Bulut Mevsimi

güneş tutulmasının yataktaki izi

yazı resim

Pırıl pırıl bir dolunay gecesi, penceresini kapattı Şamin. Ama nafile; dolunay çoktan giriş yapmıştı odaya. Dolunay kızardı; biraz utanmıştı Şamin’in açık sarı bira köpüğü gibi yer yer pürüzlü, yağışlı teninin çıplaklığının gözlerini doyurmasından. Gözleri dolu dolu ziyafetin keyfini çıkarıyordu.
Şamin gözleri kapalı, çıplaklığını yatağın tenine değdirecek şekilde sırt üstü, yüz altı, altı üstü yatıyordu. Dolunay’ın mavimsi parlak ve boğuk eli Şamin’in göbeğini süzüyordu sessizce. Tek duyulan Şamin’in nefes alıp verirken kabaran ve kabardıktan sonra sönen diyaframının, göbeğindeki şişkinliği yukarı aşağı hareket ettirmesiydi. O da boğuklaşmıştı dolunay’ın göbeğine dokunuşlarıyla.
Zaman azalıyordu; dolunayın pencerenin önündeki gökyüzündeki seyrinin bitmesine ya da başlamasına- ki aynı şeylerdir az süren şeyler için- az bir zaman kalmıştı. Bu sefer becerebilmeliydi; yoksa iki üç yüzyıl beklemesi gerekecekti; önümüz sonbahar, bulut mevsimi. Hatta biraz acele etmesi gerekiyordu çünkü birkaç(?) şaşırmış, erken, münasebetsiz bulut gökyüzünde aranıyordu, mavimgriydiler.
Nefesleri sıklaşmış hazırlanıyordu; iki çıplak beden üst üste ya da alt alta. Sarılışları canlarını yakıcı hale gelmeye başlamıştı bile. Müzik de olsaydı nasılda uydururlardı sevişmelerini ritme ve iniş çıkışlara! Gözleri hafif kısılmış kapanmaya yüz tutuyorlar hazdan ve dudakları birbirlerinin nefeslerini içlerine çekip veriyorlardı. Kemanlar çıldırmak üzere köşedeki nehrin üstünden akan köprüden, kalıplaşmış nehir suyuna teker teker birbirlerini itiyorlardı. İtilen her keman, nehre düşmeden önce serçe parmaklarındaki siyanürü içmeye çalışırken zehri nehir suyuna- şehrin içme suyu şebekesine- karıştırıyorlardı sakarlıklarıyla. Çaldıkları melodi de o anda zehirleniyordu nehrin girdabında.
Aranan bulutlar aradıkları bulmuş gibi coşkuyla onlara doğru yaklaşmaya çalışıyorlardı. “Çabuk olmalıyız. Birleşmelerine az bir zaman kaldı.”
“Hiçbir yerde kalmamış, ne yapacağız?”
“Lanet olsun! Keşke dün alsaydım Kale’ye çıktığımda.”
“Gördün mü seyredemeyeceğiz şimdi?”
“Dur bir saniye, şu çocuklar neyle bakıyorlar? Hey!................. birazını bize verir misiniz?”

FLAŞ HABER. FLAŞ HABER. FLAŞ HABER. FLAŞ HABER. FLAŞ HABER. FLAŞ HABER.
 Sayın seyirciler, bilim adamlarının yaptığı son açıklamaya göre; güneş tutulmasını negatif film ile seyredenlerin maalesef görme, algılama ve düşünme yetileri bir süre kullanılamayacak kadar tahrip olacağından ve sokakların halüsünasyon görenlerle dolacağından ve bu insanların nedense…………………………….
Ağustos 1999-Asos

Yorumlar

Başa Dön