Zaman; ben şimdi sana ne desem?
Gelsem mi peşinden sorgusuz yoksa "var git yoluna. Benden sana hayır yok." mu desem?
Nasıl dağıtsam bu kafa karışıklığını? Hayatı yoluna nasıl döndürsem?
Umudumu tekrardan yeşertip açsam mı kollarımı bilinmezliğine? Yoksa hiç yaşanmamış gibi kabuğuma mı çekilsem?
Yarım kalmış bir filmin acabaları ile hiç başlanmamış bir şirin keşkeleri arasındayım. Varlığımı anlamaya çalıştığım her çabada biraz daha batıyorum bilinmezliğime ve biraz daha kayboluyorum içinde bir yerlerde. Kendi benliğimi sorguladığım her an yok oluveriyorum sanki. Paylaşsam bile keşkelerimi kendimle, sonunu asla getiremediğim rüyalarımın içinde dönüp duruyorum. Saman alevi gibi bir var oluyorum hayatın merkezinde, sonra birden yok olup gidiveriyorum bilinmezliklerin içinde. Ne tam manasıyla çözebiliyorum hayatı ne de içinde kendime bir yer bulabiliyorum.
Zaman; sınırlarında sınıyor beni. Sorular sordurup cevaplar aratıyor ve her verilmedik cevapta, bulunmadık doğruda tekrar tekrar içine alıyor, yok ediyor kendi karanlığında.
Şimdi ben ne desem? Nasıl söylesem? Bu yarım kalmışlıklardan, bilinmezliklerden, keşkelerden, çaresizliklerden kurtulmak için meydan mı okusam zamana? Yoksa tam teslimiyet içinde varlığına biat mı etsem?
Gelsem mi peşinden sorgusuz yoksa " var git yoluna. Benden sana hayır yok." Mu desem?