Çanakkale Savaşlarına Alternatif Bakış

Çanakkale savaşlarını her kesim kendi adına kullandı, kullanıyor da. Ben tarafsız ve nesnel bir bakış ile inceliyorum

yazı resimYZ

18 Mart her yıl Çanakkalede Türk ordusunun yedi düvel koalisyonuna geçit vermemesinin anma günü olarak kutlanıyor.
Türk tarihi için olağanüstü önemi olan bu savaşları bir kahramanlık destanı olması dışındaki yönleri ile de incelemek gerekir. Bu savaşlar bize ne getirmiş ne götürmüştür, bir bakalım.
* İlk getirisi bütün savaşlarda olduğu gibi kan ve gözyaşıdır. 213.000 Türk, 215.000 İtilaf kuvveti askeri olmak üzere toplam 428.000 kişi öldü.
* Türk ordusunun Balkan Savaşında zedelenen ve hatta yok olmaya yüz tutan prestiji kurtarılmış oldu. Ordu ve millet, bu zaferin getirdiği moralle kurtuluş savaşına girebildi.
* Çanakkale Muharebeleri, Mustafa Kemal (Atatürk) gibi askeri bir dâhiyi yarattı, Birinci Dünya Harbinin bitiminden hemen sonra başlayacak olan Milli Mücadelenin bu eşsiz liderini Türk ulusuna kazandırdı.
* Çanakkale Savaşları sonucunda batılılar müttefikleri Rusyaya yardım edemediler. Böylece mahsur kalan Çarlık Rusyası, içerden çöktü, kanlı bir rejim değişikliği oldu.
* Anzak asker ve komutanları, Çanakkalede yiğitçe dövüşen Türklerin hem asker, hem de insancıl yönlerini yakından izleyerek, onların kendilerine tanıtıldığı gibi barbar bir ulusun çocukları olmadığını görüp anlamak fırsatını buldular. O günlerde oluşan bu dostluk atmosferi hala sürmekte.
* Çanakkalede Türk ulusu, binlerce okumuş ve aydınını da kaybetti. Kesin olmayan tahmini rakamlara göre, 100.000den fazla öğretmen, Mülkiyeli, tıbbiyeli ve Türk ocaklarında yetişmiş okur-yazar yitirildi.
* Bu kayıpların olumsuz etkileri, savaş sırasında olduğu kadar, daha sonra da fazlasıyla hissedildi. Nitekim 1923te Cumhuriyetin ilanından sonra, Atatürkün başlattığı inkılaplar ve bunların paralelinde girişilen reformların kitlelere yaygınlaştırılıp mal edilmesinde, hayli sıkıntılar çekildi.
Görülüyor ki, savaşın gerçeği orada da yüzünü gösterdi. Ülkenin son kalan değerli gençleri de yok oldu. Sonuç olarak geçişine izin vermediğimiz işgal kuvvetleri ellerini kollarını sallayarak boğazları geçip İstanbula geldiler ve sarayın karşısına demirlediler. Başka bir deyişle biz o savaşı kaybettik. Kimse ortaklarımız kaybedince biz de kaybettik gibi mazeretlere sığınmasın. Sonuçta biz kaybettik.
Türk halkının geleceğe dönük umutlarının yeşermesi dışında belki de en önemli katkısı Mustafa Kemal diye güvenilecek, ardından gidilebilecek bir liderin tanınmasıydı.
Bu çok önemlidir. Emperyalizm ve onun iç işbirlikçileri Osmanlının bu son savaşını kaybetmişlerdir. Kazanan nihayet Türk halkı olmuştur.
Tarih, olayları anında kayda geçen bir bilim dalıdır. Bu kayıtlar yanlış veya hatalı olabilir. Bu da birçok kayıtın karşılaştırılması ile doğru bulunur. Oysa bir olayın üzerinden yıllar geçtikten sonra kayda geçmesi mümkün değildir. Bu şekilde anlatılanlar olsa olsa görüş veya düşünce olur.
Kendilerine gayri resmi tarihçi diyenlerin bir kısmı ise Cumhuriyet ve Mustafa Kemal düşmanlıklarını her yerde olduğu gibi bu dirilişimizin öncüsü saydığımız savaş içinde de sergilemektedirler.
Çanakkale Savaşını baştan sona tüm detaylarıyla okumayanlar açısından sarsıcı bir bilgiyi şöyle ortaya atıyorlar: Mustafa Kemal yarbaydı Bir ihtiyat tümeninin komutanıydı. Orada onca asker, subay dururken, küçük rütbeli bir ihtiyat birliği subayı mı zafer kazanmış?
Bu cümleden yola çıkarak da, Çanakkalede bir zafer varsa bile, bunun Yarbay (bir ay sonra albay) Mustafa Kemal Beye bağlanamayacağını kesin bir dille anlatıyorlar: Mustafa Kemalin Çanakkale kahramanlığı sonradan uydurmadır.
İlk bakışta ne kadar da gerçeğe yakın
Çünkü Çanakkale Savaşlarına iki ordu, iki ordu komutanı, 10 kolordu (gruplarla birlikte) 18 kolordu komutanı, 22 tümen, 39 tümen komutanı 52 alay, 104 alay komutanı, yani alay ve daha üst düzeyde 163 komutan, binlerce subay, yüzbinlerce ecdat katılmış. Zaferde her birinin çok büyük emeği var, canı var, kanı var
Oysa Mustafa Kemalin ihtiyat komutanlığı, muharebenin başlamasıyla biter ve 25 Nisandan, cepheden ayrıldığı tarih olan 10 Aralıka kadar 7,5 ay aralıksız cephededir. Dinlendirilmek için bile hiç geriye alınmamıştır. Geride hizmeti hiç olmamıştır.
Komuta ettiği birliğin küçüklüğüne gelince, muharebenin ilk gününden itibaren Arıburnu Kuvvetleri Komutanı olur, kuruluşundaki üç piyade, bir topçu alayına ilaveten bir piyade alayı daha emrine verirler, yani ilk gün beş alaya komuta eder. 27 Nisandan itibaren 7 alaya yani iki tümene, 1 Mayıstan itibaren 11 alaya yani yaklaşık 4 tümene komuta eder ve rütbesi yarbaydır. (bir ay sonra, 1 Haziranda başarısından dolayı albaylığa yükseltilir, savaşın geri kalanında birliklerini bu rütbeyle yönetir) Anafartalar Grubu Komutanı olduğu 8 Ağustostan itibaren önce 8 tümene, sonra 3 kolorduya olmak üzere yaklaşık 10 tümene komuta eder. Aynı dönemde Albay Mustafa Kemalin komşusu Kuzey Grubu Komutanı Yanyalı Esat Paşanın emrinde 3 tümen, Seddülbahir kesimindeki Güney Grubu Komutanı Vehip Paşanın emrinde iki kolordu halinde 5 tümen bulunmaktadır. Yani Mustafa Kemalin emrindeki kuvvetleri Kuzey Grubu ile Güney Grubu kuvvetlerinin toplamından daha büyüktür ve cephedeki kuvvetlerin yarısından fazlasına komuta etmektedir. Dolayısıyla cephenin kaderini, hem kuvvet itibariyle hem de stratejik sonuç bölgesinde bulunmakla elinde tutmaktadır.
Gayrı resmi tarih adı altında kinler, hezeyanlar nasıl ortaya dökülüyor. Bu zihniyet, sırf Mustafa Kemali değersiz göstermek adına istiklal savaşı diye bir şey olmamıştır diyen zihniyetten farklı değildir. Aynı zihniyet aziz milletimizin kanı ve canı bahasına kazandığı ve bayram ilan ettiği zafer günlerini sebepler üreterek kutlamaktan kaçınan, ama sonucu yenilgiyle bitmiş bir savaşı istiklal savaşımızdan ön plana çıkarmaktadır.
Oysa kesin şehit listelerini incelediğimizde gerek Çanakkale savaşları, gerekse İstiklal savaşı öz be öz Türk Mehmetçiğinin, asrın parlayan yıldızı Mustafa Kemal ve arkadaşlarının, kadını ile yaşlısı, çocuğu ile bu milletin bir başarısıdır. Sırf Mustafa Kemal ve cumhuriyet düşmanlıklarından dolayı bu savaşları bile kendi çıkarlarına uygun hikâyelere çevirmek isteyenleri iyi tanıyalım.

Yorumlar

Başa Dön