Birben Var Benden Öte

Bu ne bir başlangıç ne de bir bitiş aslında. Bu sadece hayata hangi gözle baktığını hala anlamlandıramayan, hala ne yapması gerektiğini çözememiş, garip tesadüflerin çizdiği sınırlar içinde yaşamaya çalışan bir kızın hikayesi. Eline attığı her işi yarım bırakmayı neredeyse kendisine amaç edinmiş, bu halinden sıkkın ve bıkkın; ama bir o kadar da kendisini anlatamayan bir kız işte. Her bocalamanın sonunda pişman olan, yılan, parçalanan, kendini tam bir cenderenin içinde hapsolmuş bulan, sonra bir anda bulduğu bir aşka tutunup kendini onun kollarına ve bir anlamda da her defasında uçurumun daha da dibine atan bir kız işte.

yazı resim

Zamanı sınırlarda, en bilinmedik yerlerde yakalamaya çalışan küçük, çelimsiz kız çocukları gibiyim. Öyle bilinmedik bir yerlerde mutlu olmayı bekleyen; ama o özenilesi huzura hiç kavuşamayan kız çocuğu. Sanki büyük sevdalardan kopmuş gelmiş, sanki engin denizleri aşmış, dağların en sarp yamaçlarından dolanmış ve o güzelim kır çiçekleri arasında kendini kaybetmiş bir kız çocuğu.

Ne kadarı yalan, ne kadarı gerçek, ne kadarı doğal, ne kadarı yapay… Bunu bile bilmediğim tiksinilesi dünya içinde kendine bir yer bulmaya çalışan; ama her çabalamada biraz daha gömülen, yanlışa, yalnızlığa sürüklenen acınılası bir kız çocuğu.

En zor sınavları verip de sanki en basit sorularda çuvallamış gibi bir hayatın içinde yaşadıkça, aslında gerçeğin, doğrunun ne olduğunu ya da ne olması gerektiğini unutan, hayata hala toz pembe bakabileceğini sanan, yanıldığını asla kabul etmeyen -etmek istemeyen- imrenilesi bir kız çocuğu.

Nedir ki gerçek bu yaşanması zor cehennemde bizlere koşulsuz sunulan? Ya da kendimizi yapmaya mecbur hissettiğimiz bir dizi saçmalıklar arasında yönümüzü bulmamızı sağlayan? Ya da böyle bir gerçek var mı diye mi sormak lazım aslında? Bu mudur daha doğru belki de en doğru olan? Bilen var mı ki bu soruların cevaplarını, yanlışların, yanılmışlıkların gizde kalan anlamlarını.

Dedim ya aslında hiçbir anlamı yok burada yazılanların, düşüncelerin, kelimelerin. Sadece içten gelen şekilde sıralanmış haldeler. O anda nasıl istenirse öyle yerlerini buluyorlar, öyle sıralanıyorlar bir düşünce denkleminin çevresinde. Öyle kendi kendilerine oluşuveriyorlar birden bire, ben daha düşünmeye fırsat bile bulamadan, daha kendimi tam olarak alıştıramadan ne yazmak istediğime.

Aslında biliyorum ne anlatmak istediğimi ve neyi istemediğimi. Sadece kendimi değil, tüm yaşananları, tüm yaşayanları anlatmak istiyorum kendi penceremden sizlere. Sadece hüzünlerimi, aşklarımı değil yaşanılası, saygı duyulası tüm duyguları paylaşmak istiyorum aslında. Öyle kendi kendime takıldığım, son derece yalnız ve çaresiz olduğum dönemlerimde düşündüklerimi ve kimi doğru kimi yanlış ikilemlerimi. Acaba neren başlasam?

Başa Dön