Yılmaz Özdil 31 Mart 2018 tarihli yazısında, "Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ilahiyat fakültesi öğretim üyesi Abdullah Akın diye bir herif, üniversitenin televizyon kanalına çıkarak, hiç utanmadan 1924 yılında camiler kapatıldı, Çanakkale ve Bursa'da genelev olarak kullanılan camiler var demişti.
*
Bunun üzerine ben de köşemden sormuştum Çanakkale veya Bursa'da bu genelevlerin adresini bilen var mı? Herhangi bir devlet büyüğümüz kerhane yapılan camiyi gösterebilir mi?
*
Bunun üzerine ben de köşemden sormuştum Çanakkale veya Bursa'da bu genelevlerin adresini bilen var mı? Herhangi bir devlet büyüğümüz kerhane yapılan camiyi gösterebilir mi?
*
CHP Bursa milletvekili Ceyhun İrgil bu soruları resmiyete döktü, bilgi edinme kanunu çerçevesinde Bursa Valiliği'ne yazılı olarak başvurdu, Bursa'da geneleve çevrilen cami var mıdır? Varsa hangi cami, nerede, ne zaman geneleve çevrilmiştir diye sordu.
*
CHP Çanakkale İl Başkanlığı da Çanakkale'de hangi cami, nerede, ne zaman genelev yapılmış? diye sorarak, suç duyurusunda bulundu.
*
Ve dün Bu sorulara Vakıflar Bölge Müdürlüğü'nden resmi imzalı yanıt geldi. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Vakıflar Müdürlüğü camilerin genelev olarak kullanıldığına dair herhangi bir bilgi ve belgeye rastlanılmamıştır dedi."
Ben hiçbir dönemde kendisine Müslüman diyenlerin bu kadar çirkef, bu kadar alçak, bu kadar iftiracı olduklarını görmemiş, duymamıştım. Lawrence bile tuzağa düşürerek Arapların işkence ile öldürdüğü Türkler için az da olsa bir merhamet duygusu olmasına karşın, bunlarda o bile yok. Kendi düşüncelerinin toplumda kabul görmesi için yapmayacakları alçaklık, atmayacakları da iftira yok.
Köpekler sahiplerinin işaret ettiği yöne ve kişiye havlarlar. Abdullah Akın denilen yaratığın bunu söylemesinden doğal bir şey yoktur. Abdullah Akını bırakalım da Diyanet İşleri Başkanının söylediklerine bakalım; o da "Toki'den ev alacakların banka faizi kullanmaları haram değildir" diye fetva verdi.
Bugünkü din alimi görünümündeki namussuzlar, gerçekleri değil, söylenmesi istenenleri söylüyor ya da makam beklentisi içinde yalakalığın gereğini yapıyorlar.
Eğer camiler genel eve çevrildiyse, bunu 1924'e dönüp bakacaklarına, şimdilerde kendi atadıkları imam ve müezzinleri denetlesinler. Bu dönemde tecavüz ve tacizler Kuran Kursları ve camilerde daha çok gerçekleşmekte. Tutukladıkları imam ve müezzinlerin hangi suçları işlediklerine bakıp biz bildirirlerse, ben bu yazdığım yazı için tekzip yazıp hepsinden özür dileyeceğim. Çünkü geçmiş zamanlara ait gazete sayfalarında bu konuya ait bir hayli haber var. Eminim devlet arşivlerinde de bunlar yer alıyordur.
Ayrıca bu adamların zihniyetindekiler daha önce de peygamber torunları Hz. Hasanı zehirlemiş, Hz. Hüseyinin kundaktaki oğlunu oklamış, Hz. Hüseyinin başını kesip, bir camiye atarak, camide namaz kılanları bir tür tehdit ettiklerini göstermişlerdir.
Hz. Hüseyinin başıyla top oynayan namussuzların yaşattıkları gerçeklerle uğraşmak yerine, tutup sırf Atatürke iftira atmak için bu yalanı ortaya atmaları ibret vericidir.
1924 yılında devrimler henüz başlamamışken ve halifelik bile yeni kaldırılmışken, nasıl olur da böyle bir yalan dikkate alınır, bu da akıl alacak bir şey değil. Bari iftira ediyorsanız tarih çalışarak iftira edin bilgisiz yobazlar.
İşte üniversitelere akademisyen olarak atadıkları bu karaktersizlerden bilgili insan ve vatansever yetiştirmelerini bekliyoruz.
Bu ülkede biat kalkıp, liyakat yerine gelmedikçe halk deyimiyle burnumuzun boktan çıkması mümkün değil.
Salgın dönemi içinde okullardaki öğrencilerin derse katılım oranı ve takiplerinin %102 olduğunu belgelere yansıttığı iddia edilen birinin eğitim bakanlığına daire başkanı olarak atandığı iddiası hangi durumda olduğumuzun açık bir göstergesi, daha fazlasına gerek yok.
Geçmişin kirinin ve bugünkü asalakların devlet bünyesinden temizlenmesi gerçekleşmedikçe, ülkeye huzur ve güven gelmesi de mümkün değil. Bütün bunları üst düzey yönetimin gözden geçirmesi, kendi kariyerlerini korumak için alçakça iftiralar üretenlerin temizlenmesi elzemdir.
Devletin, insanın, vatandaşın, nebatın, hayvanın, doğa olaylarının normale dönüp, huzur içinde bulunmaları dürüst insanların sahtekâr ve asalaklar üzerinde hakimiyet kurmalarıyla gerçekleşir. Bugün yaşadıklarımız allahuâlem musibetin sadece bir başlangıcıdır.
Sürç-i lisan eyledikse affola Ulu Tanrım
19 Ağustos 21
Gölcük