Böyle Bir Dünya, Böyle Bir Ülke !
Şöyle, böyle günler geçip gitmekte..
Boşuna harcanan bir ömür, aranıp bulunamayan bir dünya.
Başkalarının komutunda, yönlendirmesinde bir yaşam.
Bize kırk küsur yıl önce "Yurttaşlık Bilgisi" derslerinde öğretilen
devlet halkın mutluluğu, refahı, saadeti için vardır.
Halkta devlete bunun için yardım eder.
Ya şimdi? Devlet saadet mi vadediyor, yoksa felaket mi hazırlıyor?
Çanak tutmakta oldukları kimler? Hortumlana, hortumlana içi boşalamayan kasalarla mı bir kısım halk ona yardımcı?
Yüksek okul mezunu iş bulamazken,
çalışan da vergilerle boğulmaktan çoluk çocuğuna bir lokma ekmek götüremezken, bir kesim var ki Hawai'de kış günü denizde tatilde, ya da en lüks bar, otel, motellerde eğlencede.
Uçurum öyle artmaktaki kesimler arasında
toplumsal cinnet işaretlerini görmemek mümkün değil.
Töre cinayetleri, kan davaları, aşiret kuralları hortladı.
Bize çocukken kötü, ayıp öğretilen kavramlar
iyi sayılmaya, güzel gösterilmeye, egoların kölesi olunmaya başlandı...Kime güvenip, nasıl yaşayacağım bilemez haldeyim.
Toplumsal aile düzeni bozuldu derken, aile yok olmaya başladı.Evlat anasından, babasından hesap soruyor "neden beni dünyaya getirdiniz" diye.. Yaşadığımız toplumun sosyal çarpıklıkları, ekonomik yetersizlikleri,
gelecek güvencesinin , gelecek umudunun olmaması mı;
ya da televizyon, radyo, İnternet kafelerden gelen olumsuzluklar, özentiler mi gençleri böyle saygısızlaştırdı? Nasıl böyle bir nesle kucak açar olduk?
Ülke kültürü "Kuşum Aydın'la, M.Ali Erbil, Fatik Ürek,
daha bilmem kimin yönlendirmesinde.
Yazarlık, çizerlik, şairlik...
tüm sanat dalları neredeyse ayıplanan uğraşlar.
"Nez" var ya, yetiyor gençliğe de, yaşlılara da. Kalça, göğüs yerinde, kıvırma dersen o biçim. Sanki kızımız erotizmin kitabını yazmış.Müzik adı altında halkın malını kaldırarak, parsayı toplamakta, zamanını çalmakta..
Nereden baksan sahne kokuyor ortalık...
Yüzeysel bir koku gönüllerde, ruhlarda.
Böyle bir dünyanın içine ne yapılır der misiniz bana?
.
(Siyasi bir yazı olarak algılamayınız. Sadece şimdiki iktidar döneminde ortaya çıkan bir hal değil, yılların hatalarının birikimi diye düşünüyorum..)
.
26/04/2005
Nesrin Göçmen