biz insancıklar ne için bunca tutuklamak kendimizi? İnanın abartmıyorum, gözlemlediğim her kişi orada olmak vazifeymiş gibi davranıyordu ta ki alkolün verdiği rahatlığa kadar, masa altlarında ayakların sivri topuk ayakkabıları usulca terk edişlerini gördüm, kravatların önce gevşetilip sonra çözülüşünü, hatta ceplere gönderilişini, koltuklardaki dik oturuluşlardaki yerini evdeki benimsenmiş koltuklardaki uzanma özlemlerini..O halde neden hala buradayız?
Biliyorum ki eşim de beni yormasın ve rahat edeyim çabasındaydı dışarıda bir kutlama düşünürken, bir çoğu da eşine dostuna dışarıda kutlama yapmanın havasında gelmişti buraya, bir kısım da yalnızlığını giydirmek istemişti bu yalnız kalabalıkla..
Zamanımızı yalnızlığımızı kalabalıklaştırma savaşıyla geçiriyoruz, ama özlemlerimizle varız ve galip hep hayallerimiz.Çocukluğumuzu, gençliğimizi, erişkinliğimizi bile bile zaman aşımına uğratıyoruz, Bir dövme gibi geçmişi resmediyoruz yüzümüze , hep geride kalanlar için ah ediyor, gelecek için bir mücadele vermiyoruz.
Bir göz göze gelebilsek kendimizle görmezden gelmesek artık.. Bu ikilemin anaforunda boğulurken bile boğulduğumuzun farkında olmamak. Bu geceye dair bir sürü belge var resmettiğimiz, fazla değil bir yıl sonra baktığımızda hazan sarısına dönüşecek gülcelerimiz.
Bu kadar zor mu özgürlüğün kollarına bırakmak kendimizi?
On, dokuz, sekiz, yedi, altı, beş, dört, üç, iki, bir ve kocaman bir sıfır işte yine oleyyy sesleri içerisinde, nereden çıktık ki, nereye gidiyoruz, neyi kutluyoruz? Bir yaş daha yaşlandık, yada bir yılı daha boşa harcamışlığımızı mı?
Her şey eskisi gibi işte, kalabalıklar içindeki yalnızlığımız, kimse değişmiyor..
İşte gecenin benim için en güzel anı! Bir şiir okunuyor ve kapattım gözlerimi dinliyorum alkış seslerine aralanıyor ıslanmış kirpiklerim. Ardından Türkçe ve Yunanca düeti kulaklarımızda.
OLMASA MEKTUBUN
Olmasa mektubun,
Yazdıkların olmasa
Kim inanırdı
Senle ayrıldığımıza.
Sanma unutulur,
Kalp ağrısı zamanla
Her şeyi unutarak
Yaşanır sanma.
Neydi bir arada tutan şey ikimizi
Birleştiren neydi ellerimizi
Bırak bana anlatma imkansız sevgimizi
Sevmek birçok şeyi göze almaktır.
Baksana geçmişe,
Ne çok anıyla yüklü
Nerde o taverna,
Nerde sinema
Harcanmış zamanla
Yeniden yaşanmaz ki;
Geç kaldıktan sonra
Arama boşa!
MURATHAN MUNGAN
OLA SE THIMIZOUN
OLA SE THIMIZOUN APLA KE AGAPIMENA
PRAGMATA DIKASOU KASIMERINA
THAN NA PERIMENUN KAFTA MAZI MEMENA
NARTHIS KE AS XARAKSI
GIA STERNI FORA
OLIMAS I AGAPI TI KAMARA GEMIZI
SAN ENA TRAGOUZI POU LEGAME KE IDIO
PROSOPA KE LOGIA KE TONIRO POU TRIZI
SAN THA KSIMEROSI TI SAN ALISINO
OLA SE THIMIZOUN APLA KE AGAPIMENA
PRAGMATA DIKASOU KASIMERINA
OLA SE THIMIZOUN I PIO KALIMAS FILI
ALOS STI TAVERNA ALOS SINEMA
MONIMOU DIAVAZO TO GRAMA POU XES STILI
PRIN NA FILISOUME PROTIMAS FORA
OLIMAS I AGAPI TI KAMARA GEMIZI
SAN ENA TRAGOUZI POU LEGAME KE IDIO
PROSOPA KE LOGIA KE TONIRO POU TRIZI
SAN THA KSIMEROSI TI SAN ALISINO
Bir yeni yıl karşılaması kalabalığında her zamanki çelişkilerimle boğuşuyorum yine ve gece boyu da süreceğe benziyor.
Doğruyu yanlışı ayırt etmeyi bilerek, buna karşın yine de yanlış davranmak nasıl bir mantıkla açıklanabilir ki.
Beni anlamanızı beklemiyorum, ben anlayamıyorum ki kendimi.
Yaşadığımız hayat istediğimiz hayat değil, özgürce yaşayamadıktan sonra, bizim de değil..
Merhaba 2006
Kim bilir sana veda ediyorken de hangi çelişkilerle boğuşuyor olacağım.
01/ocak/2006
Evet bu gün 18/Aralık/2006 yine bir yıla veda etmeye çok az kaldı.Değişen ne oldu? Acıların değişik yangınlarında yandım, kayıplarım oldu, ölüm gibi, ayrılıklarım oldu zülüm gibi, aldanışlarım oldu , hüsran gibi ama elbette yaşadığım güzelliklerde oldu mutluluk gibi.
Bu yıl hiç olmadığım kadar baş başa kaldım kendimle.Bir çok kangren ilişkiyi kestim tek, tek ve budanmış da olsa sevgilerim yenilerini yeşerttim yeniden.Es geçtiğim ve ötelediğim bir çok ertelenmişliklerimi aldım sıraya, meğer ne güzelmiş kendini sevdiğini bilmek ve kendin için bir şeyler yapabilmek.
Ada yaşamı, doğal sevgilerle kucaklaşmak, doğal beslenmek, kısaca doğal yaşamak, yalansız.Sınırları belli ada yaşamında sınırsız oluyor yaşam isteğiniz ve görüşünüz.Bir çok şeyden mahrum kalıyorsunuz yaz sezonu bittiğinde ama bu mahrumiyet size öyle güzel, öyle özel geliyor ki tahmin dahi edemezsiniz.Bir kere çok daha fazla yaratıcı oluyorsunuz, yarattığınız her şey ne kadar var olduğunuzu hissettiriyor size.
Evet dünlerle bu günü harmanladığımda, yarın için çok daha umutluyum şimdi.Daha bir güzel bakıyorum yaşama, acılarımı da sevmeye başladım , mutluklarım gibi ve tüm duygularımla barışık olmayı ve savaşmayı tabi ki her tür zorlukla.
Bu yılı bitirirken özel bir plan yapmamaya karar verdim , o anki ruh halime göre hareket etmeye.Yıllarca ağırladım, ağırlandım, artık özgür olmak istiyorum.
Bir dilek tutuyorum 31 Aralık gün ve gecesi için, diz boyu kar istiyorum , hem beyazı, hem de ayazı kucaklamak için, Beyazı kucaklama isteğim tertemiz yarınlar için, ayazı kucaklama isteğim de, yaşadığım tüm yangınları söndürmek için.Umarım bu dileğim olur.
Üsteki yazımı özellikle aldım, önceki ve şimdiki ben, bu farkı görmek ve sizlerle paylaşmak hoşuma gidiyor çünkü.
Umuyorum ki 01/Ocak/2007 de daha da güçlü olarak devam edebilirim hayatıma ve yine sizlerle paylaşabilirim.
Evet gönül dostlarım. Hepinize Öncelikle sağlıklı, huzurlu, bol kazançlı, başarılı, gülücüklerle ve mutluluklarla dolu , şiir güzelliğinde bir yıl diliyorum.Her şey gönlünüzce olsun.
18/Aralık/2006
Aralık/İstanbul günlüğü
Figen yarar