bir tutkudur yaşam
kanayan ellerimizde
sımsıkı tuttuğumuz afacan bir küheylan
dağları yıksa da of! larımız
soluğundan bin kıvılcım çıksa da gül tenimizi yakan
olsun!
yaşamak en büyük tutkumuz
damarlarımızdan akan
dağ başlarında kol gezer korku
nefes aldığımız havada kan
ensemizde iki diş izi
tünemiş habersiz akşamdan
bir illetin elinde insanlık nâçâr
temizdi ellerimiz
yunmasa da altın taslarda her zaman
her dem bir rüzgar mı eser
savrulur beşer
her dem adı başka bir söylenti çıkar
olsun!
canı canandan sormalı ki kıyamaz gün gibi âyân
nâdân susmalı ki şaha kalksın küheylân
dur! demeli bu ah! larla inleyen gidişe
nehir akışına yol bulmalı ki dursun bu heyelân
görevimiz yaşamak
değilse etmeyiz kadere isyân
azîzsin
şikayet etsek de geçilmez senden ey can
] ]