Sevgi değeri paha biçilemez bir duygudur. Aslında onda duygudan fazlası vardır; merhamet vardır, dostluk vardır, sadakat vardır ve sonunda ise mutluluk vardır. Kalpten kalbe uçar ve kimsenin dokunamadığı en güzel duygulara, hayallere ve anılara dokunur.
Kimi zaman ön yargılı davranırız; insanlara, dillere, dinlere, ırklara ve renklere karşı. Hâlbuki bilmiyorlar ki her dinde ayrı bir doğru, her duyguda ayrı bir sadakat, her ırkta ayrı bir adet ve her renkte ayrı bir güzellik olduğunu. Şunu sakın unutmayın; ön yargı sevgilerin temeline vurulmuş bir baltadır. Bu kötülüğü kendinize yapmayın ve ön yargı olmadan sevmeyi deneyin. Siz ön yargısız sevdiğiniz sürece karşınızda ki insan kötü bile olmuş olsa size bir zarar vermez veremez. Aslında kötü insan diye bir şey yoktur. Sevgisiz bir hayat yaşammış, belki şiddete maruz kalmış ve belki de hayalleri yıkılmış insan vardır. Yani oda aslında özünde iyi bir insandır. Tek hatası bizim kadar şanslı olmaması. Nasıl bir hayvana sevgi ve şefkatle yaklaştığınızda size zarar vermiyorsa insanda vermez. Belki ağır bir benzetme oldu ama düşündüğümüz zaman bir köpeğin dostluğu ve sadakatine erişememiş insanlar olduğunun farkına varırız.
Hata yapmak biz insanlara mahsustur. Elbette yanlışlarımızda olacak doğrularımızda Burada hatalı olup olmamak veya bu hatadan ders çıkarıp çıkarmamak değil. Mesele hatalı insana da hatasız insana da ön yargılı olmadan sevgi verebilmektir. Şayet ön yargılarınızı yıkamıyorsanız ve bir insanı düzeltmek için hiçbir şey yapmıyorsanız kendinizi ondan daha kötü ve değersiz görebilirsiniz.
Sevgi Rabbim tarafından bize verilmiş en güzel ve en kudretli anahtardır. Emin olun açamayacağı hiçbir kilit yoktur. Nasıl tatlı söz yılanı deliğinden çıkartıyorsa sevgide bir insana her güzelliği yaptırabilir.
Şimdi bir insan alın karşınıza ve bir bardak çay ikram edin. Çünkü çay muhabbetin dostudur. Çay her zaman bir başlangıçtır bunu siz benden daha iyi bilirsiniz. Peki kahve? İşte o yalnızlık ister. Kimseyle uğraşmamayı yeğler. Şimdi siz seçin çay mı yoksa kahve mi?
Şimdi iki onbaşı verin bakayım. Biri bana diğeri de yazımı okuyan değerli okuyucuma
Âdem KOÇAKER